3.5 C
Hamburg
Cumartesi, Nisan 20, 2024

BEN KARARI TANIMIYORUM DİYEMEZSİN

Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonunda Avrupa ve Avrupa`ya yakın ülkeler birçok anlaşmalar yapmışlar ve çeşitli evrensel kararlara imza atmışlardır.

Bunlardan ikisi NATO ve VARŞOVA PAKTI, yani askeri savunma birliktelikleri. NATO bünyesinde başta Amerika olmak üzere, genelde Avrupa ülkeleri üye olmuşlardır. Türkiye 1950`li yıllarda NATO üyesi olmuş ve bedel olarakda binlerce askerimizi Kore dağlarında bırakmıştır. VARŞOVA PAKTI ise ikinci Dünya Savaşı sonunda Sovyetler Birliği önderliğinde kurulmuştur ve Berlin Duvarı`nın yıkımı sonunda dağılmıştır.

Avrupa Kıtası içerisinde veya çevresinde bulunan ülkelerin oluşturduğu Mahkemeler, Konseyler veya Ekonomik Birlikler oluşturulmuştur. Bunların başında Avrupa Birliği gelmekte ve Sovyetlerin dağılması ile, eski sosyalist ülkelerinde katılımı ile 27 ülke AB üyesi olmuştur. Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında 12 Eylül 1963 tarihinde üyelik için Anklara Anlaşması imzalanmıştır. Türkiye halen şartları yerine getirmediği için üye olamamıştır, olacağınıda sanmıyorum.

Türkiye, Avrupa Birliği dışında ki birçok kurum ve kuruluşların kurucu üyesidir.

1949 senesinde Türkiye`nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi kurulmuş ve bugün 47 ülke bu Konsey`e üyedir. Burada çok dikkat edilmesi gereken nokta, Türkiye`nin Konsey`in kurucu üyesi olmasıdır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa Konseyi’ne bağlı olarak 1959 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, toplulukların, tüzel kişilerin ve diğer devletlerin, belirli usul ve kurallar dahilinde başvurabileceği bir yargı merciidir. 47 Avrupa Konseyi üyesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini tanımaktadır.

AHİM kararları devletlerin anayasalarının üstünde bir mahkemedir. Almanya, İngiltere, Fransa ve diğer üye ülkeler nasıl ki AHİM kararlarına uymak zorunda ve uyuyorlarsa, Türkiye Cumhuriyeti yargısıda AHİM kararlarına uymak zorundadır. Bu kararı uygulamak iktidarın, Cumhurbaşkanı`nın, Başbakan`ın veya bakanların görevi ve sorumluluğu değil, yargının sorumluluğundadır.

Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan, ben AHİM kararını tanımıyorum veya uygulamam deme hak ve hukukuna sahip değildir. Hele hele İçişleri Bakanı veya MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gibilerin bu konuda görüş belirtme hakları olsada, kararı tanımıyoruz deme cüretkarlığı bulunmamaktadır.

AHİM`in Selahattin DEMİRTAŞ için vermiş olduğu kararı Erdoğan, Bahçeli veya Soylu`nun, biz bu kararı tanımıyoruz demeleri popilizmden başka birşey değildir. Kendi tabanlarını elde tutmak için söyledikleri boş sözlerdir.

Burada ki mesele Demirtaş meselesi değil, mesele hukuk. Bu karar sıradan bir vatandaş içinde verilmişde olabilirdi. AHİM`e başta Erdoğan, Gül ve birçok Refah Partili veya diğer partilardan insanlarda baş vurvuştur. Adama sormazlarmı, siz neden AHİM`e başvurmuştunuz?

Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri zaman geçirmeden AHİM kararını uygulamalı ve Demirtaş`ı serbest bırakmalıdır. Eğer Demirtaş karaı uygulanmaz ise, Türkiye  hukuk devleti olmayı çokdan kayıp etmiş demektir. Bunun ise telafisi mümkün olmayack zararları olacaktır. Türkiye Avrupa Konsey`inden atılabilir, ekonomik ambargo gelebilir.

Türkiye Cumhuriyeti üç kişinin hırs ve kabrisine esir edilemez. Türkiye Cumhuriyeti evrensel hukuka saygılı olmak ve uymak zorundadır.

Eğer AHİM kararı uygulanmıyacak olursa, başta Ana Muhalefet Partisi olmak üzere TBMM`inde bulnan partiların meclisden çekilmeleri gerekir. Eğer Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri iktidarın etkisinde kalarak AHİM kararını uygulamazsa, hukuk tamamen uygulamadan kaldırılmış demektir.

Bu şartlarda yapılacak seçimleri muhalefet kazansa dahi, Erdoğan ve ortağı seçimi tanımıyacak ve iptal edeceklerdir.

