Dini Nikah kıyılmasının yasallaştırılması ileride Türk Medeni Kanunuyla kadınlara sağlanmış boşanma, nafaka, hatta miras haklarının dahi ellerinden alınmasına yol açabilir..
Nitekim Dinin, Anayasal hukuk ve sosyal yaşam alanları düzenlemeleri üzerinde etkin olması için girişimler iktidar eliyle oluşturulmakta, Laik Cumhuriyetin yıkımını hızlandıracak gerekli düzenlemeler bir bir hayata geçirilmeye uğraşılmaktadır…
Amaçlanan ise ilk etapta paralel din devleti uygulanmasını sağlayacak olan şeriat hukuku ve uygulamalarını halkımıza alıştıra alıştıra sindirtmek, daha sonra da yasal zemine oturtarak uygulamaya sokmak ve sonra da toplumu Şeriat düzenine göre şekillendirmek olan bu siyasetin sonuçlarının, Müslümanların zaten kendi içlerindeki ortaçağ uygulama ve anlayış biçimini yasalaştırması, başta kadın ve çocuk haklarının üzerine kara çarşaf örtülmesi demektir.
Yani bizden istenen, zaten bu anlayış doğrultusunda yaşayanlara göz yummanın ötesinde ,onların getireceği din yasalarıyla yönetilmeye rıza göstermemizdir.
Netice itibarıyla;
Baş örtüsüyle başlayan hikayenin nerelere kadar gidebileceğini gören Cumhuriyetimizin Laik refleksinin ve geçmişten bugüne aldığı tavrın ve din ile devlet işlerinin tamamen birbirinden ayrı olmasına gösterdiği hassasiyetin ne derecede doğru ve çok isabetli olduğunu görmekteyiz.
Toplumun bütün kesimlerinin birbirine saygılı ve eşit mesafedeki duruşunu zedeleyenlerin, din ve inanç özgürlüğüne kastedenlerin kimler olduğu her gün yeniden görülmekte ve tescillenmektedir..
din ile aldatıp, cehaleti yaygınlaştırmanın sonucu çöküştür, batıştır, yok olmadır..