Hafta sonu Roma`da G20 toplantısı yapıldı.
G20 toplantısı ne anlama geliyor, onu biraz açalım.
25 Eylül 1999’daki Washington Toplantısı’nda, küresel sistem için önemli, yani soyguncu ve sömürücü ülkelerden oluşan 20’ler Grubu (G20) resmen ilan edilmiştir. G20 ilk başta çeşitli bakanlıklar düzeyinde toplantı düzenlemiştir. Kasım 2008 tarihinden itibaren aynı G8’de olduğu gibi yılın belirli zamanlarında Devlet Başkanlığı düzeyinde toplanmaya başlamıştır. Peki, G20 ülkeleri hangileri?
G20 ülkelerini Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Türkiye ve Avrupa Birliği Komisyonu oluşturuyor.
Burada anlatmak istediğim G20 ülkeleri kimler veya kimler katılıyor değil, benim anlatmak istediğim başka.
G20 ülkeleri, dünyada geri kalan ülkeleri sömüren, savaştıran ve yoksulluğa mahkum eden ülkelerdir. Denetimsiz sanayıları, kömür işletmeleri ve ürettikleri araçların doğanın genlerini bozduğu ülkelerden oluşmaktadır. Anliyacağınız bu günü kurtarmak için, yarinleri yok etmek isteyen ülkelerin oluşturduğu emperyalist topluluktur.
Roma`da yapılan toplantıya Cumhurnaşkanı Erdoğan katıldı. Erdoğan`ın Biden ile görüşüp görüşmemesi günlerce tartışıldı. Sonunda sevabı ile günahı ile Erdoğan ile Biden görüştüler.
G20 toplantısına Almanya`nın halen Şanşölyesi olan Angela Merkel`de katıldı. Angele Merkel Roma`ya yalnız gelmedi, yanında halefi, yani kısa zamanda Almanya`nın Şanşölyesi seçilecek Olaf Scholz`u beraber getirdi.
Angela Merkel`in bu tavrı, demokrasi ahlakını yerine getirmesidir. Merkel diyor ki, devletde devamlılık gerekli. Benim son katıldığım toplantıya geleceğin başbakanını getirmem gerekliydi, çünkü benden sonra Almanya bu gibi toplantılarda nasıl bir tavır almalıdır, onu Olaf Scholz toplantıya katılarak şahsen şahit olmalıdır.
Görüyormusunuz siyasin ahlakı?
Almanya`da iktidarda olan hiçbir Şanşölye (Başbakan) rakiplerine uygulanan linç girişimini övünerek göstermemiştir ve gösteremez. Hiçbir Şanşölye, muhaliflerine ülke yönetimine talip olmamanız sizin için iyi olur dememiştir.
Şimdi iki ülkeyi ve iki devlet adamını gözünüzün önüne getirin.
Düşünün Erdoğan seçimi kayıp etmiş ve muhalifi X aday Cumhurbaşkanı seçilmiş. Seçimlerden sonra yapılacak uluslararası bir toplantı yapılacak ve o toplantıya Erdoğan kendisinden sonra devleti yönetecek X Cumhurbaşkanı`nı beraber götürecek. Aklınız alabiliyormu?
Yaklaşık 19 senedir muhalifleri ile bir masa etrafında toplantı yaparak, ülke sorunlarını konuşmayan Erdoğan, rakibi ve kendisine seçim kayıp ettiren şahsa uluslararası toplantıya birlikte gidelim diyecek. Bunu düşünürken sanırım aklım ile alay ediyorum.
Birisi demokratik kültürü benimsemiş Merkel, toplantıya halefi Scholz`u götürüyor. Diğeri demokrasiyi özümsememiş ve demokrasiyi amacına ulaşmak için trabvay olarak gören Erdoğan. İki devlet adamı arasında ki farkı siz değerlendirin.
Karamsar değilim, gün gelecek Türk Milleti`ni yönetenler aynı masa etrafında devletin sorunlarını tartışacaklar. İnancım o ki, seçimi kayıp eden ile seçimi kazanan birlikte yapılacak uluslararası toplantıya beraber gideceklerdir.
Siyasi ahlak sahibi olmak, yeri geldiğinde muhalifleri ile el ele tutuşmaktır.
