Dünya ve Türkiye büyük bir felaket ile karşı karşıya, bunu her sıradan vatandaş dahi biliyor.
Dün, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yaptığı konuşmayı dinlerken, ülkenin ne kadar sıkıntılı olduğunu gördüm. Sayın Erdoğan`ın konuşmasını yaparken çok sıkıntılı olduğu yüzünden belliydi.
Konuşmasını her zaman olduğu gibi, dünde Pronter üzerinden yaparken, birde kaza atlattı. Belki çok kişinin dikkatini çekmemiştir. Konuşmasının bir bölümünü iki defa okumak zorunda kalırken, büyük bir bölümünüde tek tarafdan okumak zorunda kalmıştır.
Türk Milleti, olağan durumlarda ekmeğini başkaları ile paylaşan dünyada ki çok nadir bir toplumdur. Savaş, deprem veya bu gibi korona vakası için elinden gelen bütün çabayı gösterir ve yardımda bulunur. Fakat, bu yardım kampanyasını devlet veya Cumhurbaşkanı yapmamalı. Evet Cumhurbaşkanı başka bir ülkede olabilen bir vaka için, yardım çağırısı yapabilir, fakat kendi ülkesi için yapamaz.
Evet, ülkemiz için her türlü yardımı yapmaya hazırız, fakat önce devleti 17 senedir yönetenlerin şu sorulara cevap vermek zorunluluğu vardır:
Bir, Körfez depremi için toplanan deprem paraları nerede ve ne kadar?
İki, şehitler için toplanan paralar nerede?
Üç, Merkez Bankası`nın karından hazineye aktarılan para nerede?
Dört, „Kara Gün Parası“ olarak bilinen, yani olağan günlerde kullanılması zorunlu olan paralar ne oldu?
Beş, alınan vergiler ile saraylar yaptırmanız, uçaklar veya makam araçları almanız gerekirmiydi?
Bakın yine söylüyorum, devlet para toplayamaz, para dağıtır. Yardımı belediyeler, muhtarlar veya Sivil Toplum Örgütleri toplayabilir. Örneğin, İstanbul ve Ankara Belediyeleri yardım çağırısında bulundular, doğruda yaptılar.
Sayın Erdoğan şunu yapsaydı, örneğin geçiş garantisi verilen yollar, köprüler veya tunellere ödenen dolar bazındaki garantileri, üç ay için durdurduk deseydi, işte bu derdim.
Şahsen bir vatandaş olarak, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın dünkü Ulusa Sesleniş konuşmasında ki durumuna çok üzüldüm. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, kendi halkı için yardım çağrısı yapması, devlet geleneğine uygun değildir ve üzücüdür.
Birde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği 10 milyon Lira bağışlamış. Kasasında en az 100 milyar lirası bulunan Odalar ve Borsalar Birliğinin 10 milyon bağışlaması bir utançtır.
Devlet dilenmez, devlet topladığı bütçeyi yandaşlara, betonlara veya itibar için ön gördüğü lükse değil, bu günler için harcamalıdır.
Ben bağışımı hükümete değil, belediyelere veya etrafımda ekonomik sıkıntı çeken insanlara yapmayı daha uygun buluyorum.
Evet, Biz Bize Yeteriz Türkiyem, yeterki devleti yönetenler verdiklerimizi doğru yerlere harcasınlar.