15 C
Hamburg
Pazar, Haziran 9, 2024

Sürgünde yaşamak nedir?

huseyin-duyguBugün dünyada 50 milyon dolayında insanın mülteci olarak sürgünde yaşıyor. Suriye mültecilerinin yaşadığı dramı tüm dünyada kaygıyla izleniyor. Türkiye’de bulununan 2,5 milyon Suriyeli mültecilerinin 400 bin kadarı İstanbul’da yaşıyor, daha doğrusu yaşamaya çalışıyor. Hemen her gün kimi Suriyeli mültecilerin cesetlerinin Ege sahillerinde karaya vurduğuna şahit oluyoruz.

Mülteci, ilticacı kime denir? Birleşmiş Milletler (BM)’nin tanımı ile, “ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönmeyen veya dönmek istemeyen kişi”dir.

Nazım Hikmet, Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya yurdışında, sürgünde öldüler. Zülfü Livaneli, Abidin Dino, Nazım Hikmet gibi pek çok Türkiye’nin sanatçısı da yurtdışında geçirdikleri yıllarda kazandırdıkları eserlerle Türkiye sınırlarını aştılar. İsveç’te 1973-78 yılları arasında mülteci olaak yaşayan Livaneli, dünyada aydınların ve sanatçıların mülteci olarak yurdışında yaşamalarının neredeyse “gelenek” haline geldiğini belirtmişti.. İnsanın kendi dilinden ülkesinden kopuk yaşamasının mülteciliği de, “bir hapishane” olarak tanımlamıştı. Hasret şiirleri gibi en güzel ürünler yurtdışında veriliyor. Nazım Hikmet’in yurtdışında yazdığı ‘Karlı Kayın Ormanı’nı’ şiiri bu duruma iyi bir örnektir. Mültecilik, 21. yüzyılın en büyük sorunu olmaya doğru gidiyor. Dünyanın daha adaletsiz bölgelerinden Batı’ya müthiş bir akın var. Yaşadığımz coğrafya çok belalı bir yer haline getirildi.

Sürgünde yaşayan insan bir şeyler kaybeder. Vatandaşlık kaybıdır sürgünlük. Şarkıların yemeklerin tadı olmaz sürgünde. Sürgün duygusu üzündür.

Kuru fasulyeyi, ezan sesini, simit yemeyi, çocukluğunuzu özlersiniz sürgünde.

Ülkenize dönememek, içiniz acır. Ailenize ve hatıralara özlem dayanılmaz olur. Acılarla olgunlaşırsınız. Sanki siz gurbette değil, gurbet siz içinizde olur. Gurbette yaşamak bir anlamda yenilgiyi kabul etmektir de. Gurbet acısı bir çeşit sessizliktir. ‘Sigaranın dumanına sararsın’ özlemini, acını. Hasretle yanar gönlün.

Bir iç çekişin içine gizlenmiş binlerce özlem vardır, zaman rüzgarları seni götürür tanımadığın bir yaşama. Dere balığı olmaktan vazgeçip, okyanus balığı olursun sürgünde. Horlanırsın yaşamak zorunda kaldığın yeni ülkende. Bir gülümsemeye hasret kalırsın. Her türlü insanla beraber yaşamayı öğrenirsin. Doğup büyüdüğün ülkeyi sevmeyi sürdürür, bir yandan da yaşamak zorunda kaldığın yeni ülkede yaşamın kıvamını yakalamaya çalışırsın.

Ülkene gidecek birini gördüğünde, benden selam söyle dersin üzünlü bir sesle. Sürgünde yaşamak seni masumiyet, insanlık nedir diye düşündür. Olan, kaybedenlerden yanadır. Sanat ve edebiyat bu sürgün çılığını anlatmaya çalışıyor.

