4.4 C
Hamburg
Cumartesi, Nisan 20, 2024

Türkiye-AB Süreci

nihatTürkiye- AB ilişkilerinin tarihsel gelişimi bilinen ve hatta düşlenebilen tüm yol ve yöntemlerden nitelik ve nicelik bakımından ayrılan, kendine özgü rastlantısal nokta- çizgiler izler.  Bunu bir süreç tanımı içinde değerlendirmek güçtür. Ucu açık olarak nitelen bu ilişki biçimi bir süreç değildir. Toplumsal- politik- ekonomik süreçler, bir öznenin tasarımladığı, planladığı, uyguladığı, deneme-sınamalardan sonraki, bir düzen içinde ilerleyen olayların ilkeli ve erekli bir dizgesidir . Süreç iyi yönetilebilirse başarıya odaklıdır. İlkeler temelinde araçlar kullanılarak ereklere ulaşılındığında başarılı  süreçlerden söz edilir. Her başarılı ya da başarısız sürec, tarisel olarak bir sonraki sürece yüklüdür…

Yarım yüz yılı aşan Türkiye-AB  Üyelik Süreci  aslında ÇılgınTürklerin „çağdaş uygarlık düzeyine“ ulaşma yolculuğundaki iki asırlık Osmanlı, bir asırlık Cumhuriyet döneminden kalma tutkularının sürdürülmesidir. Bu tutkuya karşılık verecek öge çoğul  olmakla birlikte,  tekile  indirgenebilir de. AB´nin motor gücü olan ülke Almanya isterse, tüm    „günah keçileri“nin karşıt gerekçelerini anlamsız ve etkisiz kılarak ucu açık üyelik sürecini olumlu sonuca ulaştırabilir. Türkiye´nin AB-Üyeliği karşıtı  Almanya bunu ister mi, en azından görünür gelecekte istemeyeceğini, yakın geçmişteki duruşuyla tarihselleştirmiştir.

Peki, Almanya´ın güncel tutumu, Türkiye´den yana tavır alır gibi görünmesi ne anlama gelir? Tarihteki  „Berlin Antlaşması´nda 1878“  (Türklerin Avrupa´dan atılışında sonun başlangıcı) Otto von Bismarck´ın Almanya´nın işlevini  gerekçelendirmesinde dediği  gibi  „Adil Aracı“ olmak anlamına gelmese bile,  „Ayrıcalıklı Ortaklık“ yolunu düzenleyen yol açma aracı  anlamına gelir.

Suriyeli sığınmacı akınından korkulurken, Türkler ve de Türkiye´de bulunan  sığınmacıların  AB´ye vizesiz girebilmeleri olanağı  belki birkaç aylığına sağlanabilir, ancak en kısa sürede bu engellenir. Çünkü üyelik karşıtlığının temelinde yatan öge, yasal hak „serbest dolaşım, istenilen yerde yaşama ve  çalışma“olasılığı ortaya çıkar. Bu ise Avrupa´da yeniden dolaşmaya başlayan „post modern hayalet“ten başka bir şey değildir. Üstelik bu hayalet 19. yüz yıldaki gibi komünist  de  olmayıp,  Batı Uygarlığının yüreğini hoplatan  ortadoğulu Turuva Atı´dır.

AB ülkelerini sığınmacı kabusundan kurtarma Türkiye´ye  „ayrıcalıklı görev“ olarak tanınmıştır. Böylece de çıkmazdaki AB ve AKP-Erki  kıvançta ve tasada ayrıcalıklı ortaklık yolunda büyük başarı sağlayacaklar; yapılanların etik olmaması, temel insan haklarına ve demokratik ilkelere uymamasına ne gam! Üstelik üyelik yolunda bir “ iyi niyet taşının” daha döşenme töreni yaşanırken!

Almanya´daki son seçim sonuçları hükümeti biraz korkutsa da AB genelinde soruna çözüm getirme denemesi sürdürülecektir. Türkiye´nin istemleri gönülsüzce geçici olarak kabul edilecek ama uygulama tarihinde yeni gelişmeler  neden gösterilerek, vize konusuna  simgesel bir içerik verilip AB-Türkiye  ilişkisi  koparılmadan sürdürülecektir. Aldatma ve aldanmanın yeni adı diplomatik tutum olarak gülümseyen yüzünü koruyacaktır. Böylece de Türkiye-AB süreci  uzun ince yolunda gündüz gece  yol alacaktır.

