Son birkaç yazımın yol açtığı tartışmalar iki konuda odaklanıyor.
İlki yeni kurulan partiye ve liderine kefil olduğumdur.
Yanlış.
Benim kaygım, birçok başka okurumun ve arkadaşımın da paylaştığı gibi, ülkemizi dağılıp parçalanmaktan kurtaracak azami bir güç birliğinin nasıl sağlanacağı sorusudur.
Gerisi bugün için bence ayrıntıdır.
Bir güç birliğinin nasıl yapılabileceği konusundaki görüşlerimi ise sonraki yazılarımda ele almak üzere, kişiliğime yönelik asılsız suçlamaları, sövgüleri küçümseyerek ve kimilerini de sahiplerine aynen iade ederek tartışmanın bu bölümünü kapatıyorum.
***
İkinci ve belli düzeydeki tartışma, yazılarımın birindeki “Avrasya belirsizliği” tanımından kaynaklandı. Daha doğrusu zaten var olan bir tartışma boyutlandı.
Özellikle Aydınlık’ta bu konuda ilginç, önemli yazılar yayımlandı, yayımlanmakta.
Geçen haftaki yazımda da değindiğim gibi, bu ikinci tartışmanın odağı Batı-Avrasya ikilemidir. Nereye aidiz? Batı’ya mı, Doğu’ya mı?
Nereliyiz? Batılı mı, Avrasyalı mı?
Günümüzde aydınlanma değerleri Batı’da mı Doğu’da mıdır?
Batı ülkeleri derken hangilerini, Avrasya derken kimleri kastediyoruz?
Konuyu basitleştirmek istemem. Fakat bence bu vb. soruların yanıtları hiç de karmaşık değil.
***
S.Huntington “Uygarlıklar Çatışması”nda açık bir dille, siz Batılı değilsiniz, sizin yolunuz İslamdır ve İslam coğrafyasıdır, Atatürk sizi yanlış bir yola soktu, artık asıl yolunuza yönelin ve orada lider olun diyor. Bunu başaracak bir karşı-Atatürk olarak da, adını vermese de, Tayyip Erdoğan’ı tarif ediyor.
Bu kafa, Türkler Avrupa’nın Kızılderilileridir diyen Llyod George kafası, Lozan’daki diplomat hasmımız Curzon kafasıdır.
Günümüzde de Kıta Avrupa’sından Ada Avrupa’sına, oradan Amerika’ya ve Avustralya’ya, Hıristiyan Batı dünyasının Türk’e ve Türkiye’ye bakışı genel olarak böyledir…
(Avrasya’nın kısmen Batılı ülkesi Rusya’da durum çok mu farklı? Orada da “turok” (Türk) sözü hakaret olarak kullanılıyor. “Razve tıy turok?” Yani yoksa Türk müsün, laf anlamıyorsun, mankafalık yapıyorsun vb…)
***
Biz, Batı’ya rağmen Batılıyız, öyle olmalıyız.
Çünkü aydınlanma değerleri evrenseldir ve bunun en önemli kanıtı da bizim Cumhuriyet devrimimizdir.
Mustafa Kemal, Batılı olarak, Batılı kalarak emperyalist Batı’ya karşı savaşmış ve kazanmıştır.
Batılı olmak İngiliz, Fransız vb. hayranlığı değil, NATO’culuk hiç değil, aydınlanma değerlerinden ve bu değerlerle sonrasındaki sosyal devlet (sosyalizm) değerlerinin en örgütlü olduğu Batı sisteminden kopmamak demektir.
Batılı olmak Doğu’ya, Avrasya’ya sırt çevirmek de değildir.
Fakat hiç kimse beni bugünkü yönetimin antiemperyalist Avrasyacılığına inandıramaz. Yapılan her şey ülkeyi kendi elleriyle sürükledikleri bataklıktan kendilerini kurtarma çabasından ibarettir.
***
Attilâ İlhan ve vatanseverlik, Rusya vb. konulu birkaç yazıya daha sonra değineceğim.
Şimdilik söyleyebileceğim, vatanseverliği de Rus kültüründeki Batılılık-Doğululuk konularını da kimseden öğrenmeye pek ihtiyacım olmadığıdır.