Sezai Karakoç’un uzun bir şiirinden bir bölüm bile sürgünü iyi anlatır:

….. Uzatma dünya sürgünümü benim

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili…

Umut yolculuğunun, sürgünde yaşamanın bedeli çoğu zaman çok ağırdır. Bugün mültecilere insanca davrananlar, aynı zamanda kendi çocuklarının ve torunlarının aydınlık geleceğine katkı yapmış olurlar

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

Sürgünde yaşamak nedir?

huseyin-duyguBugün dünyada 50 milyon dolayında insanın mülteci olarak sürgünde yaşıyor. Suriye mültecilerinin yaşadığı dramı tüm dünyada kaygıyla izleniyor. Türkiye’de bulununan 2,5 milyon Suriyeli mültecilerinin 400 bin kadarı İstanbul’da yaşıyor, daha doğrusu yaşamaya çalışıyor. Hemen her gün kimi Suriyeli mültecilerin cesetlerinin Ege sahillerinde karaya vurduğuna şahit oluyoruz.

Mülteci, ilticacı kime denir? Birleşmiş Milletler (BM)’nin tanımı ile, “ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönmeyen veya dönmek istemeyen kişi”dir.

Nazım Hikmet, Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya yurdışında, sürgünde öldüler. Zülfü Livaneli, Abidin Dino, Nazım Hikmet gibi pek çok Türkiye’nin sanatçısı da yurtdışında geçirdikleri yıllarda kazandırdıkları eserlerle Türkiye sınırlarını aştılar. İsveç’te 1973-78 yılları arasında mülteci olaak yaşayan Livaneli, dünyada aydınların ve sanatçıların mülteci olarak yurdışında yaşamalarının neredeyse “gelenek” haline geldiğini belirtmişti.. İnsanın kendi dilinden ülkesinden kopuk yaşamasının mülteciliği de, “bir hapishane” olarak tanımlamıştı. Hasret şiirleri gibi en güzel ürünler yurtdışında veriliyor. Nazım Hikmet’in yurtdışında yazdığı ‘Karlı Kayın Ormanı’nı’ şiiri bu duruma iyi bir örnektir. Mültecilik, 21. yüzyılın en büyük sorunu olmaya doğru gidiyor. Dünyanın daha adaletsiz bölgelerinden Batı’ya müthiş bir akın var. Yaşadığımz coğrafya çok belalı bir yer haline getirildi.

Sürgünde yaşayan insan bir şeyler kaybeder. Vatandaşlık kaybıdır sürgünlük. Şarkıların yemeklerin tadı olmaz sürgünde. Sürgün duygusu üzündür.

Kuru fasulyeyi, ezan sesini, simit yemeyi, çocukluğunuzu özlersiniz sürgünde.

Ülkenize dönememek, içiniz acır. Ailenize ve hatıralara özlem dayanılmaz olur. Acılarla olgunlaşırsınız. Sanki siz gurbette değil, gurbet siz içinizde olur. Gurbette yaşamak bir anlamda yenilgiyi kabul etmektir de. Gurbet acısı bir çeşit sessizliktir. ‘Sigaranın dumanına sararsın’ özlemini, acını. Hasretle yanar gönlün.

Bir iç çekişin içine gizlenmiş binlerce özlem vardır, zaman rüzgarları seni götürür tanımadığın bir yaşama. Dere balığı olmaktan vazgeçip, okyanus balığı olursun sürgünde. Horlanırsın yaşamak zorunda kaldığın yeni ülkende. Bir gülümsemeye hasret kalırsın. Her türlü insanla beraber yaşamayı öğrenirsin. Doğup büyüdüğün ülkeyi sevmeyi sürdürür, bir yandan da yaşamak zorunda kaldığın yeni ülkede yaşamın kıvamını yakalamaya çalışırsın.

Ülkene gidecek birini gördüğünde, benden selam söyle dersin üzünlü bir sesle. Sürgünde yaşamak seni masumiyet, insanlık nedir diye düşündür. Olan, kaybedenlerden yanadır. Sanat ve edebiyat bu sürgün çılığını anlatmaya çalışıyor.

Sezai Karakoç’un uzun bir şiirinden bir bölüm bile sürgünü iyi anlatır:

….. Uzatma dünya sürgünümü benim

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili…

Umut yolculuğunun, sürgünde yaşamanın bedeli çoğu zaman çok ağırdır. Bugün mültecilere insanca davrananlar, aynı zamanda kendi çocuklarının ve torunlarının aydınlık geleceğine katkı yapmış olurlar

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER