Cağrı’da şu ifadelere yer verildi: Biz aşağıda imzası bulunanlar; Türkiye`nin geleceğini düşünen tüm yurtseverleri, siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerini, nükleer santrallerin yapımından vazgeçilmesi için, demokratik direniş ve itiraz haklarını kullanmaya çağırıyoruz!
11 Mart 2011’de Japonya Fukuşima’da 19 bin kişinin yaşamını yitirdiği 9,02 büyüklüğündeki deprem ve tsunami sonucu, 30 metre yüksekliğe ulaşan dev dalgalar Fukuşima Daiichi Nükleer Santralini bastı. Bazı yerleşim yerleri haritadan silindi. Radyasyon sızıntısı nedeniyle 200 bin kişi bölgeden uzaklaştırıldı. Aradan 10 yıl geçmesine karşın yasak bölge korunuyor. Nükleer Santral felaketi nedeniyle 220 kilometre uzakta bulunan Başkent Tokyo’nun bile boşaltılması düşünülmüştü. Yetkililer, Japonya’ya trilyonlarca Yene mal olan nükleer felaketi çalışmalarının 40 yıl kadar sürmesini bekliyor.
Daiichi nükleer reaktörü felaketinin onuncu yılı nedeniyle bir diğer eski Başbakan Junichiro Koizumi ile basın toplantısına katılan eski Japonya Başbakanı Naoto Kan, bizlere ders olması gereken şu açıklamayı yaptı. “Başbakanlığım sırasında Fukuşima felaketinin henüz gerçekleşmediği bir dönemde Türkiye’ye gittim ve bu tür nükleer satış toplantılarına katıldım. Türk yetkililere, eğer Türkiye nükleer enerjiyi getirmeyi düşünüyorsa bu teknolojiyi Japonya’dan almalarını rica ettim. Şu an bundan utanç duyuyorum. Bugün olsa bunu yapmam” açıklamasını yaptı.
1986 yılında yaşanan Çernobil Nükleer Enerji felaketinde ise bağımsız bilim insanlarının raporlarına göre 30 bin ile 60 bin arasında insan yaşamını yitirdi. Çernobil bölgesi radyoaktif maddelerden ancak 48 bin yıl sonra tamamen arınabilecektir. Çernobil felaketi, geçmişten günümüze Türkiye`nin Karadeniz bölgesi de dahil 10 milyondan fazla kişiyi etkiledi.
Son olarak Fukuşima Nükleer Santral felaketi, tüm Dünya ülkeleri için büyük bir ders oldu. Birçok ülke var olan Nükleer Enerji Santrallerini kapatarak, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarıyla, güneş, rüzgâr, nehir ve denizlerden enerjilerini sağlama kararı aldılar.
Fukuşima Nükleer felaketinden25 gün sonraAlmanya Parlamentosu aldığı kararla, enerjisinin üçte birini sağladığı ve 50 yıldan buyana kullandığı Atom santrallerini, 2022 sonuna kadar tamamen kapatma kararı aldı. Almanya 2000 yılında kullanılan enerjinin yüzde 6`sını yenilenebilir enerjiden sağlarken, 2020 de bu oran yüzde 46 ya çıkartılmıştır.
Türkiye; güneş, rüzgâr, nehir ve deniz enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları bakımından birçok Avrupa ülkesinden çok daha zengin kaynaklara sahiptir.
Anayasa Mahkemesi9 Mart 2021 tarihinde, Türkiye`nin ilk nükleer santrali olarak Mersin’in Gülnar ilçesi Akkuyu bölgesinde inşa edilmekte olan Akkuyu Nükleer Güç Santralinin 3. reaktörüne ilişkin, Kanun Hükmünde Kararnamenin tüm maddelerini anayasaya aykırı bularak iptal etti.
Keşke, Anayasa Mahkemesi; Türkiye`nin yüzyıllara ilişkin geleceğini düşünerek, hiçbir zaman ve hiçbir yerde Nükleer Enerji Santrallerinin kurulamayacağı yönünde tarihi bir karar alabilseydi.
Çok geç olmadan; ülkemizin geleceğini düşünen sorumluluk sahibi duyarlı insanlar olarak, Anayasa Mahkemesini böyle bir tarihi karar almaya çağırıyoruz.
Siyasi partileri ve sivil toplum kuruluşlarını, insanlığın geleceğinde en büyük tehdit oluşturan nükleer santrallerin yapımından, Türkiye`de ve Dünya`da vazgeçilmesi için kalıcı kararlar almaya çağırıyoruz.
Not: Çağrıyı destekleyenlerin, isim soy isim ve mesleğini yazarak en geç 15 Nisan 2021 ‘e değin hakki@keskin.de adresine göndermelerini rica ederiz.
Çağrıyı destekleyenler:
Prof. Dr. Hakkı Keskin, Almanya Parlamentosu ve Avrupa Parlamenter Meclisi eski üyesi
Av. Erhan ÖZEN Avukat
Ahmet Özer Şair
İsmail Ertuğ Avrupa Parlamentosu Almanya/Regensburg Milletvekili
Av. Engin Ünsal CHP İstanbul eski Milletvekili
Nebahat Güçlü Hamburg Eyalet Parlamentosu eski Milletvekili
Olcay Başeğmez Berlin/Brandenburg Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı
Kenan Kolat Berlin
Coşkun Coştur İş adamı
Ahmet Güler Avrupa Türk İşadamları Birliği Üyesi
Haydar Keskin Emekli Vali Yardımcısı