Yeniden merhaba, beş günlük hastane macerası sonunda, yeniden sizlerle beraberim. Hastane derken, öyle korkulacak bir durum yoktur. Belki çocukluğumda yediğim dayak veya eşekten düşme sonunda, burunda oluşan eğriliğin ameliyatla düzeltilmesiydi.
Sanmayın ki hastane macerasından bahsedeceğim, onu bir sonraki yazımda geniş olarak açıklayacağım. Bugün sizlerle Almanya`da iki eyaletde yapılan seçimleri konuşacağız. Almanya`nın en sanayileşmiş iki eyaleti olan Baden Würtember ve Rheinland Pfalz Eyaletleri Parlamento seçimleri yapıldı.
Bu iki eyaletin önemi, örneğin Baden Würtemberg İkinci Dünya Savaşı sonunda, son on seneye kadar aralıksız Hiristiyan Demokrat Birliği (CDU) Başbakanı tarafından yönetilmesiydi. On sene önce Bündnis 90/Die Grüne (Yeşiller Partisi) Winfride Kretschmann başkanlığında seçimi kazanarak, Almanya tarihinde ilk eyalet başbakanı seçildi. Dünkü seçim sonucunda oylarını koruyan Yeşiller, Baden Würtemberg eyaletini kualisyon ile yönetme hakkını elde ettiler.
Rheinlan Pfalz ise uzun zamanlar Hiristiyan Demokrat Birliği (CDU) tarafından yönetiliyordu. Örneğin Helmut Kohl Rheinland Pfalz Başbakanı iken Federal Şanşölye seçilmişti. Bu eyaletde genelde Hiristiyan Demokrat Birliği ağırlıklı bir eyalet. Fakat, son beş senedir Sosyal Demokrat Parti (SPD) adayı Bayan Malu Dreyer eyaleti yönetiyordu.Bir dönemde Rudolf Scharping (SPD) Rheinland Pfalz eyaletini yönetmişti. Dünkü seçimdende zafer ile çıkan Bayan Dreyer Rheinland Pfalz eyaletini Yeşiller ve Liberal Pari ile birlikte yönetmeye devam edecek.
Dünkü yapılan seçimlerin kayıp edeni ise, her iki eyaletde ağırlığı olan Hiristiyan Demokrat Birliği (CDU) oldu. CDU her iki seçimde de ağır yenilgi aldı. Hiristiyan Demokrat Birliği`nin eyaletde de seçimi kayıp etmesinin nedeni iki Federal Millet Vekili`nin Pandami nedeniyle „Maske“ alımında, maske üreten şirketlerden komisyon almaları olmuştur. Komisyon alan Millet Vekilleri istifa etmiş olsalarda, partilarına büyük zarar vermişlerdir.
Almanlar bu seçimde de gösterdiler ki, Futbol takımı tutar gibi parti tutmuyorlar. Bilinçli olan Alman seçmeni, hırsıza, sahtekara veya iki yüzlüye asla tavız vermiyorlar. Buda Alman seçmeninin Demokrasi, Hukukun Üstünüğü ve Birey haklarına ne kadar bağlı olduklarını göstermektedir. Almanlar şunu dememişlerdir:
Çalıyorlar, fakat çalışıyorlar.
Almanlar çalanı, sahtekarı ve iki yüzlüyü asla affetmiyor.
Biz türklerde ise şu cümleler çok meşur:
Adam çalıyor, fakat çalışıyor.
Devletin malı deniz yemiyen domuz.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.
Cumhuriyet`in bütün kazanımları birer birer satıldı ve kendi zenginlerini yarattılar, kimseden tın yoktur. Yırtık ayakkabı ve bir alyansd ile Belediye Başkan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olanların, yaklaşık 20 sene sonraki servetinin hesabını bilen yoktur.
Kendisi İnşaat Mühendisi ve eşi öğretmen olan birisi önce Belediye`de işe başlıyor ve sonra Ulaştırma Bakanı oluyor. Servetini gemi filoları, inşaatler ve daha neler neler oluşturuyor. Kimse sormuyor ki, be kardeşim senin göbekli oğlun bu yaşda bu serveti nasıl kazandı?
Bu adamlar çıkıyor böğürlene böğürlene 19 senedir onlarca seçimi kazandık ve halkımızın desteği bizimle diye biliyorlar.
Ne diyelim, her millet kendisine layık olanı seçer.
Almanlar çalana, sahtekara ve komisyoncuya defol git der. Türkler ise, çalıyor, fakat çalışıyor