Bu başlık sizlere biraz tuhaf gelebilir ama inanın artık bu konuyu sizlerle paylaşma gereksinimi duydum; zira ben bir kadın olarak kadınlara yapılan bunca tecavüz ve şiddete karşı isyan etmekten kendimi alamıyorum.
Beni ilk yazılarımdan tanıyorsunuz.. Müzikle ilgili birikimlerimi ve düşüncelerimi sizlerle paylamıştım. Ben uzun yıllar müziğe gönül vermiş bir sanatçı olarak bizim insanlarımızla iç içe yaşarken, onların bir çok sorunlarına şahit oldum. En önemli sorunu da bu yazımda sizlerle paylaşmak istedim. Herkesin bildiği gibi kadınlarımıza ufak nedenlerle bile, erkekler tarafından şiddet uygulanıyor. Kanunların var olduğu demokratik bir ülkede, hiç kimse erkek şiddetinin doğru olduğunu kabullenemez.. Tabii ki. Medya aracılığıyla bu konu hakkında çok yazı yazılmıştır. Ben de kadınlara yapılan şiddete ve haksızlığa karşı olduğum için, özellikle bu konu üzerinde kendi yorumlarımı ve fikirlerimi bu köşede yazmak istedim.
Değerli Okurlar!
Özellikle Türkiye’deki kadınlarımızın ne kadar mağdur olduklarını ve hâlâ kadınlara karşı işkence ve şiddetin devam ettiğini biliyorum. Ayrıca kadınlarımızın, erkekler tarafından şiddete maruz kaldıklarını ve hatta sonu ölümle biten vahşet olaylarını gazetelerden ve televizyondaki haberlerden de hepimiz okuyoruz. Yıllar önce bir sanatçı arkadaşımızın bu teröre kurban gittiğini herkes bilir. Bu sanatçı hanım 1980’li yıllarda yaşamış, meşhur ses sanatçısı BERGEN’dir. Milyonlarca kişinin beğenerek dinlediği “Acıların Kadını, Yıllar Affetmez, Neden Dönmesin ve Derbederim” isimli şarkılarla insanınların gönlünde taht kuran Bergen, kocası tarafından sürekli işkence görmüş ve sonunda da öldürülmüştür.. Bergen’in çok hazin bir sonu vardır.. Önce yüzüne kezzap atılmış, korkutulmuş ve sonunda kocası tarafından katledilmiştir…
Bunun gibi yüzlerce olay vardır ve günümüzde halen yaşanmaktadır. Fazla uzun yazmamak için, bir tek olayı aktardım. Bugün bu konuda daha çok bilgi için internetten araştırmak gerekir. Günümüzde maalesef yalnız Türkiye’de değil, gelişmiş ülkelerde bile kadına şiddet var. Bu bir gerçek. Genellikle geri kalmış ülkelerde daha fazla görülüyor. Onların kafasına göre, namus sözde kadınlara mahsus oluyor. Namus konusunda kendilerine toz kondurmayan ama bir sürü rezilliği bizzat sergileyen o kadar çok erkekler var ki onları kimse cezalandırmazken, hep kadınlar şiddet görüyor eziliyor ve hunharca öldürülüyor. Ama maalesef geri kalmış cahil kafaları değiştiremiyoruz.
KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİ İÇİN YASA VAR, AMA..
25 Kasım’ın , “Kadınlara Yönelik Şiddetle Mücadele Günü” olduğunu hatırlayalım ve inanıyorum ki buna bir dur demek lazım. Bütün kadınların ve insan gibi yaşamak isteyenlerin hakkıdır bu. 2012 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın faaliyet kapsamına giren “Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesi”ne dair kanun resmi gazetede yayınladı. Kadın sığınma evlerinin sayıları gün geçtikçe arttırılıyor. Ama maalesef olaylarda azalma yok. İnsan olmak görünüm olarak değil, kafayı değiştirmekle olur. Eğitim yoksulu olanlar, dini yobazlaştırıp kadınları erkeğin kölesi gibi görenler, şeriat, töre gibi klişeleşmiş insanlık dışı adetlerin kafalarda hâlâ var oluşu ve kadınları ikinci sınıf gören kesim, aklı ve ruhsal sağlığı bozuk olanlar,ekonomik problemler gibi daha bir çok neden sayabiliriz. Daima kadınları suçlayan insanlık dışı inançlar maalesef kadınlarımızın ezilmesine neden oluyor..
Sonuç olarak, annelere ve babalara çok görev düşüyor. Çocuklarımızı çok iyi eğitmemiz lazım. Ülkemizdeki okullarda insan olmak, aile kavramı ve erkek kadın eşitliği gibi konularda eğitime ağırlık verilmesi iyi olur diye düşünüyorum. Ayrıca özellikle, biz kadınlar, devletin kadınlara yönelik her türlü şiddet eylemini açık bir şekilde kınamasını, şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerinin sayısının arttırılmasını, ücretsiz danışmanlık, psikolojik tıbbi destek ve yasal yardımın yapılmasını, kadınların ekonomik özgürlüğü için çalışılmasının önündeki engellerin kaldırılmasını, sosyal güvenlik, parasız eğitim ve parasız sağlık hakkından yararlanılma imkanlarının sağlanmasını, kadına yönelik şiddetin sorumlularının yargılanmasını ve caydırıcı yasal tedbirler alınmasını istiyoruz…
SON SÖZ
Böyle örümcek kafalıların annelerinin de bir kadın olduğunu unutmamalarını ve idrak edebilmelerini temenni eder, ölen kadınlarımıza Allah’tan rahmet dilerim. Çünkü ölenler hepimizin kız kardeşi, annesi, ablası. Daha doğrusu bir can bu…
İnsan olan bir cana nasıl kıyar?
Sevgi ve saygılarımla.. Hoşçakalın !..
Özcan Süer