19 C
Hamburg
Cuma, Haziran 21, 2024

Coşkun Coştur’dan Hamburg Türk Basın Birliği Yönetimine çok sert eleştiriler!

Elbe Express Genel Yayın Yönetmeni Coşkun Coştur, Hamburg Türk Basın Birliğinin Deniz Yücel’e karşı yaptığı açıklamayı sert bir dilde eleştirdi.

ELBE EXPRESS/ÖZEL HABER

Hamburg Türk Basın Birliği neler oluyor?HTBB tarafsızlığını yitirdiği mi? Hamburg kamuoyu bu günlerde en çok bu soruların cevaplarını merak ediyor?

Gazeteci Deniz Yücel’in Die Welt gazetesinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifası ve AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istifayı kabul etmemesiyle sonuçlanan kriziErdogans Kettenhund und sein Drei-Stunden-Rücktritt”isimli yazıyla kaleme almıştı. Bu yazıya kadar Erdoğan hakkında yüzlerce olumsuz haber yapan Alman medyasına bir kez olsun bile tepki göstermeyen Emin Sağlık yönetiminde yeni HTBB, üyelerinin birçoğuna bilgi vermeden Yücel’e özür dile çağrısında bulunmuştu.

Kamuoyunda büyük tepki çeken bu açıklamaya HTBB üyesi Elbe Express Genel Yayın Yönetmeni Coşkun Coştur büyük tepki gösterdi. Coştur eleştirilerini sıralarken bu açıklamanın bağımsız, objektif basın değerleriyle örtüşmediğini sert bir dilde eleştirdi.

İŞTE COŞKUN COŞTUR’UN O AÇIKLAMASI

Deniz Yücel’in yaptığı açıklama üzerinde kopartılan fırtına

Acaba ben mi yanılıyorum, yanlış yorumlarda mı bulunuyorum diye gazetecilik ilkeleri, basın etiği üzerine birkaç kez  okudum. Aslında bu tartışmalara girmeden önce; kim gazetecidir bunun ilkeleri ve kıstasları nelerdir diye sorusuyla konuya girdiğimiz zaman ve bu kıstaslar şablonunu bölgemizdeki, Hamburg ve çevresinde faaliyet gösteren “gazeteciler” üzerine koyduğumuz zaman zavallı durumu daha net görebilirsiniz .

Demek istediğim şudur: Reklam haberciliği ve nabza göre  şerbet veren objektif habercilik değil de mevcut siyasi iktidarın hassasiyeti ve oradan alınacak reklam gelirleri üzerine sözde gazetecilik yaptığınız zaman geleceğiniz hazin sonuç budur. Gazetecilik yüce bir meslektir. Savaşlarda bile hakkı hukuku korunan objektif haber yapması için imkan tanınan kamusal bir kurumdur. Hamburg’da yapılmaya çalışılan ise karikatürize edilmiş bir versiyonudur.

Türkiye’deki mevcut iktidarın yandaş bir basın yaratma ve buna biat etmeyenleri yani muhalif başını cezalandırması, maddi ve manevi olarak yok etmeye çalışması uzun yıllardan beri yaşadığımız bir gerçektir. Örnekleri: Doğan Grunun el değiştirmesi, Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri baskılar, muhabir ve köşe yazarlarının tutuklanması ve son olarak FOX TV’de Fatih Portakal üzerinden yapılan RTÜK baskısı ve cezaları bunun en çarpıcı örnekleridir.

Asıl amaç; toplumda yaratılmak istenen kolektif illüzyona karşı çıkan, onu deşifre eden, muhalif başını komple yok etme, yıldırma, sindirme girişimleridir. Bunlar inkar edilemez ülke gerçekleridir. Türkiye’de durum böyle olunca yurtdışında benzer iktidar kontrolünde bir medya yaratılmak istenmektedir. Bunu da devletimize sahip çıkma, devlet büyüklerine yapılan eleştirleri hakaret sayarak karşı toplu bir refleks gösterme çabasıdır. Tırnak içinde hatta bunun yarışına girmek yada rol kapmak da diyebiliriz.

Aslında tüm bunlar bir zavallılığın göstergeleri, gazetecilik ve evrensel gazetecilik ilkeleriyle bağdaşmayan tutum ve davranışlardır. Buna olsa olsa tüccar gazeteciliği denir. Bu haber ve eleştiriler üzerine insanların vatanseverliklerini tartışmaya açmak kimsenin haddine değildir. Ben kendi şahsım adına asla böyle bir ithamı kabul etmiyorum.

Hamburg’da siyasi arenadaki duruşum ve eylemlerim bunun en somut örneğidir. Biz hiçbir zaman reklam veya tiraj kaygısıyla haber yapmadık. Hatta muhalif çizgimizden dolayı belirli kesimin tepkisini göze alarak doğruları yazmaktan vazgeçmedik.

Verdiğim beyanatlarımda bu çerçevede değerlendirmelidir. Kendime rehber edindiğim gazetecilik anlayışı ise Hasan Tahsin, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı basın tarihine mal olmuş basın şehitlerimizdir.

 

COŞKUN COŞTUR

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

Coşkun Coştur’dan Hamburg Türk Basın Birliği Yönetimine çok sert eleştiriler!

Elbe Express Genel Yayın Yönetmeni Coşkun Coştur, Hamburg Türk Basın Birliğinin Deniz Yücel’e karşı yaptığı açıklamayı sert bir dilde eleştirdi.

ELBE EXPRESS/ÖZEL HABER

Hamburg Türk Basın Birliği neler oluyor?HTBB tarafsızlığını yitirdiği mi? Hamburg kamuoyu bu günlerde en çok bu soruların cevaplarını merak ediyor?

Gazeteci Deniz Yücel’in Die Welt gazetesinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifası ve AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istifayı kabul etmemesiyle sonuçlanan kriziErdogans Kettenhund und sein Drei-Stunden-Rücktritt”isimli yazıyla kaleme almıştı. Bu yazıya kadar Erdoğan hakkında yüzlerce olumsuz haber yapan Alman medyasına bir kez olsun bile tepki göstermeyen Emin Sağlık yönetiminde yeni HTBB, üyelerinin birçoğuna bilgi vermeden Yücel’e özür dile çağrısında bulunmuştu.

Kamuoyunda büyük tepki çeken bu açıklamaya HTBB üyesi Elbe Express Genel Yayın Yönetmeni Coşkun Coştur büyük tepki gösterdi. Coştur eleştirilerini sıralarken bu açıklamanın bağımsız, objektif basın değerleriyle örtüşmediğini sert bir dilde eleştirdi.

İŞTE COŞKUN COŞTUR’UN O AÇIKLAMASI

Deniz Yücel’in yaptığı açıklama üzerinde kopartılan fırtına

Acaba ben mi yanılıyorum, yanlış yorumlarda mı bulunuyorum diye gazetecilik ilkeleri, basın etiği üzerine birkaç kez  okudum. Aslında bu tartışmalara girmeden önce; kim gazetecidir bunun ilkeleri ve kıstasları nelerdir diye sorusuyla konuya girdiğimiz zaman ve bu kıstaslar şablonunu bölgemizdeki, Hamburg ve çevresinde faaliyet gösteren “gazeteciler” üzerine koyduğumuz zaman zavallı durumu daha net görebilirsiniz .

Demek istediğim şudur: Reklam haberciliği ve nabza göre  şerbet veren objektif habercilik değil de mevcut siyasi iktidarın hassasiyeti ve oradan alınacak reklam gelirleri üzerine sözde gazetecilik yaptığınız zaman geleceğiniz hazin sonuç budur. Gazetecilik yüce bir meslektir. Savaşlarda bile hakkı hukuku korunan objektif haber yapması için imkan tanınan kamusal bir kurumdur. Hamburg’da yapılmaya çalışılan ise karikatürize edilmiş bir versiyonudur.

Türkiye’deki mevcut iktidarın yandaş bir basın yaratma ve buna biat etmeyenleri yani muhalif başını cezalandırması, maddi ve manevi olarak yok etmeye çalışması uzun yıllardan beri yaşadığımız bir gerçektir. Örnekleri: Doğan Grunun el değiştirmesi, Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri baskılar, muhabir ve köşe yazarlarının tutuklanması ve son olarak FOX TV’de Fatih Portakal üzerinden yapılan RTÜK baskısı ve cezaları bunun en çarpıcı örnekleridir.

Asıl amaç; toplumda yaratılmak istenen kolektif illüzyona karşı çıkan, onu deşifre eden, muhalif başını komple yok etme, yıldırma, sindirme girişimleridir. Bunlar inkar edilemez ülke gerçekleridir. Türkiye’de durum böyle olunca yurtdışında benzer iktidar kontrolünde bir medya yaratılmak istenmektedir. Bunu da devletimize sahip çıkma, devlet büyüklerine yapılan eleştirleri hakaret sayarak karşı toplu bir refleks gösterme çabasıdır. Tırnak içinde hatta bunun yarışına girmek yada rol kapmak da diyebiliriz.

Aslında tüm bunlar bir zavallılığın göstergeleri, gazetecilik ve evrensel gazetecilik ilkeleriyle bağdaşmayan tutum ve davranışlardır. Buna olsa olsa tüccar gazeteciliği denir. Bu haber ve eleştiriler üzerine insanların vatanseverliklerini tartışmaya açmak kimsenin haddine değildir. Ben kendi şahsım adına asla böyle bir ithamı kabul etmiyorum.

Hamburg’da siyasi arenadaki duruşum ve eylemlerim bunun en somut örneğidir. Biz hiçbir zaman reklam veya tiraj kaygısıyla haber yapmadık. Hatta muhalif çizgimizden dolayı belirli kesimin tepkisini göze alarak doğruları yazmaktan vazgeçmedik.

Verdiğim beyanatlarımda bu çerçevede değerlendirmelidir. Kendime rehber edindiğim gazetecilik anlayışı ise Hasan Tahsin, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı basın tarihine mal olmuş basın şehitlerimizdir.

 

COŞKUN COŞTUR

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER