20.8 C
Hamburg
Cuma, Mayıs 24, 2024

40 yıllık kani, olmazmış yani

türkerDoğu Perinçek adındaki zat-ı muhterem, bugünkü (14 Mayıs 2017) yazısında köşesinden bize saldırmış. Özetle; Türk-Amerikan savaşı olduğunu, bizim karşı cephede yer aldığımızı, Amerikan tankları arkasına saklandığımızı, Hulusi Akar’ın fotoğraflarını yayınlamakla Türk Silahı Kuvvetleri’ni vurduğumuzu iddia ediyor, “Fotoğrafı kim elinize tutuşturdu?” diye suçluyor ve bizi hedef gösteriyor.

Esasında herkesin malumu olan Doğu Perinçek; hezeyan içinde, safsata yapıyor, saçmalıyor, belki de geçmişte olduğu gibi belli yerlere hizmet ediyor. Öncelikle, yaşamda tutarlı olmak lazım. Doğu Perinçek, azami üç yılda bir frekans değiştiren bir siyasetçimiz. Geçmişten bugüne hep savruldu ve zikzaklar çizdi!

GEÇMİŞTE MAOCUYDU!

Doğu Perinçek, çok uzak olmayan geçmişte, Kürtler için federasyonu savunuyordu. 12 Eylül 1980’de, “Sovyet işgali olacak” diye aklınca başka bir cephe kurup, Kenan Evren’e destek vermişti! Anlayacağınız, bunu hep yapıyor!

Geçmişte Maocuydu, şimdi Atatürkçüyüm diyor, hatta Türkçülük bile yapıyor. Tek bir amacı var; güce ulaşmak. Bunun için her kılığa giriyor ve herkesle iş birliği yapıyor. Partisini bir tarikat lideri mantığı ile yönetiyor, farklı düşünenleri itibarsızlaştırıyor, saldırıyor ve atıyor. Son numarası ise; AKP’ye payandalık yapmak.

DOĞUDAN DEĞİL, BATIDAN GELDİ

Maoculuk Türkiye’ye doğudan değil, batıdan geldi. Amaç; yükselen sol hareketi bölmek ve güçsüzleştirmekti. Anti-Amerikancı söylemler, bu yalın gerçeği değiştirmez. Hamas’ın da anti-İsrail söylemleri var, bunda samimiler de ama bu,  başlangıçta Hamas’ı kurduran ve destekleyen iradenin arkasında İsrail’in olmadığını göstermez. Hamas sayesinde Filistin hareketi bölündü, zayıfladı ve İsrail karşısında FKÖ ile beraber, ikili yapıya ulaştı.

Sanırım şimdi de Ulusalcı/Millici gözükerek, Ulusalcı/Millici hareketi bölüp parçalamaya çalışıyor! Doğu Perinçek, 1980 öncesi sol hareket içinde hedef gösterirdi, şimdi de kendisi gibi düşünmeyen insanları ve vatanseverleri hedef gösteriyor.

KIBRIS’TA TÜRK ASKERİ İŞGALCİ

TSK’ya saldırmakla suçladığı bu satırların yazarı Türker Ertürk; tam tamına 39 yıl üniforma giymiş, asker bir babanın, bu ülkenin kuruluş harcında katkısı olan “İstiklal Madalyalı” bir dedenin torunu. Ayrıca öğrenciyken; “Rengi ile mübarek ecdat kanının rengini, Kumaşı ile şehit tenini, Parıltısı ile zaferlerin ışığını, Ayyıldız ile hürriyet ve istiklali, Gönderi ile Milli iradeyi temsil eden” Deniz Harp Okulu’nun Kutsal Sancağını taşımış, lekesiz ve tertemiz teslim etmiş birisi!

Bize saldıran ise; “Kıbrıs’ta Türk Askeri işgalci”, “Atatürk Kürtleri katletti”, “Fırat’ın doğusuna geçemezsiniz” diyen, Abdullah Öcalan’ı ziyaret eden, aşıklar gibi gül veren, PKK teröristlerine gerilla muamelesi yapıp selamlayan ve resmi geçidine katılan birisi. Neymiş efendim; “Amerikan cephesinde mevzii almışız!” Haydi oradan, bre gafil!

SESİNİ ÇIKARMIYORSA, FOTOĞRAFIN ANLAMI VAR!

Hulusi Akar’ın, 1977’de Abdullah Gül ve Şükrü Karatepe ile çekilmiş fotoğrafının tek başına gerçekten bir anlamı yok. Ama bu fotoğraf kamuoyundan bilinçli bir şekilde gizlenmeye çalışıldı ise, Hulusi Akar, Ergenekon-Balyoz gibi kumpas davalarına hiç bulaştırılmamış ve itibarsızlaştırma saldırılarına uğratılmadıysa, bunun hiçbir anlamı yok mu? 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra gördük ki, darbecilerin hiçbiri geçmişte kumpasa ve saldırılara kurban gitmemişti.

15 Temmuz’dan sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta yapısı dünyada hiçbir örneği olmayacak şekilde tahrip edilirken, eğitim sistemi imha edilirken ve kurucu genetik kodları ile oynanırken Hulusi Akar sesini çıkarmıyorsa; o fotoğrafın bir anlamı vardır.

TAKDİR YÜCE TÜRK MİLLETİ’NİNDİR

Askeri okullar kapatılırken, Harp Akademileri ucube bir yapıya kavuşturulurken, GATA yok edilirken, FETÖ’cülerin yerine başka tarikatlar ikame edilirken, Hulusi Akar itiraz etmiyor, edemiyorsa; o fotoğrafın bir manası vardır.

Ebedi Başkomutanımız Atatürk’e, Cumhuriyet’e, Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisine düşmanlık ve küfür edenlere ziyaret yapılması, taziye sunulması 1977’de çekilen bu fotoğrafı bizim açımızdan anlamlandırmıştır. İşte biz; bunun için bu fotoğrafı Türk Milleti ile paylaştık.  Takdir, Yüce Türk Milleti’nindir.

VATAN SAVAŞI DEĞİL!

Gelelim bu fotoğrafı kim sızdırdı veya bizim elimize kim verdi sorusuna! Her geçen gün felakete doğru koşar adım giden Türkiye resmine itiraz eden, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adım adım yok edilmesine gönlü razı olmayan, Genelkurmay Başkanlığı makamının yaver gibi kullanılmasına ve siyasetin bir enstrümanı olarak tüketilmesine isyan eden Atatürkçüler sızdırdı ve elime verdi, bilesiniz!

Halen sürdürülen savaş; “Vatan Savaşı” değil, “Saray Savaşı”dır. Referandumda yaşadıklarımız ortadayken, Suriye’deki vekalet savaşının yangınına odun taşıyanların, Türk Ordusu’nun başına çuval geçirenlere karşı sessiz kalanların, hatta “Müzik notası mı verelim!” diye gırgıra alanların, Atatürk’e karşı saldırganlığın iklimini yaratanların, ülkemize ve bölgemize emperyalizmin tecavüz planı olan BOP’a eşbaşkanlık yapan iradenin, “Vatan Savaşı” vermesine imkan ve ihtimal yoktur. Veriyor diyen varsa, bilin ki başka bir hesap peşindedir!

Her fani geçmişte yanlış işler yapmış olsa bile, yaşamının terminal safhasında onurlu bir final yapma hakkı vardır diye düşünürüm. Bu yüzden bir ara; “Acaba, değişti mi, doğru yola geldi mi?” diye olumlu düşünmüştüm. Meğerse; 40 yıllık Kani, olmazmış Yani!

 

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

40 yıllık kani, olmazmış yani

türkerDoğu Perinçek adındaki zat-ı muhterem, bugünkü (14 Mayıs 2017) yazısında köşesinden bize saldırmış. Özetle; Türk-Amerikan savaşı olduğunu, bizim karşı cephede yer aldığımızı, Amerikan tankları arkasına saklandığımızı, Hulusi Akar’ın fotoğraflarını yayınlamakla Türk Silahı Kuvvetleri’ni vurduğumuzu iddia ediyor, “Fotoğrafı kim elinize tutuşturdu?” diye suçluyor ve bizi hedef gösteriyor.

Esasında herkesin malumu olan Doğu Perinçek; hezeyan içinde, safsata yapıyor, saçmalıyor, belki de geçmişte olduğu gibi belli yerlere hizmet ediyor. Öncelikle, yaşamda tutarlı olmak lazım. Doğu Perinçek, azami üç yılda bir frekans değiştiren bir siyasetçimiz. Geçmişten bugüne hep savruldu ve zikzaklar çizdi!

GEÇMİŞTE MAOCUYDU!

Doğu Perinçek, çok uzak olmayan geçmişte, Kürtler için federasyonu savunuyordu. 12 Eylül 1980’de, “Sovyet işgali olacak” diye aklınca başka bir cephe kurup, Kenan Evren’e destek vermişti! Anlayacağınız, bunu hep yapıyor!

Geçmişte Maocuydu, şimdi Atatürkçüyüm diyor, hatta Türkçülük bile yapıyor. Tek bir amacı var; güce ulaşmak. Bunun için her kılığa giriyor ve herkesle iş birliği yapıyor. Partisini bir tarikat lideri mantığı ile yönetiyor, farklı düşünenleri itibarsızlaştırıyor, saldırıyor ve atıyor. Son numarası ise; AKP’ye payandalık yapmak.

DOĞUDAN DEĞİL, BATIDAN GELDİ

Maoculuk Türkiye’ye doğudan değil, batıdan geldi. Amaç; yükselen sol hareketi bölmek ve güçsüzleştirmekti. Anti-Amerikancı söylemler, bu yalın gerçeği değiştirmez. Hamas’ın da anti-İsrail söylemleri var, bunda samimiler de ama bu,  başlangıçta Hamas’ı kurduran ve destekleyen iradenin arkasında İsrail’in olmadığını göstermez. Hamas sayesinde Filistin hareketi bölündü, zayıfladı ve İsrail karşısında FKÖ ile beraber, ikili yapıya ulaştı.

Sanırım şimdi de Ulusalcı/Millici gözükerek, Ulusalcı/Millici hareketi bölüp parçalamaya çalışıyor! Doğu Perinçek, 1980 öncesi sol hareket içinde hedef gösterirdi, şimdi de kendisi gibi düşünmeyen insanları ve vatanseverleri hedef gösteriyor.

KIBRIS’TA TÜRK ASKERİ İŞGALCİ

TSK’ya saldırmakla suçladığı bu satırların yazarı Türker Ertürk; tam tamına 39 yıl üniforma giymiş, asker bir babanın, bu ülkenin kuruluş harcında katkısı olan “İstiklal Madalyalı” bir dedenin torunu. Ayrıca öğrenciyken; “Rengi ile mübarek ecdat kanının rengini, Kumaşı ile şehit tenini, Parıltısı ile zaferlerin ışığını, Ayyıldız ile hürriyet ve istiklali, Gönderi ile Milli iradeyi temsil eden” Deniz Harp Okulu’nun Kutsal Sancağını taşımış, lekesiz ve tertemiz teslim etmiş birisi!

Bize saldıran ise; “Kıbrıs’ta Türk Askeri işgalci”, “Atatürk Kürtleri katletti”, “Fırat’ın doğusuna geçemezsiniz” diyen, Abdullah Öcalan’ı ziyaret eden, aşıklar gibi gül veren, PKK teröristlerine gerilla muamelesi yapıp selamlayan ve resmi geçidine katılan birisi. Neymiş efendim; “Amerikan cephesinde mevzii almışız!” Haydi oradan, bre gafil!

SESİNİ ÇIKARMIYORSA, FOTOĞRAFIN ANLAMI VAR!

Hulusi Akar’ın, 1977’de Abdullah Gül ve Şükrü Karatepe ile çekilmiş fotoğrafının tek başına gerçekten bir anlamı yok. Ama bu fotoğraf kamuoyundan bilinçli bir şekilde gizlenmeye çalışıldı ise, Hulusi Akar, Ergenekon-Balyoz gibi kumpas davalarına hiç bulaştırılmamış ve itibarsızlaştırma saldırılarına uğratılmadıysa, bunun hiçbir anlamı yok mu? 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra gördük ki, darbecilerin hiçbiri geçmişte kumpasa ve saldırılara kurban gitmemişti.

15 Temmuz’dan sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta yapısı dünyada hiçbir örneği olmayacak şekilde tahrip edilirken, eğitim sistemi imha edilirken ve kurucu genetik kodları ile oynanırken Hulusi Akar sesini çıkarmıyorsa; o fotoğrafın bir anlamı vardır.

TAKDİR YÜCE TÜRK MİLLETİ’NİNDİR

Askeri okullar kapatılırken, Harp Akademileri ucube bir yapıya kavuşturulurken, GATA yok edilirken, FETÖ’cülerin yerine başka tarikatlar ikame edilirken, Hulusi Akar itiraz etmiyor, edemiyorsa; o fotoğrafın bir manası vardır.

Ebedi Başkomutanımız Atatürk’e, Cumhuriyet’e, Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisine düşmanlık ve küfür edenlere ziyaret yapılması, taziye sunulması 1977’de çekilen bu fotoğrafı bizim açımızdan anlamlandırmıştır. İşte biz; bunun için bu fotoğrafı Türk Milleti ile paylaştık.  Takdir, Yüce Türk Milleti’nindir.

VATAN SAVAŞI DEĞİL!

Gelelim bu fotoğrafı kim sızdırdı veya bizim elimize kim verdi sorusuna! Her geçen gün felakete doğru koşar adım giden Türkiye resmine itiraz eden, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adım adım yok edilmesine gönlü razı olmayan, Genelkurmay Başkanlığı makamının yaver gibi kullanılmasına ve siyasetin bir enstrümanı olarak tüketilmesine isyan eden Atatürkçüler sızdırdı ve elime verdi, bilesiniz!

Halen sürdürülen savaş; “Vatan Savaşı” değil, “Saray Savaşı”dır. Referandumda yaşadıklarımız ortadayken, Suriye’deki vekalet savaşının yangınına odun taşıyanların, Türk Ordusu’nun başına çuval geçirenlere karşı sessiz kalanların, hatta “Müzik notası mı verelim!” diye gırgıra alanların, Atatürk’e karşı saldırganlığın iklimini yaratanların, ülkemize ve bölgemize emperyalizmin tecavüz planı olan BOP’a eşbaşkanlık yapan iradenin, “Vatan Savaşı” vermesine imkan ve ihtimal yoktur. Veriyor diyen varsa, bilin ki başka bir hesap peşindedir!

Her fani geçmişte yanlış işler yapmış olsa bile, yaşamının terminal safhasında onurlu bir final yapma hakkı vardır diye düşünürüm. Bu yüzden bir ara; “Acaba, değişti mi, doğru yola geldi mi?” diye olumlu düşünmüştüm. Meğerse; 40 yıllık Kani, olmazmış Yani!

 

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER