Gelecek ay Dünya Barış Günü kutlanacak. Ne yazık ki ülkemizde ve dünyada savaş rüzgarları esiyor. Toplumsal barışın bir an önce sağlanması ve komşularımızla olan ilişkilerimiz sorunsuz bir duruma getirilmesi gerekiyor.. Ülke içinde siyasi belirsizlik, yöneticilere duyulan güvensizlik, doğu sınırlarımızın savaş alanına dönmesi insani ve maddi kayıp yaratıyor.
”Yurtta barış, dünyada barış.” sözü ülkemiz ve dünya için neden önemlidir?
En kötü barış, en haklı savaştan iyidir, deyişini bilirsiniz. Savaş insanı ve doğayı mahveden kötülüklerin en kötüsüdür. Savaş insanları yok eder, kötülükleri ve kötüleri yüceltir. Ne iyi savaş vardır, ne de kötü barış. Savaş aynı zamanda özgürlüklerin kısıtlanmasıdır, ekmeğin azalmasıdır.
Kimi ülkelerin, iktidarı elde tutanların, gıdasını sömürüden alanların aç gözlüğü nedeniyle günümüzde hala savaşlar oluyor. Yurtta Barış,Dünyada Barış ilkesi hem ülkemizin hem de ülke dışında huzur ,refah ve ilerlemenin sağlanması için vazgeçilmez bir zorunluluktur. Toplumsal adalet, çağdaş paylaşım ve sosyal yaşam sağlanır ve toplumun her kesimine karşı eşit ve saygılı bir politika izlenirse ülke içi barış sağlanır. Ülke içi toplumsal barışı sağlayan ülkeler, komşu ve öteki ülkelerle de karşılıklı çıkar ilişkileri yürütür ve savaş ortamından uzak durur.
Barış toplumların refah ve mutluluğa eriştiren en iyi yoldur. Albert Einstein şöyle der: ‘Ben sadece barışsever değil, aynı zamanda bir barış savaşçısıyım. İnsanlar savaşa savaş açmadıkları sürece hiçbir şey savaşları ortadan kaldıramayacaktır.’
Amerikalı Martin Luther King’in şöyle bir düşü vardır: ‘Bir rüyam var. Gün gelecek dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar.
Bütün insanları hemşerimiz sayıyorum. Dünya vatandaşı olmaktan gurur duyuyorum, dünya insanları ile akrabalığı, en az kendi ulusumla olan akrabalığım kadar önemsiyorum.
Sanatın her dalı olduğu gibi şiir de demokratik yaşamdan ve barıştan yanadır. Evrensel şiirin dili barış dilidir.
Şiir barışın değerini en kısa yoldan anlatan sanat dallarından biridir, yaşamı savunur. Yaşamı savunmak içindir şiirlerimiz.
1 Eylül “Dünya Barış Günü” ve İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı gün. Yunanlı Yannis Ritsos, İkinci Dünya Savaşı’nda Alman işgalcilere karşı savaştıktan sonra içsavaşta faşist cepheye karşı özgürlük ve demokrasi cephesinde çarpıştı. Emperyalizm karşısında yenildikleri için yıllarca hapishanelerde tutsak yaşadı. Ve bir gün aşağıda sadece kısa bir bölümünü okuyacağınız “Barış” şiirini yazdı.
BARIŞ
Çocuğun gördüğü düştür barış
Ananın gördüğü düştür barış
Ağaçlar altında sevdalıların sevda sözleridir
Barış
Gözlerinin içinde uçsuz bucaksız bir gülümseme
elinde yemiş dolu bir zembil
ve alnında ter tomurcukları
pencerede suyu soğutan testideki damlalar gibi
akşamüstü eve dönen babadır.
“Nazım Hikmet kendi çağında açılan barış kampanyalarının destekçisiydi. Şiirinde de bunu görürüz; Hiroşima felaketi üzerine yazdığı şiirler, nükleer karşıtı duruşunu ortaya koyar. ‘Küçük Kız’ ve ‘Japon Balıkçısı’ şiirleri dünya barışı üzerine yazılmış en güzel, en pozitif şiirler arasındadır.”
Nâzım Hikmet, Dünya Barış Komitesi adına 1961 yılında Fidel Castro’ya Barış Ödülü’nü Küba’da verdi.
İnsan hakları savunucusu Amerikalı sanatçı Paul Robeson; Nazm Hikmet’in serbest bırakılması için dünya çapında kampanya başlatarak, şairin “..balık tuttum yiyen ölür / elimize değen ölür / bu gemi bir kara tabut / lumbarından giren ölür” şiiri ile birlikte dört şiirini besteledi. Nitekim Paul Robeson Dünya Barış Konseyi Ödülü’nü Nazım Hikmet’le birlikte aldı!
Şiir barış dilidir.
