Sağlık Bakanı Covit-19 verilerini günbe gün açıklıyor. Son günlerde ortalama yetmiş kişinin öldüğünü, Sağlık Bakanı`nın verilerinden öğreniyoruz. Türk Tabipler Birliği ise Sağlık Bakanı`nın verilerinin doğru olmadığını iddia ediyor. Yalnız iddia etmiyor, sayılarla verileri kanıtlıyorlar.
Bizler vatandaş olarak, devletin Sağlık Bakanı`ı tarafından açıklanan verilere inanmamız gerekiyor. Fakat, Sağlık Bakanlığı devletin diğer kurumları, örneğin Türkiye İstatistik Kurumu veya Merkez Bankası`nın verileri gibi gerçekleri gizliyorsa, bu insanların sağlığını rizke sokuyor anlamına gelir.
Sağlık Bakanı gerçek hasta ve ölüm sayısını söylemiyorsa, TÜİK işsizlik rakamlarını çarpıtıyorsa, Merkez Bankası enfilasyonu az gösteriyorsa, işte o zaman vatandaşın devlete olan güveni sarsılır. Vatandaşın devlete olan güveninin sarsılması, devletin çöküşü demektir.
Devlet kurumları inandırıcılığını kayıp ederse, vatandaş başka kurum veya kuruluşların verilerine daha fazla güven duyar. Örneğin, TTB verilerine vatandaş daha fazla güveniyorsa, devleti yönetenler oturup düşünmek zorundadır. Yoksa Devlet Bahçeli gibi TTB`ne saldırmak ve yöneticilerinin tutuklanmasını talep etmek, halka bir fayda getirmez.
Örneğin benim Sağlık Bakanı Sayın Koca`nın verilerine inanmam mümkün değil. Neden mümkün değil, çünkü aldığım bilgiler Sağlık Bakanı´nın verilerinin gerçeği yansıtmadığını doğruluyor. Şuan Sivas merkez ve ilçelerindeki Covit-19 hastalarının sayılarını ölçü olarak alacak olursak, bakanın verilerinin tamamen gerçek dışı olduğunu gösteriyor.
Gerçekleri gizlemek veya çarpıtmak çözüm olamaz. Gerçekleri bugün gizlersiniz, fakat il, ilçe ve köylerde ki ölümlerin fazlalaşması karşısında, gün gelir çaresiz kalırsınız.
TÜİK tarafından işsizlik rakamlarının çarpıtılıp az gösterilmesi, ülkenin geleceğine zarar verir.
Merkez Bankası tarafından enfilasyonun düşük gösterilmesi, halkın günlük yaşamına yansımaz. Halk market veya pazar alış verişine ödediği parayı görür.
Devletin kurum ve kuruluşları inandırılıcılığını kayıp ederse, devlet çöker. Devleti yönetenler halkına gerçekleri söylemekle yükümlüdür. Devlet gerçekleri halkından gizler ve gerçekleri söyleyenleri ise hapis ile tehtit ederse, gün gelir halk devleti yönetenlerden hesap sorar.
Sağlık Bakanı, Merkez Bankası veya TÜİK Türk Milleti`nden gerçekleri gizlememeli ve doğruları anlatmalıdır. Eğer halk devletin kurumlarına değilde, başkalarına inanmaya başlarsa, devleti yönetenler inandırılıcılığını kayıp ederler; bu ise çok vahim bir durumdur.
Anlıyacağınız, „yalanla peynir gemisi yürümez veya güneş balçıkla sıvanmaz“.