13+3 askerimiz, polisimiz ve sivil vatandaşlarımız hayın şekilde katlediliyorlar, ülkenin en sorumluları aynı nakaratlarla „durmak yok yola devam“ diye bağırıyorlar.
Örneğin, şehitlerimize ölü denmez, onlar yaşıyorlar ve peygamberimize komşu oldular.
Örneğin, sizler ne şanslı analarsınız ki, oğlunuzun şehit olması size nasip oldu.
Yok kardeşim, hiç bir anne oğlunun şehit olduğundan ve cennete gideceğinden dolayı mutlu olmuyor. Madem analar oğullarının şehit olmasından dolayı mutlu oluyorlarsa, beyaz kefen giydik, emir ver Suriye`ye girelim diyenlere, neden bedelli askerlik yaptırdınız?
13+3 askerimiz, polisimiz ve sivil vatandaşlarımızın katledilmesinden sizler sorumlusunuz. Partinızın kongrelerinde şov yapıyorsunuz. Şehit anasının duygularını sömürüyor ve o anayı telefonda konuşturuyorsunuz. Şehiti dahi politik amaçlarınız için kullanıyorsunuz. Şehit anasının telefonda ki ağlamasını ibretle, utanarak ve etlerim diken diken olarak dinledim.
Ülkeyi yönetenlere sormak isterim, yaklaşık altı senedir bu şehitlerin kaçının anasını aradınız ve çocuklarınızı kurtarmak için bütün imkanlarımızı kullanıyoruz dediniz?
Daha birbuçuk sene öncesi, yani İstanbul seçimlerinde İmralı`ya elçi gönderdiniz ve APO`dan mektup getirtiniz. Amacınız 13 insanımızı kurtarmak değil, İstanbul seçiminde Kürt oylarını almaktı.
APO`dan seçim kazanmak için mektup getirtenler, bu insanlarımızı kurtarmak için APO`ya neden baskı yapmadılar?
İstanbul seçimlerinde Osman Öcalan`ı TRT`de konuşturanlar, Osman Öcalan`ı bu insanlarımızı kurtarmak için neden devreye sokmadınız?
Parti kongrelerinizde „Türkiye senin ile grur duyuyor“ diye alkışladığınız, bayrağını gönlere çektiğiniz Barzani`yi askerleri kurtarmak için devreye soktunuzmu?
Güçlü devletler, bütün güçlerini kullanarak, rehin alınan vatandaşlarını sağ kurtaran liderlerdir. İsrail bir askerinin ölüsünü almak için ne fedakarlık ve çabalar yaptıklarını görmedinizmi?
Güçlü liderler partilarının kongrelerinde, basın toplantılarında, grup toplantılarında veya danışmanları aracılığı ile muhaliflere hakaret edenler değildir.
Güçlü lider, üniversitelere yandaş rektörleri atayan ve o üniversitelerin genini değiştirmek istiyenler değildir.
Güçlü lider, kendisini eleştiren vatandaşları hapis ettiren değil, onları dinleyenlerdir.
Güçlü lider, kendisini eleştiren muhalefet liderlerine tazminat davası açan ve kazanan değildir.
Güçlü lider nasıl olur anlatayım.
Güçlü lider, Kıbrış Barış Hareketi`nden birgün önce, ABD Başkan yardımcısına, Sayın Başkan ülkeyi terk etmek için iki saatiniz var. İki saat sonra hava sahamızı kapatıyoruz diyen liderdir.
Güçlü lider, bir telefon ile papazı bırak, bırakmazsan birkaç saat içinde ekonomini çökertirim diyendir.
Güçlü lider, gazeteciyi serbest bıraktıran ve özel uçak göndererek aldırandır.
Güçlü lider, biraz sizi bekletebilirmiyim diyerek, arka odada askeri elbisesini ve çizmelerini giyerek tekrar odaya girip, bana yeniden çizmemi giydirmeyin Sayın İtalya temsilcisi diyendir.
Güçlü lider, ABD liderine mütefik olarak gördüğünüz YPG/PKK liderlerine baskı yapın ve 13 askerimizi serbest bıraktırmak için gereğini yaptıran ve yapmaz iseniz sonunu siz düşünün diyebilecek liderdir.
Sonuç olarak şunu diyorum, 13+3 askerimiz ve polisimizin katledildiği, anaların çığlıklarının yükseldiği ve bütün ülkenin yasta olduğu gün şarkılı, espirili ve sevinçle kongre yapmanızı anlamakda zorlanıyorum.
Edep Ya Hü, yani „Biraz edepli ol be adam!” diyerek büyüklerimiz bizleri büyütmüşlerdi
Daha ne derlerdi büyüklerimiz, örneğin „EL-HAYA VEL İMAN“ derlerdi, yani utanma duygusu imandandır. Ne yazzık ki, bu sözlerle büyüdüğünü ve bu sözleri savunduğunu iddia edenler, günümüzde bunlara hiç uymuyorlar.