Umut var,  dayanın Çılgın Türkler!

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

Türkiye-AB Süreci

nihatTürkiye- AB ilişkilerinin tarihsel gelişimi bilinen ve hatta düşlenebilen tüm yol ve yöntemlerden nitelik ve nicelik bakımından ayrılan, kendine özgü rastlantısal nokta- çizgiler izler.  Bunu bir süreç tanımı içinde değerlendirmek güçtür. Ucu açık olarak nitelen bu ilişki biçimi bir süreç değildir. Toplumsal- politik- ekonomik süreçler, bir öznenin tasarımladığı, planladığı, uyguladığı, deneme-sınamalardan sonraki, bir düzen içinde ilerleyen olayların ilkeli ve erekli bir dizgesidir . Süreç iyi yönetilebilirse başarıya odaklıdır. İlkeler temelinde araçlar kullanılarak ereklere ulaşılındığında başarılı  süreçlerden söz edilir. Her başarılı ya da başarısız sürec, tarisel olarak bir sonraki sürece yüklüdür…

Yarım yüz yılı aşan Türkiye-AB  Üyelik Süreci  aslında ÇılgınTürklerin „çağdaş uygarlık düzeyine“ ulaşma yolculuğundaki iki asırlık Osmanlı, bir asırlık Cumhuriyet döneminden kalma tutkularının sürdürülmesidir. Bu tutkuya karşılık verecek öge çoğul  olmakla birlikte,  tekile  indirgenebilir de. AB´nin motor gücü olan ülke Almanya isterse, tüm    „günah keçileri“nin karşıt gerekçelerini anlamsız ve etkisiz kılarak ucu açık üyelik sürecini olumlu sonuca ulaştırabilir. Türkiye´nin AB-Üyeliği karşıtı  Almanya bunu ister mi, en azından görünür gelecekte istemeyeceğini, yakın geçmişteki duruşuyla tarihselleştirmiştir.

Peki, Almanya´ın güncel tutumu, Türkiye´den yana tavır alır gibi görünmesi ne anlama gelir? Tarihteki  „Berlin Antlaşması´nda 1878“  (Türklerin Avrupa´dan atılışında sonun başlangıcı) Otto von Bismarck´ın Almanya´nın işlevini  gerekçelendirmesinde dediği  gibi  „Adil Aracı“ olmak anlamına gelmese bile,  „Ayrıcalıklı Ortaklık“ yolunu düzenleyen yol açma aracı  anlamına gelir.

Suriyeli sığınmacı akınından korkulurken, Türkler ve de Türkiye´de bulunan  sığınmacıların  AB´ye vizesiz girebilmeleri olanağı  belki birkaç aylığına sağlanabilir, ancak en kısa sürede bu engellenir. Çünkü üyelik karşıtlığının temelinde yatan öge, yasal hak „serbest dolaşım, istenilen yerde yaşama ve  çalışma“olasılığı ortaya çıkar. Bu ise Avrupa´da yeniden dolaşmaya başlayan „post modern hayalet“ten başka bir şey değildir. Üstelik bu hayalet 19. yüz yıldaki gibi komünist  de  olmayıp,  Batı Uygarlığının yüreğini hoplatan  ortadoğulu Turuva Atı´dır.

AB ülkelerini sığınmacı kabusundan kurtarma Türkiye´ye  „ayrıcalıklı görev“ olarak tanınmıştır. Böylece de çıkmazdaki AB ve AKP-Erki  kıvançta ve tasada ayrıcalıklı ortaklık yolunda büyük başarı sağlayacaklar; yapılanların etik olmaması, temel insan haklarına ve demokratik ilkelere uymamasına ne gam! Üstelik üyelik yolunda bir “ iyi niyet taşının” daha döşenme töreni yaşanırken!

Almanya´daki son seçim sonuçları hükümeti biraz korkutsa da AB genelinde soruna çözüm getirme denemesi sürdürülecektir. Türkiye´nin istemleri gönülsüzce geçici olarak kabul edilecek ama uygulama tarihinde yeni gelişmeler  neden gösterilerek, vize konusuna  simgesel bir içerik verilip AB-Türkiye  ilişkisi  koparılmadan sürdürülecektir. Aldatma ve aldanmanın yeni adı diplomatik tutum olarak gülümseyen yüzünü koruyacaktır. Böylece de Türkiye-AB süreci  uzun ince yolunda gündüz gece  yol alacaktır.

Umut var,  dayanın Çılgın Türkler!

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER