CHP Hamburg ve Schleswig-Holstein Başkanı Coşkun Coştur(HADD), şair Ataol Behramoğlu‘nun “Meral Akşener‘i desteklemek “ başlıklı yazısı hakkında açıklama yaptı. Ataol Behramoğlu, yazısına karşı Aziz Nesin’in oğlu Ali Nesnin ve kimi sol çevreler tarafından eleştiri yağmuruna tutulmuştu. Behramoğlu‘nun yakın dostu Coştur bu konuda konuştu.
ELBE EXPRESS/ÖZEL RÖPORTAJ
ATAOL BEHRAMOĞLU’NA ELEŞTİRİLER UCUZ VE TUTARSIZDIR
Ataol Behramoğlu’nun “Meral Akşener‘i desteklemek “ başlıklı yazısının eleştirilmesine nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle olayı doğru okumak gerekiyor. Ataol Behramoğlu’nun yazısı Meral Akşener’i desteklemek yönünde değil Türkiye’nin şuanda içerisinden geçmekte olduğu olağanüstü şartlar içinde kimlerle ne şekilde ittifak yapılabilir. Türkiye’nin hayrına ne gibi siyasi oluşumlara olumlu bakma anlamında bir yazı idi. Ben Ataol Bey’i uzun yıllardan beri tanımaktayım. Kendisiyle olağanüstü dostluğumuz ve abi-kardeş ilişkimiz var. Düşüncelerini severek paylaştığım ve yazılarını Elbe Express’e yayınladığımız Türkiye’nin aydınlık yüzü. Dünya ve Türkiye meselelerine bakış açısını beğendiğim, hiç bir zaman yalpalamamış, Türkiye’nin gerçekleri üzerinden siyaset söylemi geliştiren Dünya’ya mal olmuş çok değerli bir şairimiz. Bence burada maksatlı bir yaklaşım var, diye düşünüyorum. Şimdi siyaset aynı zamanda bir aritmetik meselesi bir gerçeğin altını çizmek gerekir. Türkiye Cumhuriyet tarihinden bu yana en buhranlı ve en olumsuz sürecini yaşamaktayız. Öyle ki Türkiye’ye askeri bir müdahalenin bile söz konusu olabileceği zamanlardan geçmekteyiz. Bunun sebebi Erdoğan’dır. Bir proje olarak gelen Erdoğan ve AKP, Türkiye’ye her geçen gün kan kaybettirmektedir.
Türkiye’nin normalleşe bilmesi için merkez sağda güçlü bir partiye ihtiyacı var. Görüldüğü kadarıyla Meral Akşener ve ekibinin yeni bir oluşumu söz konusu. Bu oluşum mevcut iktidar tarafından baskı altına alınmaya çalışılıyor. Kendilerine toplantı yapılacak salon ve otel verilmemektedir. Dolayısıyla bu partinin kurulma süreci müthiş bir baskı ile karşı karşıyalar. Yapılan anketlere baktığımız zaman daha kurulmadan bile yüzde 20’lere yakın bir oy potansiyele sahip görülmektedir. Bizim ülkesini seven, demokrat, aydın insanlar olarak bakmamız gereken nokta şudur: En hızlı bir şekilde bu AKP diktatöryasından kendimizi nasıl kurtarabiliriz. Olaya böyle baktığımız zaman, AKP ile bütünleşmiş olan Bahçeli ve MHP ittifak içerisindedirler. Bunun zatan genel provası referandum sürecinde kendisini gösterdi. AKP iktidarını al aşağı edebilecek koşullar nelerdir, diye bu pencereden bakmak gerekir diye düşünüyorum. Ve burada Ataol Behramoğlu’na bir takım yaftalarda bulunup “Yok Başkan yardımcısı olacak yok Milletvekili olacak” söylemler ucuz ve tutarsızdır. Ataol Behramoğlu’nun böyle bir süreç içinde yer almayacağı kendiside açıklamıştır. Kendisi siyaset üstü bir kişilik olarak ülkemizi evsensel ve çağdaş anlamda iyi bir şair ve ebediyat alanında önemli bir isim olarak temsil etmektedir. Son yazısında da bunu açıkladı. İçerisinden geçmekte olduğumuz bu süreçte kimler ile ne yapabiliriz, diye net bir tavrı var. Sadece bir aydın bakışıyla bir şeyleri üst üste koyarak bu süreçten nasıl kurtuluruz, diye bir bakış açısıyla duruma yaklaşıyor. Olayın özü budur.
TÜRKİYE İŞGAL EDİLEBİLİR!
Meral Akşener’in tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Meral Akşener’de mevcut iktidarın devrilmesi konusunda önemli bir harekete liderlik yapıyor. Biz bunu yok sayamayız. Bu aynı zamanda merkez sağı toparlayabilecek bir oluşumdur. Türkiye bir seçenek yapmak zorunda; Erdoğan ve Erdoğan karşıtları arasından. Ya Erdoğan’ın yanında yer alacaksınız yada karşısında yer alan güçler ile bir şekilde ittifak yapacaksınız. Aynı şekilde Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünden yana Kürtler içinde geçerli. Bu HDP içinde geçerlidir. Buradaki söylemlerimiz gayet net olmalı. Kendimizi bir yerden bir yere savruluyor diye gösterme durumu yok. Bu son tahlilde AKP iktidarının ekmeğine yağ sürecek onu güçlendirecek bir durum ortaya çıkarır. Mesele, Türkiye’deki mevcut siyasi iktidardan nasıl en çabuk şekilde kurtuluruz, meselesidir. Çünkü bu konuda ciddi anlamda geçmişte de yapılan bir çok teori var. Türkiye’de Erdoğan ile hızlı bir şekilde diktatörleşen devlet yapısı söz konusu. Ve bu tür yapılara karşı uluslararası yaptırımlar belli. Bu konuda daha önceki yazılarımda dikkat çektiğim bir teori var: Bir ülkeye müdahale edilmeden önce ülkeyi idare eden kişiyi diktatör veya Hitler ile eşdeğer gösterip, bu algı tamamladıktan sonra o ülkeye operasyon yapıyorsun. Bu bir Amerikan projesi. Hatta bunu bir çok Alman yazarda dile getirdi. Michael Lüders’in “Wer den Wind sät” isimli kitabında olacak şeyleri anlatıyor. Gördüğümüz kadarıyla Türkiye hızlı bir şekilde bu yöne doğru eğiliyor. Irak, Libya ve son olarak Suriye gibi ülkelerdeki tek adam rejimlerine emperyalizmin müdahalesi buna örnektir. Türkiye’nin aydınları, yurtseverleri, ülkesinin bölünmez bütünlüğünden yana olan insanların buna karşı yeni bir konsept geliştirmesi gerekiyor.
ERDOĞAN’I MI SAVUNACAKLAR?
Sosyal Medya üzerinden sizede gelen eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben o eleştirileri yersiz buluyorum. Hamburg özelinde bazılarının söylemlerine baktığımızda bu bizim ortak bakış açımızı bildiklerinden dolayı bana karşı saldırı gibi değerlendiriyorum. Ama bu arkadaşlarıda ciddiye almıyorum. Yarın öbür gün bu söylediklerini yutmak durumda kalacaklar. Tarih bizi öyle bir noktaya götürecek ki. Belki Erdoğan yada Akşener arasında tercih yapmak zorunda kalacaklar. Ben merak ediyorum ne diyecekler diye, Erdoğan’ı mı savunacaklar.