4.8 C
Hamburg
Cuma, Nisan 19, 2024

Halit Çelikbudak’dan cesur yürek Tuğçe için iki çarpıcı yazı!

tugce1

Elbe Express yazarı Halit Çelikbudak, iki Alman kızını kurtarmaya çalışırken bir Sırp gencinin saldırısı sonucu yaşam mücadelesini kaybeden Tuğçe Albayrak, hakkında iki çarpıcı yazı kaleme aldı.

ELBE EXPRESS/HABER MERKEZİ

 

Salmünster’in cesur kızı 

Salmünster’in ne olduğunu biliyor musunuz ? Sanırım bilenler çok azdır. Eğer haritaya bakarsanız Almanya’da Frankfurt ile Leipzig kentleri arasındaki aksta yer alan küçük bir köyün adıdır… Salmünster veya asıl adıyla Bad Soden-Salmünster köyü iki haftadır Almanya’nın gündeminde… İki hafta önce iki Alman kızı bir Sırp gencin tacizinden kurtarması hayatına mal olan Tuğçe, işte bu köyde doğup büyümüştü…

* * *

Tuğçe dün doğup büyüdüğü köyde toprağa verildi. Cenaze törenine ben de katıldım. Mezarına birkaç kürek toprak attım. Töreni gazetelerden okumuşsunuzdur. Bir Türk televizyonu da naklen yayınlamış… Tekrar etmeye gerek yok. Türkçe gazeteler olayı daha çok şu katıldı, bu katıldı diye protokol haberi olarak yazmış.

* * *

Halbuki gelenler mevki, makam, rütbe gözetmeksizin bir kişiye karşı son görevlerini yerine getiriyorlardı… Bu kutsal bir insanlık göreviydi… En çetin savaşlarda bile ölen askerlere son görevi yerine getirmek için savaşa ara verildiği tüm tarih kitaplarında yazar… Dünyanın dört bir yanından iki yüzü aşkın gazeteci ve televizyoncunun izlediği cenaze töreniyle Tuğçe, doğup büyüdüğü köyde gözyaşlarıyla defnedildi.

* * *

Dün dikkatimi çeken şeylerden biri dev bir ağaç oldu…  Tuğçe’nin mezarı dev bir akağaçın dibinde… Akağaç, hem Türk hem de Avrupa kültüründe, mitolojisinde kutsal bir ağaçtır…   Avrupa mitolojisinde gençliği, ilkbaharı, genç bir Tanrıça’yı temsil eder… Türk mitolojisinde de Tanrı’nın ağacı olarak nitelenir. 150-200 yıl yaşayan bu ağaçlar gerekmedikçe kesilmez… Anlamlı bir tesadüf diye düşündüm…

* * *

Tuğçe’nin ailesi perişandı… Nasıl perişan olmasınlar ki… Yaklaşık dört yıl önce mesai arkadaşımız Korkut Pulur’u kaybetmiştik. Babası Hasan Pulur Milliyet’teki köşesinde acısını dile getirmişti… Hasan Pulur şöyle yazıyordu; “Bazı deyimler vardır, dilimizden düşürmeyiz, acaba gerçek anlamını bilerek mi kullanırız ? Mesela “Evlat acısı ya da evlat acısı gibi…” deriz. Başımıza gelen olumsuz olayı, bu deyimlerle anlatırız… “Evlat acısı gibi çöktü içimize” deriz. “Evlat acısı gibi sarsıldık” deriz.
Ama hiç kimse, o acıyı yaşamadan -Allah da yaşatmasın- bu deyimin anlamını anlayamaz. Biz yaşadık ve anladık…  Evlat acısı yaşarken, insan mutlu olur mu? Dilimize takılmış bir laf var:  “Acıyı veren, sabrı da verir.”  Madem öyle, bekliyoruz.”

