Çocukluğumun geçtiği Sivas`ın Kangal ilçesinin, Alacahan Nahyesi`nde iftarlar bir başka olurdu. Köyümüzde selçuklulardan kalma bir cami vardı. İftar zamanı yaklaştığında, minarenin görüne bileceği bir yerden, hocanın ezanını beklerdik.
Hoca minarenin şerefesine çıktığını gördüğümüzde „ezan okunuyor ezan okunuyor“ diyerek çığlıklar atardık. Ramazan günlerinden köyümüzde hoşgörü, sevgi ve dayanışma hat safaya gelirdi. İftardan sonra toplu olarak cami veya köy odası denen yerlerde teravih kılmak için giderdik. Cami dışında merhum Muhtar Kazim Bilgin ve bazı köylülerimizin açtığı odalarında teravih kılınırdı.
Bunları anlatandan sonra günümüzde ki iftar ve teravih nasıl yerine getiriliyor, bir bakalım. Çocukluğumda iftar sofraları şatafatlı olmazdı, fakat sıcak sofralardı. Bugün ise, iftar sofraları sosyal medyada yayınlanıyor, televizyonlarda milyonlarca insanın hayal edemiyeceği iftar yemekleri nasıl hazırlanır, onlar gösteriliyor. Bu ise çok ayıp ve İslam dinine görede günahtır.
Birde şu bizi yönetenlerin iftar sofraları varya, onlara bayılıyorum. Bir bakıyorsun Cumhurbaşkanı ve eşinin hangi aile ile iftarını açtığını anlatan resimler veya filimler yayınlanıyor. Önceden haber verilen aile, Cumhurbaşkanı gelecek diye ne var ne yok hazırlıyor ve sofraya koyuyor.
Yapılan iftar ziyaretinin arkasında şov ve reklam var. Bu çok yanlış. Eğer vatandaşın nasıl iftar açtığını ve o ailenin içinde yaşadığı durumu görmek istiyorsa, o zaman önceden haber vermeden gitmeli. Bu nasıl olur, onuda açalım.
Eğer Cumhurbaşkanı ve eşi bir aileyi ziyaret etmek ve o aile ile iftar açamak istiyorsa, onu şova dönüştüprmesine gerek yoktur. Cumhurbaşkanı, Ana Muhalefet lideri, Belediye başkanları veya diğer politikacılar her hangi bir ailede iftarını açacaklarsa, oraya yüzlerce koruma veya araçla gitmemeliler. Politikacılar basit bir giysi, sıradan bir araba ve sıradan bir koruma aracı ile, şehrin fakir semtlerinde ki bir ailenin kapısını çalmalı. Aile kapıyı açtığında karşısında Cumhurbaşkanı veya diğer bir politikacıyı değilde, sıradan birisi ile karşılandığını düşünmeli.
Eğer iftar ziyaretleri tebdili kıyafet ile yapılırsa, işte o zaman ülkeyi yönetenler, insanların nasıl bir iftar sofrasına sahip olduğunu göreceklerdir. Yoksa, onlarca koruma, televizyon veya konvoy ile, seçilmiş bir ailenin iftar sofrasının hiçbir anlamı olmaz.
Senin ailen, yakınların veya yalakaların iftarlarını birtek kuş sütü eksik olan sofralarda açarken, sen gidecek bir ailede iftar açarak duygu sömürüsü yapacaksın. Bu hem kul ve hemde yaratan nezdinde günahtır. Ayrıca, o ziyarete giderken yüzlerce aracın yaktığı akaryakıt, o korumaların mesaileri veya onların ailelerinin yanında değilde, Cumhurbaşkanı veya diğer politikacıları takip etmeleride günahtır.
Tekrar ediyorum, Cumhurbaşkanı veya diğerleri resmi araçlar ile değilde, tebdili kıyafet giyerek, araçlarınında yakıtını ceblerinden koyarak giderlerse inandırıcı olur. Yoksa, eşinin kolunda onbinlerce değerinde ki çantası ile yapılan iftar ziyaretlerinin hiçbir anlamı yoktur.
Bugün ki yapılan iftar şovları çocukluğumuzda yoktu. Herkesin sofrası kendisine ait olduğu için, onları rencide etmeye kimsenin ne hakkı ve nede hukuku vardır.
Bu yazıyı yazarken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Et ve Süt Kurumu`nu ziyarete gittiğini öğrendim. Her zaman olduğu gibi, CHP lideri Et ve Süt Kurumu`na alınmamış. Bu ise Türkiye`nin nasıl yönetildiğini gösteriyor. Esas konuşulması Cumhurbaşkanı veya diğer politikacıların nerede iftar açtığıdı değilde, CHP lideri neden kurumlara alınmaz, onun konuşulması gerekir.
