TEKALİF-İ MİLLİYE VE BİZ BİZE YETERİZ TÜRKİYEM
03.04.2020 tarihinde AKP Genelk Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında Sağlık Kurulu tarafından yapılan öneriler doğrultusunda, bazı önlemleri açıkladı.
Edinilen bilgilere göre, Bilim Kurulu hükümete, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan`a bazı önerilerde bulunmuş. Yapılan önerilerden birisi Türkiye genelinde „Sokağa Çıkma Yasağı“ getirilmeside varmış. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı önüne gelen sokağa çıkma önerisini değerlendirerek, genel bir yasağın olamıyacağı ve 20 yaş altındaki vatandaşlar için yasak getirilmesini uygun görmüştür. Yani, Bilim Kurulu`nun yaptığı öneri tırpanlanmış ve saray danışmanları, „siz en iyisini bilirsiniz efendim“ denmiş olmalılar ki, böyle bir yasak getirilmiştir.
Neden 20 yaş altı ile 65 yaş üstü insanlara sokağa çıkma yasağı getirilmiştir? Tabi ki 65 yaş üstü vatandaşların emekli ve 20 yaş altınında olanların ise, orta öğretimdeki gençleri kapsadığı bilinmektedir. Anlıyacağınız bu gibi insanların evde kalması ile, hükümet her hangi bir maddi yükümlülük üstlenmiyecektir.
Sayın Erdoğan yaptığı açıklamada, Biz Bize Yeteriz Türkiyem yardım çağırısı ile Mustafa Kemal Paşa tarafından getirilen Tekalifi Milliye, yani Milli Vergi ile kıyaslamıştır.
Büyük Millet Meclisi 5 Ağustos 1921 tarihinde almış olduğu kararla, Mustafa Kemal Paşa`ya üç aylık BAŞKOMUTANLIK yetkisi vermiştir. Meclis`den almış olduğu yetki doğrultusunda 7 – 8 Ağustos 1921’de, “Tekâlif-i Milliye” yani günümüz Türkçesiyle “Milli Vergi” ya da “Ulusal Yükümlülükler” adındaki emirleri yayınlamıştır.
Yok olmuş bir İmaratorluğun, geride kalan bir avuç Anadolu topraklarını kurtarmak için, son hamle gerçekleştirilmek zorundaydı. Ankara`dan duyulan top sesleri karşısında, ordusunu yeniden güçlendirmek için, Milli Vergi adı altında yeni kararlar almıştır. Bu kararın bazıları şöyle:
1.) Her ilçede bir Tekâlif-i Milliye yani Milli Vergi Komisyonu kurulacak,
2.) Her evden bir çift çorap ve bir çift çarık istenecek,
3.) Tüccarın elinde bulunan stoklardan yüzde kırkına bedeli savaş sonunda ödenmek üzere el konulacak,
4.) Herkes hububat, hayvan ve yem stoklarının yüzde kırkını, bedeli yine savaştan sonra ödenmek üzere orduya verecek,
5.) Memleketteki demircilerin, dökümcülerin, marangozların, sanayi imalathanelerinin listesi çıkarılarak sahiplerinin ismi belirlenecek ve
6.) Halkın elinde bulunan savaşa elverişli bütün silah ve cephane, 3 gün içinde ordu ambarına teslim edilecekti.
Bunların dışında daha başka kararlarda alınmıştır.
Tekâlif-i Milliye Emirleri, zaten 10 yıldır sürekli bir savaş durumunda olan Türk milletinin, varlığını devam ettirebilmek için artık en son imkânlarını seferber etmesi anlamına geliyordu.
Eğer ki, Sayın Erdoğan 2020 senesinin Türkiye`sini, 1921 lerin Türkiyesi ile kıyaslıyorsa, demek ki Türkiye iflas etmiştir.
1921 Kurtuluş Savaşı`nın başarıya ulaşması için çorap ve çarığa ihtiyaç varken, bugün ki Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı`nın uçan sarayları, binlerce koruma veya makam araçları veya günlük masrafı 4,5 milyon lira olan sarayı bulunmaktadır.
Her zaman diyorum, bir daha tekrar etmekde yarar görüyorum. Sayın Eroğan`ı o yüksek maaş alan danışmanları yanıltıyor ve Erdoğan`a ihaneti CHP Genel Başkanı değil, kendi danışmanları yapmaktadır.