Türkiye Cumhuriyeti`ne ve Türk Milleti`ne iyilik yapmıyorsunuz. Almanya`da yaklaşık kırk senedir, Türkiye`de ki İnsan Hakları, Bağımsız Yargı ve Demokrasi konusunda, Türkiye`yi savunmakdan yoruldum.
Daha Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan, Mustafa Kemal ve onun başkanlık yaptığı Büyük Millet Meclisi, dünyanın sayılır parlamentoları arasında gösteriliyordu. Dünyanın hiçbir ülkesinde bağımsızlık savaşı yürüten ikinci bir parlamento yoktur. 29 Ekim 1923 tarihinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti ve onun ilk kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa, dünyadan sayılamıyacak kadar Devlet Başkanı, Cumhur Başkanı, Kral veya Şahları Ankara veya İstanbul`da ağırlamıştır. O günler dünyayı yöneten liderler, Mustafa Kemal`i tanımak ve onun yapmış olduğu reforumları yerinde görmek için sıraya girmişlerdi.
2002 senesinde Refah Partisı`ndan ayrılarak, „İleri Demokrasi“ getireceklerini söyleyenler AKP`yi kurmuşlardır. 03 Kasım 2003 seçimlerinde, Seçim Yasası`nın desteği ile AKP, TBMM`de yaklaşık 366 Millet Vekili kazanmıştır. Bütün dünya devletlerinin gözü ve kulağı Ankara`da kurulan AKP hükümetindeydi. CHP ve Sayın Baykal`ın da desteği veya ogünün şartlarına göre, demokratik davranışı (Baykal yapmış olduğu hareketle Cumhurbaşkanı olmakmı istediyse, bunu bilemem) Sayın Erdoğan`ın parlamentoya girme yolunu açmıştı. Bence iyide olmuştu.
Sayın Erdoğan yola çıkarken üç Y ile, yani Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar ile mücadele edeceğini beyan etmişti. Ben, AKP`ye kuşku ile baksam dahi, eğer bunlar ile mücadele ederse, ülkeye büyük iyilik yapmış olurlar demiştim.
2007 senesine kadar, yani birinci Erdoğan hükümeti birçok olumlu adımlar atmış, AB ile ilişkilerini geliştirmiş ve AB üyesi olmak için birkaç adım kalmıştı. Sonunda olan oldu ve 2010 referandumu ile Anayasa değiştirildi ve o günün Fethullah Hoca Efendilerinin desteği ile, önce yargı ele geçirildi. Yargı ele geçirilince yolsuzluklar ve önemle imar yolsuzlukları had safaya çıktı. Yargıyı ele geçiren Fethullah Hoca Efendileri, sıranın Silahlı Kuvetler`e geldiğini beyan etmişler, Ergenekon, Askeri Casusluk veya Balyoz iddiaları ile TSK`ne büyük darbe vurmuşlar ve bütün Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı subaylar tutuklanmıştır.
16 Temmuz 2016 hain FETÖ darbe girişimi AKP, CHP, MHP, HDP, SP ve neredeyse bütün STK tarafından püskürtülmüştür. Türkiye tek yumruk olmuş ve darbeyi önlemiştir. Darbenin önlenmiş olması, Türkiye ve Sayın Erdoğan için büyük bir şanstı. Sayın Erdoğan, darbe bastırılandan sonra Türkiye`yi, kendi deyimi ile „İleri Demokrasiye“ götürebilirdi. Fakat, Sayın Erdoğan ülkeyi Hukukun Üstünlüğü, Hak ve Özgürlükler ve Çağdaş Anayasa yapmak yerine, 20 Temmuz 2016 OHAL Kararnamesi ile ülkeyi dahada anti demokratik duruma getirmiştir.
Son zamanlarda MHP lideri Devlet Bahçeli`ninde desteği ve yönlendirmesiyle, başda Ana Muhalefet Parttisı olmak üzere, diğer muhaliflerin üzerine gitmeye başladı. Zaten konuşmalarında, Pandemi sonrası bu partilar için, bir daha ayağa kalkamıyacakları şekilde gereğini yapacağız demiştir.
Bu sabah Tele1 TV`nin Ankara temsilcisi İsmail Dükel ile OdaTV`nin Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız Ankara`da gözaltına alınmışlar. Eğer muhaliflere veya basına karşı caddı avına başlanmış ise, işte o zaman Türkiye gerçekten yönetilemiyor demektir.
Seçim yasasında yapacağınız oyunlar ile seçimi kazanabilirsiniz, fakat Türkiye gibi demokrasiyi özümsemiş bir toplumu, anti demokratik yasalarla yönetemezsiniz.
Muhalifleri, gazetecileri veya STK`larını susturmak veya tutuklatmak yerine, AKP Genel Başkanı ve yöneticilerine 2002 parti proğramlarını bir daha okumalarını öneririm.
Beyler olmuyor, olmuyor çünkü muhalefeti ve gazetecileri tutuklamak veya susturmakla ülkeyi daha iyi yöneteceğinizi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Toplumsal barışı sağlayamıyan iktidarlar, iktidar olduklarını sanırlar, fakat ülkeyi yönetemezler. Hatırlatmak istiyorum.