Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğünü kabul etmiyen liderler için, doğru ve gerçekleri söyleyenler devamlı düşman olarak tanımlanır.
Diktatör veya Tek Adam iktidarlarında, tek doğru söyleyen „Führer, Reis veya Kral`dır“. Söz konusu liderlerin sözleri kutsal ayet sayılır ve eleştirilmez.
Son günlerde Türkiye`de ki gelişmeler, tamda belirtilen lider yönetimini tanımlıyor.
Son yılda Türkiye`de ki gelişmeleri ve lider tarafından harcananları gözden geçirelim.
AKP`yi kuran çekirdek kadro kimlerden oluşuyordu?
Recep Tayyıp Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül ve Abdullatif Şener ve Ertuğrul Yalçınbayır.
Belirtilen kişilerden yalnız Recep Tayyıp Erdoğan AKP lideri olarak kaldı. Ertuğrul Yalçınbayır AKP`de ki gidişadın iyi olmadığını çok erken gördü ve istifa etti.
Abdullah Gül her ne kadar Recep Tayıp Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanı olarak seçtirilmiş olsada, sonuçda Gül`ü emir eri olarak görüyordu. Danıştay toplantısında Gül`e haydı kalkalım deyip elinden tutup salonu terk etmemişmiydi. Sonunda Gül silindi ve düşman ilan edildi.
Abdullatif Şener yapılan ihale yolsuzluklarına göz yummadığı ve Erdoğan`ın emirlerini yerine getirmediği için istifa etti.
Bülent Arınç ise Erdoğan`a en bağlı kişi olarak hep kapısını bekledi. Arınç arada bir ses çıkartıyor, Erdoğan tarafından azarlanıyor, otur oturduğun yerde deniyor ve susturuluyordu.
Arınç`ın misyonu damadını FETÖ yargılamasından kurtarandan ve oğlu Mücahit`i AKP`de Millet Vekili yaptırandan sonra tamamlanmıştı.
Bülent Arınç`ın Haber Türk TV`de ki konuşmasında hukuk, adalet ve insan haklarından bahsetmesi bardağı taşıran son damla oldu. Nasıl olurda Arınç Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala gibi teröristlerin serbest kalmasını ister. Nasıl olurda bir terörist tarafından yazılan DEVRAN kitabı herkesin okuması tavsiyesinde bulunabilir. Bu gibi konuşmalar Reis`i rencide etmiştir.
Erdoğan 25.11.2020 tarihli Grup Toplantısı`nda yapmış olduğu konuşmada aynen şöyle diyor:
Teröristlerden birinin yazdığı kitabın okunmasının tavsiye edilmesi açıkçası beni rencide etmiştir.
Suikast kurgusu ile Kozmikoday`ya girilmesi, Türk Ordusunun dağıtılmış olması ve Fehtullah Gülen tosuncuklarının Türk Ordusu`nu ele geçirmesi dahi Bülent Arınç`ı Reis`in affetmesine yetmemiştir.
Türk Ordusu bağırsaklarını temizliyor, şükürler olsun ki bu ordu ile savaşa girmemişiz diyen Bülent Arınç`ın da zamanı dolmuş ve kapı önüne tekme tokat bırakılmıştır.
Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan gibi başbakanlık ve bakanlık yapmış olan kişiler hain ilan edilmişlerdir.
Bülen Arınç günahkardır, bu Millet`e ihanet etmiş, Türk Ordusu, yargısı ve eğitimi halaç pambuğu gibi atılırken susmuştur.
Kapı dışarı konan veya kovulanlar şükretsinler ki, halen Türkiye`de azda olsa demokrasi ve hukukun filizleri bulunmakta. Eğer bu filizler olmasaydı bugün damat Albayrak, Gül, Şener, Babacan, Davutoğlu ve Arınç yaşamıyor olacaklardı. Hanı Muhteşem Yüzyılın Padışahı Kanuni oğlu Mehmet`i ipek ip ile boğdurmuştuya, bunların akibetide aynı olurdu.
Türk Milleti karar verme aşamasında, ya bu ülke gerçek demokrasi, hukukun üstünlüğü ve çağdaş eğitimi seçecek, yoksa Reis`i tam teşekkülü diktatör yapacak.
Dedimya, DOĞRULARI SÖYLEYEN DÜŞMAN SAYILIR.