Demokratik ülkelerde, iktidar ile muhalefet arasında görüş farklılıkları olur. Buradaki amaç, muhalefet ben daha iyisini yaparım diyerek, iktidarın eksiklerini görmesini ve daha iyisini yapmasını zorlamaktır.
Üniversiteler kendi içerisinde tartışırlar, neden, çünkü bir konu üzerinde değişık görüşler sunulmadığı taktirde, doğruyu bulamazlar.
Ticaretde de öyle değilmi, yani rekabet vardır, her rekabet işletmeleri daha kaliteli ürün üretmeye zorlar.
İşte son günlerde Covit-19 aşısını bulmak için, birçok devletlerin bilim insanları kendi aralarında bilimsel rekabet yaparak, daha iyisini nasıl buluruz diye rekabet yapmıyorlarmı, yapıyorlar.
Çiftci daha kaliteli buğdayı, mercimeği, nohutu veya meryve ve sebzeyi daha verimli ve kaliteli nasıl üretirim diye rekabet yapmıyormu, yapıyor.
Hayvan yetiştirenler hayvanlarını daha nasıl beslememiz gerekir ki, daha fazla verim alalım diye rekabet yapmıyorlarmı, yapıyorlar.
Demek ki, muhalif olmak kötü bir durum değil. Muhalifler iktidarda veya her hangi bir kurumun başında bulunanları daha iyisini yapmaya zorlarlar.
Demokratik ülkelerde iktidarda olanları eleştirmek bir haktır.
Demokratik ülkelerde hiç kimse şunu diyemez, ya bu muhalefetde iktidarı çok eleştiriyor ve iktidara destek olmuyor.
Doğrusu eleştirmesi ve karşı önerilerde bulunmasıdır.
Geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerde neden bilim ve teknoloji gelişmiyor? Çünkü, iktidarda olan kişileri eleştiremez veya onların onayı olmadan bir bilimsel araştırma yapamazsın.
Gelişmiş toplumların hepisi demokrasilerini, hukukun üstünlüğünü, işci ve isveren ilişkilerini, eğitimini ve sosyal devlet ilkelerini kabul etmiş ülkelerdir.
Avrupa, Orta Çağ karanlığından, yani kilise ve dinin hakimiyetinden kurtulandan sonra, bilimi kabul etmiş, sanayi, eğitim ve hukuk devrimlerini yapmıştır. Bizim gibi ülkeler ise, halen İslam Dinini esir almış, yani din satan din tacirlerinin karanlık dünyasından kurtulamamışlardır.
Türk Milleti, Atatürk`ün tarif ettiği Millet, Atatürk devrimleri ile çağdaşlaşmayı yakalamıştı. Eğitim, Sağlık, Bilim, Hukuk ve sanayi alanında birçok devrimleri yaparak, Türkiye`de çağdaş devlet olmanın yollarını açmıştı. Ne yazzık ki, Cumhuriyet devrimleri tam olarak hayata geçirilememiş ve sonunda ülkede demokrasi geliştirilememiştir.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının veriliş yıl dönümünde, ülkeyi yöneten partinın Gurup Başkan vekili bir kadın şunu diye biliyor:
Kadınlar gerçek seçme ve seçilme hakkına 2013 senesinde kavuştular. Bu kadın, seçme seçilme hakkını türbanlı kadınların meclise girmeleri olarak görüyor. Bunun gibi zavallıların yönettiği bir Türkiye Cumhuriyeti oluşturdular. Hanı şair diyorya, „Kör olasın demiyorum, kör olmada gör beni“. Bende bu zavallıya diyorum ki, eğer Atatürk olmasaydı, bugün önünde diz çöktüğünüz Reis olmayacaktı ve sizde bırakın Millet Vekili olmayı, bilmiyorum hangi erkeğin kaçıncı karısı olurdunuz.
AKP ve MHP Genel Başkanları yaptıkları açıklamalar ile, Türkiye`de muhalefet partilarını susturmak istiyorlar. Eğer ülkede son dal olan muhalefet partilarınıda keserseniz, o zaman bu ağaçdan meyve elde etmeniz mümkün olmaz. Allah korusun, her hangi bir muhalefet liderine yapılacak suikast sonunda, Türkiye`de iktidardakilerde kendilerini koruyamazlar. Onun için herkes sağ duyulu hareket etmeli, iktidar ile muhalefet bir birine zeytin dalı uzatmalıdır.
Bugün Türkiye`yi yönetenler muhalefetden şunları bekliyorlar:
Görmedim, duymadım ve söylemedim.
Yani üç maymunu oynamalarını istiyorlar.