 

* * *

Bad Soden-Salmünster, bağrında tarihi barındıran bir köye… 29 Ekim 1813’te Leipzig Savaşı’ndan dönen Napolyon’un uğrayıp soluklanmış… Onun o gün üzerinde oturduğu bank, köyde 1687’de yapılan Hotel Engel’in girişinde sergileniyor… Salmünster’in diğer bir adı “Cesur Kadınlar Köyü” dür. Dostum Diş Hekimi Tayfun Çilingir, 40 yıldır bu köyde yaşıyor. Tuğçe’yi ve ailesini de yakından tanıyor. Ben de dostum Tayfun’u ziyaret için bu sevimli köye daha önceleri defalarca gitmiştim. Dün de epey erken gidip köyün sokaklarında dolaştım. Köydeki “Cesur kadın” heykeli önünde biraz durdum.

* * *

Bertolt Brecht’in o ünlü “Cesaret Ana ve Çocukları” eserindeki “Otuz Yıl Savaşları” döneminde (1618-1648) İsveç askerleri Salmünster’e saldırır. Hasat zamanıdır. Erkekler tarlalara gitmiştir. 1646’da tam öğle vakti 1200 askere karşı kadınlar kaleyi nasıl savunacaklarını düşünürken akıllarına arılar gelir… Köydeki arıları sepetlere doldurup askerlerin üzerine boca ederler… Neye uğradığını şaşıran İsveç birliği kaçar gider… Richard von Boxberger’in bu olayı epik anlatan uzunca bir şiiri var… Efsane böyle… 2001 yılında köyde elinde sepet olan bronz bir “Cesur kadın” heykeli dikilmiş..

* * *

Tuğçe, işte bu “cesur kadınlar” köyünde doğmuş… İki hafta önce McDonalds şubesinde iki Alman kızın imdat seslerini hiç tereddüt etmeden koşmuş… Etrafta onlarca müşteriye rağmen… Cesaretin timsali oldu… Yozgat’tan Almanya’ya gelen bir ailenin üç evladından biri olan Tuğçe, 23. yaş gününde yaşama veda etti. Almanya’nın Giessen Üniversitesi’nde öğretmen olmak için okuyordu. Sırp gencin attığı tokatla yere düşmesiyle aldığı darbe ölümüne yol açtı. Tıp, Tuğçe karşısında çaresiz kaldı… 23’üncü doğum günü yaşam destek ünitesi kapatılan Tuğçe, bağışladığı kalbi, böbrekleri ve karaciğeri ile başka insanlara ‘can vererek’ herkesin kalbine taht kurdu.

* * *

Tuğçe, Almanya Cumhurbaşkanı’nın yayınladığı taziye mesajında dediği gibi o başkalarının yüzlerini çevirdiği yerde örnek bir şekilde yüreklilik ve medeni cesaret gösterip şiddet mağdurlarının yanında durdu. O her zaman örnek bir kişilik olacak. Cesur Kadınlar köyü Bad Soden-Salmünster, bundan sonra Tuğçe ile her zaman gurur duyacak. Nasıl ki yaklaşık 400 yıl önce köyün kadınlarının cesareti bugün de konuşuluyorsa, Tuğçe’nin bu davranışı da ilelebet konuşulacak.

* * *

Her şeye rağmen olup bitene inanmak çok güç… Dün cenaze törenine katılan Alman din adamı konuşmasına hatırladığım kadarıyla şöyle başladı. “Bazı anlar, olaylar vardır. Kesinlikle inanmak istemeyiz. Tuğçe’nin ölümü de böyle… İnanmak zorundayız”

 

tugce

Tuğçe  kalplerde yaşayacak 

Felsefe tarihi insan ve yaşamı sorgularken “erdem” (Latince, virtus) kavramını hep araştırmıştır. Peki nedir bu erdem veya erdemli insan ?  Sokrates, Platon, Aristo’nun erdem üzerine çok sayıda felsefi çalışmaları var… Örneğin Aristo’ya göre erdem, insanın aşırılıklardan ve eksiklikten kaçması, daima ortayı tercih etmesidir. Bu orta, elbette matematik kesinlikte bir orta değil, “bize göre” orta olandır. Aristo, bu ortayı “gerektiği zaman, gerektiği için, gerektiği gibi davranmak” olarak tanımlar. Filozoflara göre, cesaret de bir erdemdir. Aristo, günümüze ulaşan “Ethika Nikomakheia” adlı eserinde cesareti şöyle tanımlıyor. “Cesaret korkaklıkla gözü karalık arasında orta olma durumudur ve aynı durum tüm erdemler için geçerlidir.”

