19-26 Aralik 1978 tarihleri arasında Maraş`da yaşanan katliam, bir insanlık suçudur.
Evet, Maraş katliamı insanlık suçudur, çünkü ülkede yaşayan Alevi Mezhebi`ne mensup olan bir kısım vatandaşlara karşı uygulanan kitlesel bir katliamdır. Olay yeri olarak Maraş şehrimizin seçilmesi ise, çok manidar. Maraş, Sütcü İmam öncülüğünde sunnisi, alevisi, türkü, kürdü ve diğerleriyle birlikte fransız işgaline karşı mücadele etmiş ve Kahraman ismini almış insanların yaşadığı güzel bir ilimizdir.
Alevi toplumu bu Millet`in yaklaşık %30`unu teşkil etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, laiklik ve Atatürk ilkeleri alevilerin kırmızı çizgileridir. Ülkelerine ve inançlarına çok sadık olan aleviler, Yavuz Sultan Selim döneminden itibaren hep ötekileştirilmişlerdir. Atatürk`ün tarif ettiği eşit yurtdaş ilkesi hiçbir zaman hayata geçirilmemiştir.
Bu ülkede Türk-Sunni İslam sentezi hakim olmuş, sunni olmayanlara, önemle „Alevilere“ hakaret içerlikli, örneğin „Sözümona Alevi“ terimleri kullanılmış ve kullanılmaktadır.
Sinsice planlanan hayın saldırı 19 Aralık 1978 tarihinde hayata geçirilmiştir. Öncede tespit edilen alevilerin evleri ve iş yerlerine nokta ateşi yapılmış, erkek, kadın ve çocuk demeden hunharca katledilmişlerdir.
19 – 26 Aralık günlerinde sanki bu ülkede devlet otoritasi yoktu, güvenlik kuvetleri yoktu veya askeri yoktu ki, yüzlerce vatandaşımız Maraş`da katledildi. Maraş olaylarının üzerinden 42 sene geçmiş ve halen Maraş olaylarının failleri bulunamamıştır. Bırakın faillerin bulunmasını, mahkeme dahi açılmamıştır. Maraş katliamının avukatlarından birisinin Milli Savunma Bakanlığı`na verdiği dilekçeye verilen cevap aynan şöyle: Devlet sırı olduğu için dosyaların size verilmesi mümkün değildir.
Evet, bir insanlık suçu olan Maraş olaylarının devlet sırrı olması ne demek, bunun açıklanması gerekir.
Yoksa Maraş katliamı 12 Eylül 1980 faşizminin ön hazırlığımıydı?
Evet, öyle değilse, neden devlet sırı olarak klasörler avukatlara verilmiyor? Verilmiyor, çünkü Maraş katliamını devletin içinde ki bir grup hazırlamış ve uygulamıştır.
Maraş olayları bir insanlık suçudur. Bu katliamı yapanlar her kimse yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır. Bu yargılanma bugün yapılmazsa, yarin mutlaka yapılacaktır. İnsanlık suçu zaman aşımına uğrayamaz.
Sivas ve Çorum olaylarıda birer insanlık suçudur. Bu olaylarda da adalet yerini bulmamıştır.
Maraş, Sivas ve Çorum olaylarının üzerine gidemiyenler, sözde 28 Şubat maduriyeti için hergün ağlamaktadırlar.
Bu ülkede hep sosyalistler, komünistler, sosyal demokratlar, demokratlar, devrimciler, aleviler, kürtler veya 6-7 Eylül olaylarında olduğu gibi diğer azınlıklar zarar görmüştür. Bu ülkede hiçbir islamcı yazar, sanatcı veya politikacı yargılanmamıştır. Hatta devlet hep siyasal islamcıları korumuş veya desteklemiştir.
İktidar ve Diyanet İşleri Başkanılığı yalnız Türk-Sunni sentezini temsil etmektedir. Bu sentezin dışında kalanları vatandaş veya müslüman dahi saymamaktadırlar. Bu ülkede Ana Muhalefet Partisı Genel Başkanı`nın mezhebi, Cumhurbaşkanı tarafından sorgulanıyorsa, bu ülkede eşit haklardan bahsetmek mümkünmü?
Sonuç olarak diyorum ki, Diyanet İşleri Başkanlığı sunni, alevi, hiristiyan ve hatta inanmıyanları temsil etmiyorsa, bu ülkede daha çok Maraş, Sivas veya Çorum olayları olacaktır.
Bu ülkede toplumun çoğunluğunu oluşturan sunni mezhep sahiplerinin bir kısmı, kendilerinden olmayanları sözüm ona alevi, sözüm ona ermeni piçi, sözüm ona kafir veya dinsiz diye adlandırıyorlarsa, Maraş katliamının faillerinin bulunması mümkün değil.
Maraş, Sivas, Çorum, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bedriye Üçok, Necip Hablemitoğlu veya Tahir Elçi, Ali Tatar ve diğerlerinin katliamlarından devlet ve iktidardakiler sorumludur. Sorumludur, çünkü katilleri bulmak yerine, neredeyse yapanları ödüllendirmişlerdir.
Diyanet İşleri Başkanlığı yeniden yapılandırılmalı ve bütün inançların ve mezheplerin orada temsil edilmeleri sağlanmalıdır. Yoksa, bu ülkede herkesin verdiği vergiler ile maaş alan imamlar ve Diyanet mensupları kul hakkı yemektedirler. Ne diyor Allah, „benim huzuruma kul hakkı yiyerek gelip af dilemeyin“.
Bu ülkenin gerçek müslümanları sahte tarikat ve cemaatlerin yolundan gidenler değil, Mevlana, Hacı Bektaşı Veli veya Yunus Emre gibilerin yolundan gidenlerdir. Anlıyacağınız Ehl-i Beyt`in yolundan gidenlerdir.
Bu yazıdan dolayı bazıları bana kızacak ve dinsizlikle suçlayacaklardır.
Onlara cevabım Pir Sultan sözleridir.
Dönen dönsün ben dönmezim yolumdan.
Doğru bildiklerimi savunmak benim insani görevim, kimin ne diyeceği umrumda değil.
İnsan herzaman ölmez Erenler Pir Sultan Abdal gibiler öldükce yaşar. Evvel giden ahbaba selam olsun huuuu. Ne mutlu ki Allah’u Ekber deyip insanları yakıp katletmeyenlerdeniz. Allah’u Ekber ne demektir? Allah en büyüktür. Katiller ve onu destekleyenler Allah’a en büyük ihanet edenler ve uzak olanlardır.