” Türkiye’de Cuma Namazı farz değildir. Birçok İslam dünyasında da öyle. Orada çok derin manalar var…”
ELBE EXPRESS/HABER MERKEZİ
Türkiye, hükümetin Cuma Namazı için mesai düzenlemesi yapmasına kilitlenirken dahi ilahiyatçı Yaşar Nuri öztürk hocamız, konuyu yıllar önce de ele almış ve çarpıcı açıklamalar yapmıştı. ” Türkiye’de Cuma Namazı farz değildir” diyen hocamız, ” Birçok İslam dünyasında da öyle. Orada çok derin manalar var. Cuma Namazı cemaatle kılınan bir namazdır. O cemaatin vücut bulması, o cemaatin o namazı kılmak için toplandığı mekanın hassasiyetleri fıkıhtan dikkate alındığı zaman o benim dediğim doğrulanır.” ifadelerini kullanmıştı.
Hocamızın Cuma Namazı’na dair görüşleri özetle şu şekilde:
” Bugün bize düşen bu hile ve arttırmaya karşı çıkmak için ekleme rekatları kılmamaktır. Kılınmasında ısrar edilen bir cami ise o camide namaz kılmamak en iyi yoldur. Bunu kılmamak, bid’ata karşı çıkış olduğu için sevap kazandırır. Aksini yapmak bu eklemeyi Cuma’nın bir parçası olarak gösteren bid’atçılığı desteklemek olduğu için bizi günaha sokar.
Cuma namazı ile ilgili hutbe anlayışı sonradan dine sokulmuştur. Emeviler okudukları hutbeleri dinlemek istemeyen sahabi neslini, kendilerini dinlemeye mecbur bırakmak için çeşitli dayatmalara gidiyorlardı. Bu da onlardan biridir. İslam ibadet için cami şartı koşmaz. Cami toplantı yeri demektir. Gidip gitmemek size kalmıştır. Namaza gelince; namaz için filan-falan duaları okumak şartı yoktur. Kur’an’da geçen duaları okumak elbette tercih edilir ancak bunu yapamayanlar içlerinden gelen duaları ederek namazlarını kılarlar. Bunun aksini söyleyenler din adına yalan söylemektedirler.
Gerçek İslam’da Cuma namazının diğer namazlardan tek farkı, cemaatle kılınmasıdır. Fıkıh kitaplarında sıralanan diğer şartların tümü yönetsel ve kısmen de siyasal şartlardır. Bunların başında geleni ise Cuma kılınacak caminin yönetim tarafından izin verilen bir yer olmasıdır. Temelinde dinsel olmayan bu şartı kaldırıp, Müslümanlara cemaatin oluştuğu her yerde Cuma namazı kılınabiliceğini söylediğimizde bu yer sorunu ve daha bir çok sorun çözülecektir.
En az üç-beş kişi olmak şartıyla ve içlerinden birinin imamlık yapmasıyla Cuma namazı kılınabilir. İslam’ın vahye dayalı kaynaklarında bunun aksine hiçbir hüküm yoktur. Görevli imam, kamu izni verilmiş cami şartı sonraki zamanlarda yönetimlerin halkı kontrol altında tutmak için öngördükleri idari şartlardır. Bunların dinle alakası yoktur. Cemaatle kılınan bir namaz olan Cuma’da cemaatin daha çok olması bir yeterlilik şartı değil, daha iyilik şartı olabilir. Kalabalık olmazsa Cuma namazı da olmaz demenin İslami bir dayanağı yoktur. Bu şartlar, Emeviler devrinde, halkı kontrol altında tutmak ve görevlendirilmiş özel hatipler aracılığıyla kitlenin beynini yıkamak için kurallaştırılıp fıkıh kitaplarına sokuldu; sonra da dinleşti. Kur’an, Cuma namazının nasıl kılınacağından söz etmez. Bunun anlamı, bu namazın diğer namazlarla aynı olduğu, ancak adından da anlaşıldığı gibi, cemaatle kılınması gerektiğidir. Cuma namazında okunan ve fıkıh kitaplarında ‘farz’ olarak gösterilen hutbe, Kur’an tarafından anılmamaktadır. Yani, hutbe, Cuma’nın farzlarından biri değildir. Hutbe, Peygamberimiz tarafından halka öğüt vermek için başlatılmış bir uygulamadır ve bu haliyle sünnettir. Peki, kadınlar Cuma namazı kılabilir mi? Biz kadınlarımızı, Asrısaadet’teki uygulamayı canlandırmaya çağırıyoruz. Onlara diyoruz ki; Cuma size de farzdır. Allah, sizi Cuma’da ayrı tutmamıştır. İsterseniz Cumanızı camilerde kılarsınız, isterseniz cemaatin oluştuğu evlerde evlerinizde ya da iş yerlerinizde kılarsınız. Önemli olan, bunun size de bir hak ve görev olarak verildiğini bilmenizdir. Bu hakkı kullanıp kullanmamak ise siz kadınlara kalmıştır.”
@yuzdeyuzhaber