 

* * *

Günlerdir Almanya’nın gündemi 23 yaşındaki Tuğçe Albayrak… İki hafta önce Cumartesi akşamı Offenbach kentinde arkadaşlarıyla gittiği McDonald’s şubesinde, bir Sırp gencinin taciz ettiği iki Alman kızını kurtarması hayatına mal oldu… Almanya hem Tuğçe’ye ağlıyor hem de Tuğçe”nin olay akşamı iki kızın “Yardım edin” imdatlarını işitir işitmez bir an bile duraksamadan gösterdiği “medeni cesareti” konuşuyor…

 

* * *

“Cesaret” kelimesi Almanca’ya (die Courage)  16, Yüzyıl’da Fransızca’dan geçmiş… “Le Courage” kelimesi ise Latince “cor” kelimesinden geliyor.  Zaten Fransızca “cœur” kelime olarak kalp demek… Yani cesaret yürekten gelen bir şey… Tuğçe’nin gösterdiği medeni cesaret de böyle bir şey… Medeni cesaret için Almanya’nın eski başbakanlarından Otto von Bismarck, mecliste bir konuşma yapar ama destek görmez. Akrabası olan bir milletvekili ona “Haklıydın ama öyle konuşmamalıydın” der.  1864 yılında geçen bu olayda Biscmark akrabasına şu cevabı verir… “Savaş meydanlarında cesaret, her zaman göreceğiniz bir şey. Fakat  saygın insanlarda medeni cesareti her zaman göremezsiniz” (Robert von Keudell, 1901, Fürst und Fürstin Bismarck)

* * *

Anadolu’dan Almanya’ya gelen bir ailenin üç evladından biri olan Tuğçe, 23. yaş gününde yaşama veda etti. Almanya’nın Giessen Üniversitesi’nde öğretmen olmak için okuyordu. Kimbilir ne hayalleri vardı ? Sırp gencin attığı tokatla yere düşmesiyle aldığı darbe ölümüne yol açtı. Tıbbın çaresiz kaldığı vakalardan biri oldu…

* * *

Tuğçe, tatil günlerinde, hafta sonlarında harçlığını çıkarmak için oturdukları kabasaya yakın Steinau an der Strasse kasabasındaki *Brathaehnchenfarm” isimli ünlü tavuk restoranında çalışıyormuş… Ağustos ayındaydı sanırım… Sıcak bir gündü… Yakındaki bir kasabadaki sarayda yapılan ortaçağ etkinliğinden sonra o restorana eşimle gitmiştik… Restoranın bahçesinde oturmuştuk… Tuğçe’yle kısa bir süre de olsa sohbet etmiştik… Biz hemen aynı yaşlardaki kızlarımızdan bahsetmiştik, o da bize üniversiteden, eğitiminden konuşmuştu. Güler yüzü hala hafızamızdan gitmiyor…

* * *

Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck da yayınladığı taziye mesajında Tuğçe’nin medeni bir cesaret gösterdiğini belirterek, “Başkalarının yüzlerini çevirdiği yerde Tuğçe örnek bir şekilde yüreklilik ve medeni cesaret göstermiş ve şiddet mağdurlarının yanında durmuştur” dedi. Tuğçe’ye Alman Liyakat Nişanı verilmesi için açılan imza kampanyasında 100 bini aşkın imza toplandı. Hessen Eyalet Başbakanı Volker Bouffier ise, Tuğçe’nin gösterdiği cesaretten dolayı Federal Liyakat Nişanı için önerileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gauck ise çok nadir olan ve bugüne kadar sadece bir kez ölen bir kişiye yapılan bu uygulamanın Tuğçe’ye de yapılması için gerekli incelemeyi yaptırdığını söyledi.