Muhalefet partiları gün geçirmeden DEMOKRASİ CEPHESİ´ni oluşturmak zorundadırlar.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

BEN KARARI TANIMIYORUM DİYEMEZSİN

Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonunda Avrupa ve Avrupa`ya yakın ülkeler birçok anlaşmalar yapmışlar ve çeşitli evrensel kararlara imza atmışlardır.

Bunlardan ikisi NATO ve VARŞOVA PAKTI, yani askeri savunma birliktelikleri. NATO bünyesinde başta Amerika olmak üzere, genelde Avrupa ülkeleri üye olmuşlardır. Türkiye 1950`li yıllarda NATO üyesi olmuş ve bedel olarakda binlerce askerimizi Kore dağlarında bırakmıştır. VARŞOVA PAKTI ise ikinci Dünya Savaşı sonunda Sovyetler Birliği önderliğinde kurulmuştur ve Berlin Duvarı`nın yıkımı sonunda dağılmıştır.

Avrupa Kıtası içerisinde veya çevresinde bulunan ülkelerin oluşturduğu Mahkemeler, Konseyler veya Ekonomik Birlikler oluşturulmuştur. Bunların başında Avrupa Birliği gelmekte ve Sovyetlerin dağılması ile, eski sosyalist ülkelerinde katılımı ile 27 ülke AB üyesi olmuştur. Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında 12 Eylül 1963 tarihinde üyelik için Anklara Anlaşması imzalanmıştır. Türkiye halen şartları yerine getirmediği için üye olamamıştır, olacağınıda sanmıyorum.

Türkiye, Avrupa Birliği dışında ki birçok kurum ve kuruluşların kurucu üyesidir.

1949 senesinde Türkiye`nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi kurulmuş ve bugün 47 ülke bu Konsey`e üyedir. Burada çok dikkat edilmesi gereken nokta, Türkiye`nin Konsey`in kurucu üyesi olmasıdır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa Konseyi’ne bağlı olarak 1959 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, toplulukların, tüzel kişilerin ve diğer devletlerin, belirli usul ve kurallar dahilinde başvurabileceği bir yargı merciidir. 47 Avrupa Konseyi üyesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini tanımaktadır.

AHİM kararları devletlerin anayasalarının üstünde bir mahkemedir. Almanya, İngiltere, Fransa ve diğer üye ülkeler nasıl ki AHİM kararlarına uymak zorunda ve uyuyorlarsa, Türkiye Cumhuriyeti yargısıda AHİM kararlarına uymak zorundadır. Bu kararı uygulamak iktidarın, Cumhurbaşkanı`nın, Başbakan`ın veya bakanların görevi ve sorumluluğu değil, yargının sorumluluğundadır.

Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan, ben AHİM kararını tanımıyorum veya uygulamam deme hak ve hukukuna sahip değildir. Hele hele İçişleri Bakanı veya MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gibilerin bu konuda görüş belirtme hakları olsada, kararı tanımıyoruz deme cüretkarlığı bulunmamaktadır.

AHİM`in Selahattin DEMİRTAŞ için vermiş olduğu kararı Erdoğan, Bahçeli veya Soylu`nun, biz bu kararı tanımıyoruz demeleri popilizmden başka birşey değildir. Kendi tabanlarını elde tutmak için söyledikleri boş sözlerdir.

Burada ki mesele Demirtaş meselesi değil, mesele hukuk. Bu karar sıradan bir vatandaş içinde verilmişde olabilirdi. AHİM`e başta Erdoğan, Gül ve birçok Refah Partili veya diğer partilardan insanlarda baş vurvuştur. Adama sormazlarmı, siz neden AHİM`e başvurmuştunuz?

Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri zaman geçirmeden AHİM kararını uygulamalı ve Demirtaş`ı serbest bırakmalıdır. Eğer Demirtaş karaı uygulanmaz ise, Türkiye  hukuk devleti olmayı çokdan kayıp etmiş demektir. Bunun ise telafisi mümkün olmayack zararları olacaktır. Türkiye Avrupa Konsey`inden atılabilir, ekonomik ambargo gelebilir.

Türkiye Cumhuriyeti üç kişinin hırs ve kabrisine esir edilemez. Türkiye Cumhuriyeti evrensel hukuka saygılı olmak ve uymak zorundadır.

Eğer AHİM kararı uygulanmıyacak olursa, başta Ana Muhalefet Partisi olmak üzere TBMM`inde bulnan partiların meclisden çekilmeleri gerekir. Eğer Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri iktidarın etkisinde kalarak AHİM kararını uygulamazsa, hukuk tamamen uygulamadan kaldırılmış demektir.

Bu şartlarda yapılacak seçimleri muhalefet kazansa dahi, Erdoğan ve ortağı seçimi tanımıyacak ve iptal edeceklerdir.

Muhalefet partiları gün geçirmeden DEMOKRASİ CEPHESİ´ni oluşturmak zorundadırlar.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER