Özellikle sözde Ermeni Soykırımı tezlerine karşı son yıllarda yaptığımız etkinliklerde söylememiz, bunun emperyalist bir yalan olduğuydu. Bu görüşümüzün tabii ki bilimsel verilerle doğruluğunun kanıtlanmsı gerekiyordu. Bu konunun uzman tarihçilerin arşiv belgelerine dayalı araştırmaları ve sunumlarıyla aydınlanacağına ilişkin bir iddiamız vardı. 2015 yılının Ermeni olaylarının 100. yılı olması nedeniyle Hamburg ve Çevresi Atatürkçü Düşünce Derneği olarak böyle bir inisiyatif düzenledik.
Bu amaçla 13-14 Aralık 2014 tarihlerinde konunun uzmanı tarihçilerle gerçekleştirdiğimiz çalıştay ve geniş katılımlı toplantı son derece yararlı oldu. Bu etkinlik Hamburg’da olduğu kadar Almanya genelinde de kamuoyunda büyük ses getirdi.
KARA PROPAGANDA YOLUYLA İSTİSMAR
Ermeni Olayları konusunda rahatsız olduğumuz durum, 1915 öncesi ve sonrasında yaşanan kıyım ve dramların bilinçli bir propagandaya dönüştürülerek, bazı çıkar çevreleri tarafından 100 yıla yakın bir süredir istismar edilmesidir. Çünkü özellikle Avrupa kamuoyunda ve hatta bazı ülke parlemantolarında yaygın algı olan Ermeni Soykırım iddiaları, daha da ileriye gidilerek Doğu Perinçek davasında görüldüğü gibi, sözde Ermeni Soykırımı’nı kabul etmiyenlerin suçlu görülmesi ve haklarında dava açılmasını bile gündeme taşıdı.
İşte bu nedenle, 1915 Ermeni olaylarının arşivlerdeki tarihi gerçekler ışığında objektif verilere dayalı olarak tartışılıp değerlendirilmesiyle gerçeklerin ancak böylece ortaya çıkabileceğinden yola çıktık. Ünlü yazar Uğur Mumcu’nun deyimiyle “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın” doğruları bulmada yanıltıcı olacağını ilke edindik.
ÜLKE ARŞİVLERİ TARAFSIZ UZMAN TARİHÇİLERE AÇILMALIDIR
Gerçekleri öğrenebilmek için de, Ermeni Olayları konusunda uzman tarihçilerin, dönemin İtilaf devletleri olarak adlandırılan Rusya, İngiltere, Fransa ve hatta Amerika arşivlerinden belgelerle konunun detaylarıyla aydınlatılması gereğini duyduk. Öyle ki bu tarihi belgeler ışığında Ermeni Soykırımı iddialarının bir yalan olduğu, bu çatışma sürecinin Ermeni Taşnak Çeteleri tarafından başlatıldığı çok net olarak ortaya kondu.
Bizim amacımız buradan hareketle insanları bu bilgiler ışığında aydınlatıp, öne sürülen tek yönlü, çarpıtılmış, yanlış ve haksız iddialara karşı gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlamaktır. Ancak bu yoldan haklı ve doğru bir duruş sergilememiz olasıdır.
Bizim istediğimiz, 1915 olaylarına ilişkin gerçeklerin ortaya çıkmasına ve bu gerçeklerin kabul edilmesine katkı sağlayarak, ülkemizdeki Ermeni vatandaşların kendi kimliklerini daha özgürce yaşayabilmeleri ve bunu savunabilmeleridir. Bizim burada üzerinde özenle durduğumuz konu, toplumlar arası ırkçı ve nefret söyleminin artmasına, bu çalışmalarımızla olabildiğince engel olmaktır.
TARİHÇİLER KOMİSYONU KURULMALIDIR
Kuşkusuz 1915 Ermeni olaylarına ilişkin Ermeni lobisi ile Ermenistan ve Türkiye tarafı son derece zıt görüştedirler. Gerçeklerin tüm yönleriyle uluslararası boyutta ve özellikle de Türkiye ve Ermenistan arasında aydınlanabilmesi için, eşit sayıda Türk, Ermeni ve uluslararası üne sahip uzman tarihçilerden oluşacak bir “Tarihçiler Komisyonu”nun kurulması en doğru çözüm olacaktır. Bu komisyondan beklenen, ilgili ülke arşivlerini belli bir sürede araştırarak, sonucunu Dünya kamuoyuna, Türkiye ve Ermenistan`a sunmalarıdır. Komisyon araştırma sonucunun herkes tarafından kabul edilmesidir. Türkiye bu öneriyi 2005 yılında Ermenistan’a sunmuştur ancak Ermensitan’ın yanıtı henüz gelmemiştir.