* * *

Tuğçe ile ilgili günlerdir yazılıyor. Savcılık olayı araştırıyor. Tuğçe’nin tacizden kurtardığı iki Alman kız ile diğer görgü tanıklarının ifadeleri alındı. Çevredeki bir güvenlik kamerasına yansıyan görüntü ortaya çıktı. Saldırganların McDonalds şubesinden çıkan Tuğçe’nin bulunduğu yere yönelmesi ve yaşanan itişmelerin ardından saldırıya uğrayan Tuğçe’nin yere yığılması gözüküyor. Ardından olay yerinden ayrılan Sırp saldırgan tutuklandı. Olayın adalete yansıyan yönü böyle…

* * *

Tanıyan, tanımayan herkes üzüntülü… Geçen hafta Bundesliga’da Frankfurt’un golünü atan Seferovic, attığı golden sonra formasının altındaki “Tuğçe = Medeni cesaret, melek, cesaret, saygı” yazan tişörtünü gösterdi. 23’üncü doğum günü olan cuma yaşam destek ünitesi kapatılan Tuğçe, bağışladığı kalbi, böbrekleri ve karaciğeri ile başka insanlara ‘can vererek’ tüm Almanya’nın kalbine taht kurdu.

* * *

Tuğçe, yaşadıkları kasabaya yakın Bad Soden-Salmünster köyünde yarın (Çarşamba) toprağa verilecek… Romalı filozof Lucius Annaeus Seneca’yı duymuşsunuzdur. M.Ö. 4 yılında İspanya’nın Cordoba kentinde doğan Seneca, MS. 65 yılında Roma’da ölmüş. Geride sayısız eser bırakmış. Seneca bir eserinde şöyle der  “Medeni cesaret kişiyi yıldızlara götürür, korku ise ölüme.” Erdemli bir kız olan Tuğçe, gösterdiği medeni cesaret ile ölmedi… O yıldızlara gitti… O ölmedi, ölümsüzlüğe ulaştı… Her zaman kalplerde yaşacak…

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

1 YORUM

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

Halit Çelikbudak’dan cesur yürek Tuğçe için iki çarpıcı yazı!

tugce1

Elbe Express yazarı Halit Çelikbudak, iki Alman kızını kurtarmaya çalışırken bir Sırp gencinin saldırısı sonucu yaşam mücadelesini kaybeden Tuğçe Albayrak, hakkında iki çarpıcı yazı kaleme aldı.

ELBE EXPRESS/HABER MERKEZİ

 

Salmünster’in cesur kızı 

Salmünster’in ne olduğunu biliyor musunuz ? Sanırım bilenler çok azdır. Eğer haritaya bakarsanız Almanya’da Frankfurt ile Leipzig kentleri arasındaki aksta yer alan küçük bir köyün adıdır… Salmünster veya asıl adıyla Bad Soden-Salmünster köyü iki haftadır Almanya’nın gündeminde… İki hafta önce iki Alman kızı bir Sırp gencin tacizinden kurtarması hayatına mal olan Tuğçe, işte bu köyde doğup büyümüştü…

* * *

Tuğçe dün doğup büyüdüğü köyde toprağa verildi. Cenaze törenine ben de katıldım. Mezarına birkaç kürek toprak attım. Töreni gazetelerden okumuşsunuzdur. Bir Türk televizyonu da naklen yayınlamış… Tekrar etmeye gerek yok. Türkçe gazeteler olayı daha çok şu katıldı, bu katıldı diye protokol haberi olarak yazmış.

* * *

Halbuki gelenler mevki, makam, rütbe gözetmeksizin bir kişiye karşı son görevlerini yerine getiriyorlardı… Bu kutsal bir insanlık göreviydi… En çetin savaşlarda bile ölen askerlere son görevi yerine getirmek için savaşa ara verildiği tüm tarih kitaplarında yazar… Dünyanın dört bir yanından iki yüzü aşkın gazeteci ve televizyoncunun izlediği cenaze töreniyle Tuğçe, doğup büyüdüğü köyde gözyaşlarıyla defnedildi.

* * *

Dün dikkatimi çeken şeylerden biri dev bir ağaç oldu…  Tuğçe’nin mezarı dev bir akağaçın dibinde… Akağaç, hem Türk hem de Avrupa kültüründe, mitolojisinde kutsal bir ağaçtır…   Avrupa mitolojisinde gençliği, ilkbaharı, genç bir Tanrıça’yı temsil eder… Türk mitolojisinde de Tanrı’nın ağacı olarak nitelenir. 150-200 yıl yaşayan bu ağaçlar gerekmedikçe kesilmez… Anlamlı bir tesadüf diye düşündüm…

* * *

Tuğçe’nin ailesi perişandı… Nasıl perişan olmasınlar ki… Yaklaşık dört yıl önce mesai arkadaşımız Korkut Pulur’u kaybetmiştik. Babası Hasan Pulur Milliyet’teki köşesinde acısını dile getirmişti… Hasan Pulur şöyle yazıyordu; “Bazı deyimler vardır, dilimizden düşürmeyiz, acaba gerçek anlamını bilerek mi kullanırız ? Mesela “Evlat acısı ya da evlat acısı gibi…” deriz. Başımıza gelen olumsuz olayı, bu deyimlerle anlatırız… “Evlat acısı gibi çöktü içimize” deriz. “Evlat acısı gibi sarsıldık” deriz.
Ama hiç kimse, o acıyı yaşamadan -Allah da yaşatmasın- bu deyimin anlamını anlayamaz. Biz yaşadık ve anladık…  Evlat acısı yaşarken, insan mutlu olur mu? Dilimize takılmış bir laf var:  “Acıyı veren, sabrı da verir.”  Madem öyle, bekliyoruz.”

 

* * *

Bad Soden-Salmünster, bağrında tarihi barındıran bir köye… 29 Ekim 1813’te Leipzig Savaşı’ndan dönen Napolyon’un uğrayıp soluklanmış… Onun o gün üzerinde oturduğu bank, köyde 1687’de yapılan Hotel Engel’in girişinde sergileniyor… Salmünster’in diğer bir adı “Cesur Kadınlar Köyü” dür. Dostum Diş Hekimi Tayfun Çilingir, 40 yıldır bu köyde yaşıyor. Tuğçe’yi ve ailesini de yakından tanıyor. Ben de dostum Tayfun’u ziyaret için bu sevimli köye daha önceleri defalarca gitmiştim. Dün de epey erken gidip köyün sokaklarında dolaştım. Köydeki “Cesur kadın” heykeli önünde biraz durdum.

* * *

Bertolt Brecht’in o ünlü “Cesaret Ana ve Çocukları” eserindeki “Otuz Yıl Savaşları” döneminde (1618-1648) İsveç askerleri Salmünster’e saldırır. Hasat zamanıdır. Erkekler tarlalara gitmiştir. 1646’da tam öğle vakti 1200 askere karşı kadınlar kaleyi nasıl savunacaklarını düşünürken akıllarına arılar gelir… Köydeki arıları sepetlere doldurup askerlerin üzerine boca ederler… Neye uğradığını şaşıran İsveç birliği kaçar gider… Richard von Boxberger’in bu olayı epik anlatan uzunca bir şiiri var… Efsane böyle… 2001 yılında köyde elinde sepet olan bronz bir “Cesur kadın” heykeli dikilmiş..

* * *

Tuğçe, işte bu “cesur kadınlar” köyünde doğmuş… İki hafta önce McDonalds şubesinde iki Alman kızın imdat seslerini hiç tereddüt etmeden koşmuş… Etrafta onlarca müşteriye rağmen… Cesaretin timsali oldu… Yozgat’tan Almanya’ya gelen bir ailenin üç evladından biri olan Tuğçe, 23. yaş gününde yaşama veda etti. Almanya’nın Giessen Üniversitesi’nde öğretmen olmak için okuyordu. Sırp gencin attığı tokatla yere düşmesiyle aldığı darbe ölümüne yol açtı. Tıp, Tuğçe karşısında çaresiz kaldı… 23’üncü doğum günü yaşam destek ünitesi kapatılan Tuğçe, bağışladığı kalbi, böbrekleri ve karaciğeri ile başka insanlara ‘can vererek’ herkesin kalbine taht kurdu.

