SPD İşverenler Çalışma Grubu (AGS) tarafından düzenlenen „Türkiye nereye gidiyor? – Quo vadis Türkei? “ panelde Türkiye’nin son durumu ve gelişmelerin Almanya’ya olası etkileri üzerine tartışıldı.
SALİH KARTAL/ELBE EXPRESS
Kuzeyin asi kenti Hamburg’da bu kezde Türkiye’nin sert rüzgarları esti. SPD İşverenler Çalışma Grubu (AGS) tarafından düzenlenen „Türkiye nereye gidiyor? – Quo vadis Türkei? “ isimli panelde Türkiye’nin geldiği son durum ve bunun Almanya’ya olası etkileri konunun uzmanları tarafından ele alındı.
Hamam Hafen Restaurant’ta gerçekleşen tartışmayı Hamburg AGS başkanı Bernd P. Holst yönetti. Konuşmacı olarak Sosyal Bilimci ve Türkiye Uzmanı Dr. Yaşar Aydın, CHP Hamburg ve Schleswig-Holstein Başkanı Coşkun Coştur, SPD Hamburg Mitte Meclis üyesi Thaddäus Zoltkowski katıldılar.
Oturumu yöneten Bernd P. Holst, Türkiye’de ki son gelişmeleri ve bu endişeli bekleyişin Almanya ve Hamburg’u nasıl etkilediği yönündeki soruları sordu.
Yaşar Aydın:Her şey iyi başlamıştı ama…
Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu ve sebepleri üzerine bir ön açıklama ile söze başlayan Aydın, 10 yıl öncesini hatırlatarak Türkiye üzerine medyada yazılan pozitif gelişmeler ile başladığını söyledi. Gelişen Türkiye, Süper Devlet, Turbo Türkiye gibi terimlerin yanında 2005‘de Avrupa Birliği tam üyelik müzakerelerinin başladığına değinen Aydın, günümüzdeki Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu değerlendirdi.
AKP hükümetinin yönetime geldiğinde daha fazla demokrasi ve Kürt sorununu çözeceğine yönelik çalışmalar yapacağının sözünü verdiğinin altını çizen Aydın, ardından insan hakları çerçevesinde yapılan iyileştirmeler, devlet televizyonunda Kürtçe yayınlar başladığını ve PKK ile barış çabalarının yapıldığını belirtti. Ama Suriye’de ABD, Fransa ve AB rejim değiştirme çabaları Türkiye’de PKK ile olması muhtemel barış çabalarını olumsuz yönde etkilediğini açıkladı. Avrupa Birliği müzakere şartları çerçevesinde AKP hükümeti bir çok idari değişikliklere gittiğini belirten Aydın, asker’in yönetimden uzaklaştırdığına dikkat çekti.
“Müslüman bir ülke Avrupa‘ya ait olabilir mi?”
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde yaşanan gelişmeleri anlatan Aydın şöyle konuştu:
„Avrupa’da müzakere süreci sırasında önceden düşünülmesi gereken Türkiye’nin Avrupa’ya uygun olup olmadığı tartışılmaya başlandı. “Müslüman bir ülke Avrupa‘ya ait olabilir mi?” sorusu soruldu. Bu da Türkiye’de hayal kırıklığına sebep oldu. Türkiye’de Müslüman çoğunluk yeni bir şey değildi 1900‘larda Türkiye‘de yaşayan halkın %40 Hristiyan inancına sahip bir kitle idi. Rusya, Balkanlar, Kafkaslar’dan kovulan Müslümanların Türkiye’ye gelmes , Yunan Katolik ve diğer Hristiyan kesimlerin Türkiye‘den ayrılmaları dolayısı ile Müslüman bir çoğunluk oluşturdu. Bu çoğunluğun bilinç altında Avrupaya olan güvensizliği sağcı gruplar tarafından iyi kullanılarak laikliği kaldırarak dini çağrışımlar ve düzenlemeler yapmaya başladılar.Ama bütün bunlar müslüman olmayan diğer grupları endişelendirmeye korkutmaya başladı ve gruplar arasında kutuplaşma başladı.“
Demokrasinin azalması
Gündemde olan Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemine tartışmalarına değinen Aydın „ Cumhurbaşkanı çok fazla yetkiler ile donatıldı. Anayasa değişikliği görüşmeleri ve ülkedeki istikrasızlık yabancı yatırımcının geri çekilmesi ile ekonomi kötüleşmeye başladı. Yapılan anayasa değişikliği görüşmelerinin Meclisten geçeceğini var sayarsak Nisan ayında yapılması muhtemel bir referandum sonrası mali kriz olması beklenebilir.“ diye konuştu.
Coştur: Tek adamlık sisteminin temelleri atıldı
AKP hükümetinin yönetime geldiğinde Türkiye’de Kürt sorununu, Avrupa Birliği müzakerelerini hızlanması, rüşvet ve yosuzluğu ortadan kaldıracaklarının sözünü verdiğine değinen CHP Hamburg ve Schleswig-Holstein Başkanı Coşkun Coştur, “ Bugün baktığımızda tamamen bunların tersi bir durumla karşı karşıyayız. Erdoğan halkına yalan söylemiştir. ‘İslam gömleğini çıkardık liberal bir parti olarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz‘ diyerek hükümetin başına geçmişti. Cumhurbaşkanlığı içerisinde ise sözde 15 Temmuz Gülen Darbe hareketini malzeme yaparak kendisine muhalif olan ve karşı düşüncede olanları, darbeci yada terörist diyerek ya hapse atılmasına yada görevden alarak tek adam sisteminin temellerini atmıştır. Ülkemiz hapiste en fazla gazetecisi olnan ülkelerin başında geliyor.Gazetecilerin hapiste olduğu, bombaların patladığı terörün kol gezdiği bir ülke istemiyoruz. Ülkemizde istikrar güvennin geri gelmesini istiyoruz. Bunun için anayasa değişikliğinin geçmemesini temenni ediyoruz. Çünkü bu gerçekleşirse Türkiye’yi daha çok zor günler bekliyor.” diye endişelerini anlattı.
Türkiye’de iç savaş çıkarsa Almanya’da ne olur?
Konuşmacıların ardından katılımcıların genel endişesi Türkiye’de olası bir iç savaşta Almanya nasıl etkileneceği oldu.
Böyle bir iç savaş ihtimalinin çok az olduğuna inandığını söyleyen Yaşar Aydın, Almanya’da politikacıların sağduyulu davranması gerektiğini ima ederek, PKK sempatizanlarının Türkiye aleytarı propaganda ve gösteri yapmalarına izin verirken, karşı gösterilerin de olabileceğinin hesabının yapılması gerektiğine ve ayrımcılık yapılmaması gerektiğinin altını çizdi.
Yoğun geçen tartışmaların ardından davetliler Hamam Hafen Restoran ekibi tarafından hazırlanan zengin kahvaltı büfesinin tadına baktılar.