üAmerikalılar kısaltmaları çok kullanır ve çok severler. 20 Kasım 2017’de Suudi Arabistan’da yaptırılan bir saray darbesi ile veliaht yapılan ve bu tarihten itibaren iktidarı fiili olarak elinde tutan Muhammed bin Salman’a da MBS diyorlar. Özetle söylemek gerekirse; MBS’nin arkasında ABD ve İsrail var! 33 yaşındaki MBS, ABD yönetiminin çekirdeğine çok yakın. ABD Başkanı Trump’ın Yahudi damadı ve danışmanı Jared Kushner ile MBS adeta kanka! MBS, dolayısıyla kayınpeder Trump’a da yakın! Ayrıca; ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ile de çok samimi.
Genç yaşta hiçbir kontrol ve denge mekanizması olmadan, dudaklarının arasından çıkan her sözün tartışılmadan icra edildiği ve arkasına da dünyanın en büyük gücünü yönetenlerin sınırsız desteğini alan MBS, çok büyük bir hata yaptı ve Pandora’nın kutusunun açılmasına neden oldu!
Trump Komplo Var Diyor!
Evet, şüphe yok; MBS direktifini verdi ve “Cemal Kaşıkçı’yı ortadan kaldırın” dedi! Bu işin pervasızca yapılmasının nedeni; “Tüm muhaliflere ibret olsun!” mesajının verilmek istenmesiydi. Bu yaklaşım, tüm acımasız despotların ortak refleksidir! Bu refleksin örneklerini hem tarihin içinde hem de günümüzde görmek mümkün. Ayrıca; çağdaş olmayan düşünce sistemleri için ıslah değil, ibret esastır ve cezalandırmalar kelle koparmak, kol-bacak kesmek ve kırbaçlamak gibi daima bedene yöneliktir.
ABD’de gelecek ay, 4 Kasım’da ara seçimler var. Cemal Kaşıkçı’ya yönelik olarak taammüden işlendiği konusunda artık şüphe duyulmayan hunharca cinayet, ABD yönetimini seçimler öncesinde gerçekten zora soktu. Başkan Trump, “ne şiş yansın ne kebap” yaklaşımı ile ABD kamuoyunu oyalamaya ve seçimler öncesinde zarar görmemeye çalışıyor. Trump’ın “Türkiye ve Suudi Arabistan ile beraber çalışıyoruz ve olayı aydınlatmaya çalışıyoruz” açıklamasında bile, bu oyalamayı ve sıkıntıyı görmek mümkün. Hatta Trump, bu olayın arkasında ABD-Suudi Arabistan ilişkilerini bozmaya ve seçimlerden önce kendisini hedef alan istismara yönelik bir komplo olabileceği şüphesini bile dile getiriyor.
Trump Zor Durumda!
Trump’ın endişesini haklı çıkarır biçimde, ABD’de bazı çevreler ve özellikle derin devlet yapısı Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki Konsolosluğu’nda yok olması konusuna odaklandı! Hedefte Suudi Arabistan Veliaht Prensi MBS, Trump, damat Kushner ve aralarındaki açık ve kapalı ilişkiler var. Eğer ara seçimleri kaybederse, son zamanlarda kısmen gündemden düşen Trump’ın görevden alınması sürecine tekrar hız verilecek gibi görünüyor!
Trump, gerçekten zor durumda! Cemal Kaşıkçı olayı nedeniyle Suudi Arabistan’a karşı uygulanabilecek yaptırımların, silah satışlarını etkilemeyeceğini şimdiden ilan etti! Daha yeni 110 milyar dolarlık silah satış anlaşması imzalanmıştı ve Suudi Arabistan, ABD’nin silah satışlarında bir numaralı vazgeçemeyeceği müşterisiydi. Son 5 yılda Suudi Arabistan, ABD’nin tüm silah satışlarının yüzde 18’ini gerçekleştirdiği ülke durumunda. Yani Suudi Arabistan’ın tüm hukuksuzluklarına, cinayetlerine, Yemen gibi yerlerdeki katliamlarına ve kendi halkına karşı yaptığı zulme karşın; ABD “kazan kazan” ilkesi içinde bu duruma sessiz kalıyor!
Dört Dörtlük Seçim Yatırımıydı!
Halbuki Başkan Trump, baskıyla, şantajla ve hukuk skandalı ile Papaz Brunson’u serbest bıraktırmış, ABD’ye getirtmiş ve Beyaz Saray’da dört dörtlük bir seçim yatırımı yapmıştı. Ama Cemal Kaşıkçı konusundaki gelişmeler bu başarıyı silecek mi, göreceğiz.
Gelecek hafta (23-25 Ekim 2018) Riyad’da, MBS ev sahipliğinde “Çöldeki Davos” olarak da bilinen uluslararası yatırım konferansı düzenlenecek. MBS, burada kendisinin başlattığı reform sürecini anlatacak ve ülkesinin “2030 Vizyonunu” tanıtacaktı. Ama bu gövde gösterisi başarısız olacağa benziyor. Daha şimdiden gelen haberlere göre; konferanstan çekilmeler başlamış bile!
İktidar Suudi Arabistan ile Pazarlık Peşinde
Türkiye’yi yöneten iktidar iradesi, Cemal Kaşıkçı olayında başından itibaren temkinli dil kullanıyor, itidalli davranıyor ve çok ciddi bir tepki vermiyor. Çünkü; her şeye rağmen Suudi Arabistan yönetimini karşısına almak istemiyor. Sadece korkutarak pazarlık gücü elde etmeye çalışıyor.
Bunun esas nedeni ise iktidarın çok ama çok zor bir durumda olması. Brunson’ın serbest bırakılması ile Trump’ın kısmen ve geçici olarak gözüne girildiyse de ABD ile ilişkileri hala iyi değil! AB ile ilişkileri de malum. Geçen ay Köln’deki cami açılışı bahanesi ile yapılan ziyarette Merkel’den, ihlal edilen insan hakları ve özgürlükleri, hukuksuzluk ve keyfi tutuklamalar başta olmak üzere, bol bol nasihat alındı ve eller boş dönüldü. Rusya ve İran’la ilişkiler ise iyi gibi görünmesine rağmen, arka planı ve ideolojik tahkimatı zayıf ve kırılgan.
Yeter ki ABD Evet Desin!
Ekonomi ise tam anlamıyla iflas durumunda! Alınan tedbirler göstermelik ve dostlar alışverişte görsün misali. Dayanılmaz boyuttaki acıtıcı tedbirler 31 Mart 2019’da yapılacak yerel seçimler sonrasına planlanıyor. Hazine ise tam takır! Satacak bir şey de kalmadı! Kaşıkçı nedeniyle sıkışan ve zor durumda kalan Suudi Arabistan bu derde deva olabilir!
Yeter ki ABD evet desin! MOBESE kayıtları hemen silinir, silinemeyen bölümlerine montaj denir, tanık ifadeleri değiştirilir, bu işin arkasında MBS’yi zor durumda bırakmaya ve devirmeye çalışan, Suudi Arabistan’daki derin devletin Ergenekonvari bir örgütü olduğu söylenir, Hatice Hanım’ın sesi de İslamist dayanışması yaklaşımı içinde “kol kırılır, yen içinde kalır” denilerek kısılır ve olayın üstü kapatılarak, soğumaya alınır. Geriye bir tek yandaş basının yardımı ile hiç değilse halkın yarısının kandırılması kalır.
Sedat Şenermen’in Nergiz Yayınlarından çıkan “Atatürk ve Türk Kadını” adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Türker Ertürk