* * *

Tuğçe, Almanya Cumhurbaşkanı’nın yayınladığı taziye mesajında dediği gibi o başkalarının yüzlerini çevirdiği yerde örnek bir şekilde yüreklilik ve medeni cesaret gösterip şiddet mağdurlarının yanında durdu. O her zaman örnek bir kişilik olacak. Cesur Kadınlar köyü Bad Soden-Salmünster, bundan sonra Tuğçe ile her zaman gurur duyacak. Nasıl ki yaklaşık 400 yıl önce köyün kadınlarının cesareti bugün de konuşuluyorsa, Tuğçe’nin bu davranışı da ilelebet konuşulacak.

* * *

Her şeye rağmen olup bitene inanmak çok güç… Dün cenaze törenine katılan Alman din adamı konuşmasına hatırladığım kadarıyla şöyle başladı. “Bazı anlar, olaylar vardır. Kesinlikle inanmak istemeyiz. Tuğçe’nin ölümü de böyle… İnanmak zorundayız”

 

tugce

Tuğçe  kalplerde yaşayacak 

Felsefe tarihi insan ve yaşamı sorgularken “erdem” (Latince, virtus) kavramını hep araştırmıştır. Peki nedir bu erdem veya erdemli insan ?  Sokrates, Platon, Aristo’nun erdem üzerine çok sayıda felsefi çalışmaları var… Örneğin Aristo’ya göre erdem, insanın aşırılıklardan ve eksiklikten kaçması, daima ortayı tercih etmesidir. Bu orta, elbette matematik kesinlikte bir orta değil, “bize göre” orta olandır. Aristo, bu ortayı “gerektiği zaman, gerektiği için, gerektiği gibi davranmak” olarak tanımlar. Filozoflara göre, cesaret de bir erdemdir. Aristo, günümüze ulaşan “Ethika Nikomakheia” adlı eserinde cesareti şöyle tanımlıyor. “Cesaret korkaklıkla gözü karalık arasında orta olma durumudur ve aynı durum tüm erdemler için geçerlidir.”

 

* * *

Günlerdir Almanya’nın gündemi 23 yaşındaki Tuğçe Albayrak… İki hafta önce Cumartesi akşamı Offenbach kentinde arkadaşlarıyla gittiği McDonald’s şubesinde, bir Sırp gencinin taciz ettiği iki Alman kızını kurtarması hayatına mal oldu… Almanya hem Tuğçe’ye ağlıyor hem de Tuğçe”nin olay akşamı iki kızın “Yardım edin” imdatlarını işitir işitmez bir an bile duraksamadan gösterdiği “medeni cesareti” konuşuyor…

 

* * *

“Cesaret” kelimesi Almanca’ya (die Courage)  16, Yüzyıl’da Fransızca’dan geçmiş… “Le Courage” kelimesi ise Latince “cor” kelimesinden geliyor.  Zaten Fransızca “cœur” kelime olarak kalp demek… Yani cesaret yürekten gelen bir şey… Tuğçe’nin gösterdiği medeni cesaret de böyle bir şey… Medeni cesaret için Almanya’nın eski başbakanlarından Otto von Bismarck, mecliste bir konuşma yapar ama destek görmez. Akrabası olan bir milletvekili ona “Haklıydın ama öyle konuşmamalıydın” der.  1864 yılında geçen bu olayda Biscmark akrabasına şu cevabı verir… “Savaş meydanlarında cesaret, her zaman göreceğiniz bir şey. Fakat  saygın insanlarda medeni cesareti her zaman göremezsiniz” (Robert von Keudell, 1901, Fürst und Fürstin Bismarck)

