1919 tarihinde başlayan Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşı sonrası, Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923 tarihinde kuruldu. Ülkeyi kuranlar, Türk Milleti`nin çağdaş eğitim ve çağdaş yaşam doğrultusunda, ülkenin çağdaş dünya ile birleşmesini hedef almışlardır.
Yeni kurulan Cumhuriyet`in temel ilkeleri şuydu:
Cumhuriyetcilik, Milliyetcilik, Laiklik, Devrimcilik, Halkcılık ve Devletcilik.
Cumhuriyet ile totaliter, yani bir kişinin yönetimi olan Padışah yönetiminin yerine, çoğunluğun katılım ve halkın söz sahibi olduğu çağdaş Cumhuriyet kurulmuştur.
Milliyetcilik ise, Atatürk`ün sözünde belirttiği gibi „Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir”. Demek istiyor ki, bu ülkeyi savaş ile kazanan herkese Türk Milleti denir“. Nasıl ki, Fransa`da yaşayan herkese Fransız, İngiltere`de yaşayana ise İngiliz denirse, Türkiye`de yaşıyanlarada Türk denir. Bu tarifde ki Türk her hangi bir etnik kökeni tanımlamamaktadır.
Altı okun ve çağdaş Cumhuriyet`in en önemli ilkesi „LAİKLİK`tir“.
Türkiye Cumhuriyeti`nin temel ilkesi laikliktir. Eğer laiklikten tavız verirseniz, sonunda toplumda o kadar çeşitli kitleler çıkar ki, o toplumu kontorol altına alamazsınız.
1950 sonrası, yani çok partilı döneme girilenden sonra iktidar olan bütün sağ partilar, laikliğin altını oydular. Bunu Menderes, Demirel, Özal, Erbakan, Çiller ve bugün ki iktidar acımasızca yaptılar.Son dönemlerde, Demokrasi savunucusu olarak yaşayan Demirel dahi İmam Hatip Okullarını arka bahçesi olarak görmüştür.
Ülkeyi yaklaşık onsekiz senedir yöneten AKP, ülkenin laiklikden uzaklaşması için elinden geleni her şeyi yaptı. Başta Fehtullah Gülen, yani bugün ki tabiri ile FETÖ denen çağdaş Cumhuriyet ve laiklik düşmanına ülkeyi parsel parsel verdiler. İktidara gelen AKP`nin, ülkeyi yönetecek neredeyse hiçbir bürokratı yoktu. FETÖ, iktidara yardımcı olabileceğini ve bürokratlarını iktidarın emrine verebileceği tahüt etmiştir. FETÖ denen hainların ülkeye neler yaptığını sanırım unutmadık.
FETÖ hainlarını devletden temizlediğini söyleyen iktidar, bu seferde diğer Cumhuriyet ve laiklik düşmanı tarikatlar ile el elele tutuşmuştur. Başta Menzil ve İsmail Ağa Cemaat ve tarikatları bir anda FETÖ`den boşalan alanları doldurmaya başlamışlardır. İktidarın başında ki şahsiyet, İsmali Ağa Cemaatinin liderini ziyaret ediyor ve onun tavsiyelerini dinliyorsa, bundan kuşku duyarım.
Son günlerde İsmail Ağa Cemaatinin geveze bir temsilcisi olan Cübbeli Ahmet bir iddiada bulundu. Cübbeli Ahmet diyor ki „Selefi“ örgütler hakkında konuştu. Cübbeli diyor ki, Türkiye`de binlerce selefi örgüt var ve bu selefi örgütler hızlı olarak silahlanıyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti`nin İç İşleri Bakanı veya MİT söz konusu açıklamayı yapmıyor. Kim yapıyor, Cübbeli Ahmet. Biz türklerin çok güzel sözleri vardır, örneğin „düğün değil bayram değil, eniştem beni neden öptü“ gibi. Ne oldu da Cübbeli Ahmet denen Cumhuriyet ve laiklik düşmanı birisi, Türkiye`de selefi dincilerin silahlandığını iddia ediyor.
Düşüne biliyormusunuz, ülkenin nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu, bir cemaat temsilcisi açıklıyor. Bu açıklamanın arkasında da, yine ülkenin yönetiminin paylaşılmasının yattığını seziyorum.
Bildiğimiz gibi Suriye`den kaçan „Selefi veya İŞİD“ gibi örgütün üye ve sempatizanları Türkiye`ye kaçtılar veya getirildiler.
Siz ülkenin laiklik sistemi ile alay eder, tarikat ve cemaatler ile dans etmeye başlarsanız, sonunda Cübbeli Ahmet çıkar ve selefi örgütlerin silahlandığını söyle. Neden söyler, Cübbeli gibilerin temsil ettiği cemaat ve tarikatlar ülke yönetiminde daha fazla söz sahibi olmak istiyorlar. Cübbeli diyor ki, beni iyi dinleyin, benim elimde çok bilgi var ve size bu bilgileri veririm. Tamam Cübbeli bu bilgileri verirse, karşılığında devletden ne istiyor.
Demek ki ülkenin güvenliğinden emniyet ve istihbarat güçleri değilde, Cübbeli Ahmet gibiler sorumlu.
Eğer laiklikden hizlı şekilde uzaklaşırsan, gün gelir Cübbeli gibiler senden ülke yönetimini talep ederler. Olmazmı diyorsun, olur, hemde bal gibi olur. FETÖ`yu unutmamanızı öneririm.
Eğer ki bir ülkenin istibaratı enişte ve cübbelilere emanet edilmiş ise, vay bu milletin haline!