HADD, GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKMASINDAN YANADIR
Bizler, özellikle HADD (Hamburg Atatürkçü Düşünce Derneği) yönetimi olarak çok net bir tavır içindeyiz. Kendimizi solda konumlandırmış, çağdaş, evrensel demokrasiden yana tavır alan ve bunun bedelini geçmişte ödeyen insanlar olarak, bizler tek taraflı ve haksız soykırım iddialarının kabul edilmesi dayatmasına karşı, gerçeklerin ortaya çıkması yönünde kararlıyız.
Bu çalışmalarımızın sonucunu basın yoluyla Avrupa ve dünya kamuoyuna, sivil toplum kuruluşlarına ve toplumun bütün katlanmalarına gerçekleri anlatmayı görev biliyoruz.
Uğraşımız ve inancımız, özellikle Türkiye`de tam demokrasi ve hukuk devleti ilkelerini savunarak, her türlü etnik ve inanç bazındaki ayırımcı politikalara karşı durarak, komşu ülkelerimizle barış içinde yaşayan bir Türkiye içindir.
EMPERYALİST POLİTİKALARIN GÜNÜMÜZDEKİ UYGULAMALARI ORTADA!
Yüzyıllarca son derece iyi komşuluk ve hatta dostluk ilişkileri içerisinde bir arada yaşamış olan Türk ve Ermeni halkları, emperyalist ülkelerin çıkarları ve hesapları sonucu karşı karşıya getirilmiş ve her iki taraftan yüzbinlerce insan yaşamını kaybetmiş ve unutulması güç acılar çekilmiştir.
Emperyalist politikaların nelere yol açabildiğini günümüzde en açık biçimde komşu ülkelerimiz Irak ve Suriye’de yaşamaktayız. Irak’ta iki milyondan fazla insan ABD`nin başlattığı savaş sonunda yaşamını kaybederken, dört milyon kişi de ülkesini terketmek zorunda kalmıştır. Ülke gerçekte üç parçaya bölünmüş durumdadır. Suriye’de de ikiyüzbinden fazla insan yaşamını kaybetmiş ve milyonlarca Suriyeli ülkelerini terketmek zorunda bırakılmıştır. Bu acılar günümüzde herbirimizin gözü önünde yaşanmaktadır.
1915-1916 olayları da özellikle Rusya, İngiltere ve Fransa’nın, bağımsız bir Ermenistan rüyasıyla Ermeni çetelerini silahlandırarak kışkırtmaları sonucunda, günümüzde Irak ve Suriye`de yaşanan olayların benzeri yapılmıştır.
ALMANYA DA BOŞ DURMUYOR
Son yıllarda Almanya’da Ermeni Soykırımı iddialarının ders kitaplarına girmesi yönünde çalışmalar yürütülmektedir. Brandenburg’ta bu yöndeki girişime karşı “Almanya Türk Toplumu” (TGD) net bir tavır alarak bunun doğuracağı sonuçlara parmak basmıştır. Hamburg’da olası bir durumun yaşanmasına karşı kesin bir tavır içindeyiz.
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI SÜRATLE BİR KOMİSYON OLUŞTURMALI
Bu konularda Almanyalı Türklerin birlikte kesin bir “karşı tavır” sergilemeleri büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla farklı alanlarda çalışan Sivil Toplum Kuruluşları’yla bir araya gelerek bir “Komisyon” kurulmasının gereğine inanıyoruz. Komisyonun görevi, her defasında ısıtıp gündeme getirilmeye çalışılan Ermeni Soykırım iddialarına karşı net bir tavır ortaya koymak ve bu alanda yaşanabilecek olası gelişmelere anında gerekli tepkiyi gösterebilmek olmalıdır.
Ermeni olayları ile ilgili çalıştayımız ve toplantımızdan katılımcıların son derece mutlu ve donanımlı ayrıldığını gözlemledik. Artık bu konuda daha bilgili, donanımlı ve özgüvenli bir yapılanmanın sağlam temellerinin atılmasının zamanının çoktan geldiği inancındayız.