* * *

Anadolu’dan Almanya’ya gelen bir ailenin üç evladından biri olan Tuğçe, 23. yaş gününde yaşama veda etti. Almanya’nın Giessen Üniversitesi’nde öğretmen olmak için okuyordu. Kimbilir ne hayalleri vardı ? Sırp gencin attığı tokatla yere düşmesiyle aldığı darbe ölümüne yol açtı. Tıbbın çaresiz kaldığı vakalardan biri oldu…

* * *

Tuğçe, tatil günlerinde, hafta sonlarında harçlığını çıkarmak için oturdukları kabasaya yakın Steinau an der Strasse kasabasındaki *Brathaehnchenfarm” isimli ünlü tavuk restoranında çalışıyormuş… Ağustos ayındaydı sanırım… Sıcak bir gündü… Yakındaki bir kasabadaki sarayda yapılan ortaçağ etkinliğinden sonra o restorana eşimle gitmiştik… Restoranın bahçesinde oturmuştuk… Tuğçe’yle kısa bir süre de olsa sohbet etmiştik… Biz hemen aynı yaşlardaki kızlarımızdan bahsetmiştik, o da bize üniversiteden, eğitiminden konuşmuştu. Güler yüzü hala hafızamızdan gitmiyor…

* * *

Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck da yayınladığı taziye mesajında Tuğçe’nin medeni bir cesaret gösterdiğini belirterek, “Başkalarının yüzlerini çevirdiği yerde Tuğçe örnek bir şekilde yüreklilik ve medeni cesaret göstermiş ve şiddet mağdurlarının yanında durmuştur” dedi. Tuğçe’ye Alman Liyakat Nişanı verilmesi için açılan imza kampanyasında 100 bini aşkın imza toplandı. Hessen Eyalet Başbakanı Volker Bouffier ise, Tuğçe’nin gösterdiği cesaretten dolayı Federal Liyakat Nişanı için önerileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gauck ise çok nadir olan ve bugüne kadar sadece bir kez ölen bir kişiye yapılan bu uygulamanın Tuğçe’ye de yapılması için gerekli incelemeyi yaptırdığını söyledi.

* * *

Tuğçe ile ilgili günlerdir yazılıyor. Savcılık olayı araştırıyor. Tuğçe’nin tacizden kurtardığı iki Alman kız ile diğer görgü tanıklarının ifadeleri alındı. Çevredeki bir güvenlik kamerasına yansıyan görüntü ortaya çıktı. Saldırganların McDonalds şubesinden çıkan Tuğçe’nin bulunduğu yere yönelmesi ve yaşanan itişmelerin ardından saldırıya uğrayan Tuğçe’nin yere yığılması gözüküyor. Ardından olay yerinden ayrılan Sırp saldırgan tutuklandı. Olayın adalete yansıyan yönü böyle…

* * *

Tanıyan, tanımayan herkes üzüntülü… Geçen hafta Bundesliga’da Frankfurt’un golünü atan Seferovic, attığı golden sonra formasının altındaki “Tuğçe = Medeni cesaret, melek, cesaret, saygı” yazan tişörtünü gösterdi. 23’üncü doğum günü olan cuma yaşam destek ünitesi kapatılan Tuğçe, bağışladığı kalbi, böbrekleri ve karaciğeri ile başka insanlara ‘can vererek’ tüm Almanya’nın kalbine taht kurdu.

* * *

Tuğçe, yaşadıkları kasabaya yakın Bad Soden-Salmünster köyünde yarın (Çarşamba) toprağa verilecek… Romalı filozof Lucius Annaeus Seneca’yı duymuşsunuzdur. M.Ö. 4 yılında İspanya’nın Cordoba kentinde doğan Seneca, MS. 65 yılında Roma’da ölmüş. Geride sayısız eser bırakmış. Seneca bir eserinde şöyle der  “Medeni cesaret kişiyi yıldızlara götürür, korku ise ölüme.” Erdemli bir kız olan Tuğçe, gösterdiği medeni cesaret ile ölmedi… O yıldızlara gitti… O ölmedi, ölümsüzlüğe ulaştı… Her zaman kalplerde yaşacak…

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

1 YORUM

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER