-Bu konuda yazmamı isteyen ve bekleyen Sayın Necat Birinci Hocamıza.-
Yalçın Pekşen’in Hürriyet’teki köşesinde 24 Kasım 2012’de yayınlanan yazısındaki bir okur mektubundan, PKK’nin katlettiği ilk öğretmenin, 1979’da okul bahçesinde, öğrencilerin gözleri önünde öldürülen Mehmet Saygıgüder olduğunu öğreniyoruz. Başka kaynaklardan, Saygıgüder’in Gaziantep Şahinbey Aliye Ömer Battal İlkokulu müdür yardımcısı olduğunu öğrendim. Şehit edilme tarihi tam olarak 26.06.1979.
Yine Pekşen’in yazısındaki okur mektubunda o tarihten 4 Eylül 2011’de Tunceli Görme Engelliler sınıf öğretmeni Dilay Kermen’in katledilişine kadar geçen 22 yılda 140 öğretmenin şehit edildiği yazılı.
Öğretmenlere karşı PKK tarafından işlenen cinayetlerin yıllara göre kurban sayısı ise şöyle:
1980’de beş, 1981’de yine beş öğretmen öldürülmüş. 12 Eylül 1981’den 1987 sonuna değin öldürme olayı yaşanmamış. Ancak 1988’de sekiz, 1989’da dört, 1990’da üç, 1991’de iki öğretmen öldürülürken 1992 yılında 17, 1993’te 48, 1994’te de 30 öğretmenin katledilmesiyle sadece üç yıl içinde öldürülen öğretmen sayısı 95’i bulmuş….
1995’te altı, 1996’da yine altı, 1997’de üç, 1998’de bir öğretmenin katledilmesiyle de o tarihe kadar şehit öğretmen sayısı 140’a ulaşmış oluyor…
O tarihten bu güne öldürülen öğretmen sayısını gösteren bir veriye ulaşamadım. Zaten mesele sayıda değil… PKK sadece karşısındaki askeri güce değil sivillere de saldırıyor. Katliamlara bebeklerin de hedef olmaktan kurtulamadıklarını biliyoruz. Öğretmenlerin ise alçakça işlenen bu cinayetlerde kurbanlar arasında ağırlıklı oranda yer aldıkları görülüyor. Hepsinin değilse bile çoğunun ilkokul öğretmenleri olduğunu tahmin ediyorum… Alçakça cinayetler… Çünkü öğretmen, adı üstünde, silahsız kişi demektir. İşi öğretmek, bilgi vermektir. Silahsız kişiyi katletmek ise alçaklıktır. Fakat PKK’nin bu konuda bir sınır ve ölçü tanımadığı zaten biliniyor.
Son olarak, kaçırılarak öldürülen, Şanlıurfa’nın Siverek ilçesi Çiftçibaşı köyü öğretmeni 23 yaşındaki Necmettin Yılmaz’ın ve Batman’ın Kozluk ilçesindeki bir PKK saldırısında yaşamını yitiren müzik öğretmeni Şenay Aybüke Yalçın’ın ölümleriyle sarsıldık.
PKK neden öğretmen öldürüyor? Sorunun yanıtı güç değil. Çünkü öğretmenler çocuklara Türkçe öğretiyor. Türkçe aracılığıyla da onlara insanı insan yapan bilgilerin temellerini kazandırıyor. Amaç göz korkutarak, yıldırarak yöredeki okulların kapatılmasını sağlamak.
O dil kendi ana dilimiz olmasa da bir dile düşman olunabilir mi? Daha dolaysız bir soru sorayım: Söz konusu örgütün başında bulunan kişiler, edindikleri bilgileri Türkçe yoluyla kazanmadılar mı? Aldıkları eğitimi, temel bilgileri katlettikleri öğretmenlerin benzerlerinden almadılar mı? Öyleyse nedir bu kör, gözü dönmüş, ölçüsüz, sınırsız düşmanlık? Alçaklık, canilik değilse nedir?
Burada tartıştığım (gerçekten varsa eğer) PKK savları değil. Bu konuda düşündüklerimi defalarca yazdım. Ben hunharlığı, canavarlığı tartışıyorum. Savaşın da bir ahlâkı, ölçüsü, kuralları vardır ve olmalıdır. Öldürülmüş bir insanın cesedinin bir polis panzeri arkasında sürüklenmesini; yer sofrasında kahvaltı yapılmaktayken bir TOMA ile duvarı yıkılan evde yoksul insanların ezilerek öldürülmesini, polis baskınında bir evde bir genç kızın vajinasına ateş edilerek katledilmesini nasıl lanetliyorsak; çocuklara insan olmanın en temel bilgilerini öğretmek için en güç koşullarda görev üstlenen silahsız insanların, çoğunluğu çok genç eğitim emekçilerinin acımasızca, kalleşçe katledilmeleri de aynı laneti hak etmektedir.
Neredeyse çocuk narinliğinde bir genç kız olan müzik öğretmeni Şenay Aybüke Yalçın’ın, bir ud eşliğinde, kır çiçekleri tazeliğinde sesiyle söylediği türkünün videosunu izlemediyseniz mutlaka izleyin..
“Beni öldürende din yok iman yok” sözcükleri, acı yazgısını seziyormuşçasına yürek yakıcı bir dokunaklılıkla dökülüyordu dudaklarından…
Seni öldürende vicdan da, insanlık da yok güzel kızım, canım öğretmenim…