Yaklaşı yetmiş senedir çok partilı düzende yaşıyoruz. Hanı birileri hep tek parti döneminden bahseder ve CHP`yi suçlarya, işte o CHP`nin darbelerle ilişkisine bir bakalım.
Tek Parti dönemi dedikleri, Kurtuluş Savaşı yapılmış, ülke düşmanlardan temizlenmiş ve sonunda Cumhuriyet Kurulmuş. Cumhuriyet Kurulmadan, Kurtuluş Savaşını yönetenlerin kurduğu, o günkü adı Halk Fırkası olan Cumhuriyet Halk Partisi, resmen 9 Eylül 1923 tarihinde kurulmuştur. İlk Genel Başkanı Mustafa Kemal Paşa olup, Celal Bayar gibi şahsiyetlerde kurucularındandır.
Mustafa Kemal Atatürk ölenden sonra bazı liderlik sürtüşmeleri olmuş isede, sonunda ikinci adam İsmet İnönü Genel Başkan seçilmiştir. Her önüne gelen tek parti zamanından bahsediyor ve ogünün yöneticilerine acımasızca saldırıyorlar, fakat CHP içerisinde Celal Bayar, Adnan Menderes gibilerinde olduğunu görmezden geliyorlar.
Eğer İsmet İnönü isteseydi, dünyada ki kurucu liderler gibi, ölene kadar tek parti ile ülkeyi yönetirdi. Zaten İsmet İnönü`nün hatası burada. Türkiye Cumhuriyeti Halkı devrimleri özümsemeden, eğitim düzeyi yükselmeden, sanayısı belirli aşamaya gelmeden, yani kendi burjuvazisini yetiştirmeden, çok partilı düzene, yani demokrasiye geçmesidir.
1950 itibariyle, örneğin 1973 ve 1977 Ecevit hükümetlerini saymazsak, yaklaşık 70 senedir bu ülkeyi sağcı, mufazakar ve sermaye tarafı iktidarlar yönetmektedir. Sağ iktidarlar ne zaman zorda kalsalar, kurtarma simiti olarak CHP`ye saldırıyorlar.
Son günlerde CHP`yi yine darbe veya darbeciler ile işbirliği yapmaklar suçlamaya başladılar. Neden, çünkü ekonomi çökmüş, dolar 7,30 ve EURO 7,90 TL`ye doğru yol almıştır. İşsizlik, enfilasyon ve ekonominin kötüye gidişinin önüne geçemiyorlar. Merkez Bankası ve Hazine boşaltıldı. Erdoğan çaresizlikler içinde, camdan okuyarak CHP`yi suçluyor, hakaret ediyor ve darbecilikle suçluyor.
Şimdi darbeler ve CHP ilişkilerine bir bakalım. Menderes ve arkadaşları, tıpki bugün olduğu gibi ülkeyi yönetemez duruma getirdiklerinde, muhalifleri üzerinde baskı kurmuştur. Avukatları, Üniversiteleri ve Yargıyıbaskı uygulamış ve teslim olmayanları tutuklamıştır. Neredeyse bu ülke için cephelerde savaşmış ve zaferler kazanmış İsmet İnönü`yü dahi tutuklamakla tehtit etmiştir. Sonunda 27 Mayız 1960 ihtilali gerçekleşmiştir. İhtilali gerçekleştirenlerin başında ise Alpaslan Türkeş gibi Albaylarda bulunmuştur. Darbe sonrası ne yazzık ki, adaletsizce yargılanan Adnan Menderes ve iki bakanı idam edilmiştir. İdamları tasvip etmiyorum.
1961 tarihinde çok çağdaş bir Anayasa yapılmış. Ülkeyi yönetenler, hukukun üslünlüğü, demokrasi ve Hak ve Özgürlükleri ileri aşamalara taşıyamamışlardır. Anayasa bu ülkeye geniş geliyor demişler, Anayasa`yı kendilerine uydurmaya çalışmışlardır. Sonunda 12 Mart 1971 muhturası verilmiş ve Demirel şapkasını alıp kaçmıştır. 12 Mart 1971 yalnız solu, yani sosyalistleri ve CHP`lileri ezmiştir.
Daha sonra 12 Eylül 1980 darbesi ve arkasından faşizim. 12 Eylül faşizmi Türkiye Cumhuriyeti`nin yetiştirdiği ne kadar demokrat, sosyalist ve sosyal demokrat varsa, üzerlerinden tanklar ile geçmiş ve Genel Başkanı ve yöneticileri tutuklamışlardır. CHP`nin bütün varlıklarına el konmuştur. 12 Eylül 1980 sonrası Friedmancı 24 Ocak kararları Turgut Özal başkanlığında hayata geçirilmiştir. Turgut Özal sonrası devam eden sağcı iktidarlar, ülkenin bankalarını boşaltmışlardır. Tansu Çiller bugün Erdoğan`ın yanında yer alıyor, neden?
Turgut Özal, Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz gibiler ülkenin bütün paralarını çalmışlar ve boş bir hazineyi Ecevit`e bırakmışlardır. Sonunda 21 Şubat 2001 ekonomik krizi patlak vererek, Ecevit ve solun iktidarı sona ermiştir.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve şu soruyu sorun:
Sayın Erdoğan neden hep tek parti dönemini baskıcı ve CHP`yi de darbeci ve darbelerin arkasına saklanan parti olarak suçluyor?
El vicdan yahu, bari bu yalanlarınızı ve iftiralarınızı bu kutsal ayda yapmayın. Sayın Erdoğan diyordu ki, verin bu kardeşinize yönetimi tek başına, bakın ülke nasıl uçuyor. Evet muhterem Türk Milleti Erdoğan`ı tek adam yaptı, fakat ülkenin ekonomisi uçmadı. Uçan Dolar, EURO ve Altın oldu ve öyle bir uçtular ki, Erdoğan`ın damadı Bayraktar tarafından yapılan İHA ve Doronalar dahi havada yakalıyamıyorlar.
Darbeler ülkenin gerçek sahiplerini yok ederken, amerikancı ve islamcıları devamlı desteklemiş ve iktidar yapmıştır.