12.2 C
Hamburg
Cuma, Haziran 14, 2024

Metin Akpınar “İslamiyet bunların yaptığı değil”

metinakpinarTürkiye, Metin Akpınar’ı tiyatro sahnesinde tanıdı, alkışladı. Usta sanatçı aktif siyasete girmedi ama Türkiye’nin meselelerinde de hiç uzak kalmadı. Metin Akpınar ülkenin içinde bulunduğu durum için “Her devrim karşılığını doğurur. Güçlenip geldiler, karşı devrim iktidara geçti… Dini kullanıyorlar” dedi ve de sordu:  Başörtüsüyle, çok cami açarak Müslümanlık oluyor mu?

ELBE EXPRESS/RÖPORTAJ

Bir ku­şak onun­la bü­yü­dük… Ka­ba­re sah­ne­sin­de ta­nı­dı­ğı­mız Me­tin Ak­pı­nar Tür­ki­ye­’nin en renk­li, en il­ginç en­te­lek­tü­el­le­rin­den bi­ri. Ne ya­zık ki ne­şe­si­ni kay­be­den bir ül­ke­de ar­tık şa­ka yap­mak da pek müm­kün de­ğil. Me­tin Ak­pı­na­r’­la eş­siz bir sof­ra­da bu­luş­tuk, mem­le­ke­ti ve “Man­za­ra-ı Umu­mi­ye­”yi ko­nuş­tuk. Soh­bet sı­ra­sın­da o, şim­di de siz oku­yu­cu­la­rı­mız Ha­ber­tür­k’­ten onun yü­zün­den is­ti­fa et­ti­ği­mi de öğ­ren­miş ola­cak­sı­nız!

YİĞİT SONRADAN BU HALE GELDİ

Yıl­lar son­ra bu­luş­mak ne gü­zel. Şim­di her­ke­sin ilk de­fa du­ya­ca­ğı bir şey an­la­ta­ca­ğım. Ben Ha­ber­tür­k’­ten si­zin yü­zü­nüz­den is­ti­fa et­tim! O ta­rih­ler­de Pe­lin Ba­tu ve Na­ge­han Al­çı ka­nal­da bir prog­ram ya­pı­yor­lar­dı, bir bö­lü­me de siz can­lı ya­yın ko­nu­ğu ola­rak ge­le­cek­ti­niz. An­cak Yi­ğit Bu­lut si­zi “sa­kın­ca­lı­” bul­du. Be­ni ara­dı ve si­zin “sa­kın­ca­lı söz­ler söy­le­me­ye baş­la­dı­ğı­nız an­lar­da­” ya­yı­nı kes­ti­re­rek “f­laş ha­be­r” gir­me­mi, bu ha­be­ri de be­nim oku­ma­mı is­te­di! Ola­cak şey de­ğil­di. Hem san­sür hem de ya­lan­dan flaş ha­ber. O ge­ce is­ti­fa­mı yaz­dım… Şu an­da siz de ka­mu­oyu da bu­nu ilk de­fa duy­muş ol­du­nuz!
Ne asil bir dav­ra­nış… Hiç bil­mi­yor­dum ger­çek­ten de. Bu se­nin için onur. Kal­dı ki o za­man be­nim Yi­ği­t’­le fi­lan bir so­ru­num da yok­tu, Yi­ğit son­ra­dan bu ha­le gel­di!

 

– O gün­den bu­gü­ne mem­le­ket­te de çok şey­ler ol­du…

Adı “ge­çiş dö­ne­mi­” olan bir şey ya­şa­nı­yor. Ge­ri­ler­den ala­lım. Ga­zi Mus­ta­fa Ke­mal bir bur­ju­va ih­ti­la­li yap­tı. Ne­re­de yap­tı? Bur­ju­va­sı ol­ma­yan bir ül­ke­de yap­tı. Dev­rim­le­ri hal­ka mal ede­bil­di mi? Ha­yır. Ede­bil­mek için köy ens­ti­tü­le­ri ve hal­kev­le­ri ya­yı­la­cak­tı. Fa­kat 1938’te gü­neş bat­tı Tür­ki­ye­’de ve bu iş bi­raz zor­laş­tı. İs­met Pa­şa 27 se­ne bu mi­ra­sı ko­ru­ma­ya ça­lış­tı. Tür­ki­ye Mus­ta­fa Ke­ma­l’­in ve­da­sın­dan son­ra gi­de­rek dev­rim­le­ri in­kar et­me­ye, Os­man­lı­cı­laş­ma­ya baş­la­dı. Ilım­lı İs­lam, Arap Ba­har­la­rı fi­lan der­ken bir ge­çiş dö­ne­mi­ne gir­dik. Ya­ni bu, 35 se­ne­lik bir iş. Bu­gü­ne gel­dik. Bu­gün amaç­la­nan Şi­a teh­li­ke­si­ne kar­şı İs­ra­il’­i ve AB­D’­yi ko­ru­mak için Kürt kal­ka­nı oluş­tur­mak­tır. Oy­na­nan oyun bu. Tür­ki­ye de is­ter is­te­mez bu­na hiz­met et­me aşa­ma­sın­da.

 

TOPLUM NE TARAFA GİDECEĞİNİ BİLMİYOR

– Bu akı­şı de­ğiş­ti­re­cek ne­ye ih­ti­ya­cı­mız var: Akıl­lı bir po­li­ti­ka­cı­ya mı, si­ya­se­tin­de­ki rüz­ga­rın de­ğiş­me­si­ne mi, mu­ci­ze­ye mi?

Ön­ce yön ta­yin et­me­ye bak­mak la­zım, yön kay­bı var Tür­ki­ye­’de! Cid­di bir pu­su­la is­ti­yor. Ne ta­ra­fa gi­de­ce­ği­ni bil­mi­yor bu top­lum! “Li­be­ral, de­mok­rat, mu­ha­fa­za­ka­r”, “La­ik, se­kü­ler, de­mok­ra­t”… Bu iki grup ça­tı­şır du­rum­da. Ve mu­ha­fa­za­kar li­be­ral grup şim­di bas­kın. Pa­ra da on­lar­da, ik­ti­dar da… Bu den­ge­yi la­ik­lik ve se­kü­ler­lik le­hi­ne bo­za­cak bir ey­lem pla­nı, ha­re­ket ar­tık ney­se bu­na ih­ti­yaç var.

 

HALKI FUKARALIKLA PARTİSİNE BAĞLADI

– Ya­ni seç­me­nin ik­na edil­me­si la­zım.

Evet. Türk seç­me­ni­ni ar­tık ta­nı­yo­ruz, ben 74 ya­şın­da­yım. Her şe­yi gör­düm… Türk seç­me­ni Al­la­h’­ın ipi­ne tu­tun­maz, o laf var­dır, ama o kay­gan. Tur­gut Özal bi­le tut­tu­ra­ma­dı. Pe­ki onun ye­ri­ne, etik, es­te­tik, ah­lak fel­se­fe­si fi­lan mı koy­muş, ha­yır! Ne­si var­dır, çı­ka­rı var­dır.  Türk seç­me­ni­ne onun “ger­çek çı­ka­rı­”nın ne­re­de ol­du­ğu­nu an­la­ta­cak al­ter­na­tif­le­r ge­rek­li.

– AKP bu­nun için mi ka­za­nı­yor?

Bir ke­re her­kes şu­nu ka­bul et­me­li, Tay­yip Er­do­ğan ba­şa­rı­lı bir iş yap­tı. Ka­zan­dı, hep ka­za­nı­yor. Er­do­ğan, Mus­ta­fa Ke­ma­l’­den son­ra de­vam ede­me­yen Ana­do­lu ih­ti­la­li­ni ye­ter­siz ve kö­tü de ol­sa yap­tı. Sos­yal ada­le­ti da­ğıt­ma­ya­rak yap­tı! Bel­li bir kit­le­yi fu­ka­ra­lı­ğın­da tu­ta­rak par­ti­si­ne bağ­la­dı Er­do­ğan.

 

ÜSTELİK KÖTÜ ÖRNEKLERE KAYMA VAR

– Ni­ye Cum­hu­ri­ye­t’­e bu ka­dar düş­man­lar?

Bu bir tep­ki. Her dev­rim kar­şı­lı­ğı­nı do­ğu­rur. Güç­len­di­ler, gel­di­ler, kar­şı dev­rim ik­ti­da­ra geç­ti, dev­rim­ci­ler azın­lık ol­du. Ora­da di­ni kul­la­nı­yor­lar. Ben tüm me­al­le­ri oku­dum, hep­si­ni de bi­li­rim. Ama İs­la­mi­yet bun­la­rın yap­tı­ğı de­ğil. Ba­şör­tü­süy­le, çok ca­mi­ aça­rak Müs­lü­man­lık olu­yor mu? Böy­le şey­ler ko­lay de­ğil… Üs­te­lik bir de kö­tü ör­nek­le­re kay­ma var.

– Ulus dev­let bit­ti mi?

Ulus dev­le­ti doğ­ru ta­nım­la­mak la­zım. Ma­ki­ne dev­ri­mi olun­ca, ki bi­zim hâ­lâ ol­du­ğu­muz yer o, mil­li­yet­çi­lik baş­lı­yor. Bu­gün Türk top­lu­mu­nun iki ta­ne cid­di has­ta­lı­ğı var. Bi­ri, baş­ka şey dü­şü­nüp, baş­ka şey söy­le­yip, baş­ka şey yap­mak! Bu çok cid­di bir has­ta­lık. İkin­ci­si ve da­ha kö­tü­sü çağ­daş ve mo­dern tek­no­lo­ji­ye ayak uy­du­ra­ma­ma has­ta­lı­ğı. Ay­rı­ca eğer sen la­ik ve se­kü­ler de­ğil­sen, bi­lim­den ya­na de­ğil­sen, tek­no­lo­ji­yi kul­lan­san da yi­ne baş­ka yol­da gi­di­yor­sun. Hal­dun Ta­ne­r’­in bir ta­nım­la­ma­sı var­dır. Türk top­lu­mu me­se­la, ge­nel­lik­le “ay­nı ki­tap­la­rı­” okur! Ken­di fik­ri­nin dı­şın­da­ki ki­tap­la­rı oku­maz! Bu her ke­sim için ge­çer­li… Bir de ne okur­sa oku­sun ay­nı şe­yi an­lar!

 

TOPLUMUN İKİ CİDDİ HASTALIĞI VAR

– Yi­ne gel­dik eği­ti­me! Bir yan­dan da in­ter­ne­ti, tek­no­lo­ji­yi çok us­ta­ca kul­la­nan bir genç­lik de var. Ge­zi genç­li­ği iş­te…

On­lar bi­zim de suç­la­dı­ğı­mız, “bun­lar de­po­li­ti­ze ol­du­”  fi­lan de­di­ği­miz bir du­ra­ğan po­tan­si­yel­ken, bir­den­bi­re şah­lan­dı­lar… Tek­no­lo­ji ben­zer dü­şü­nen­le­ri­n hız­la bir ara­ya gel­me­si­ni sağ­la­dı. Bu ben­ce ye­ni bir de­mok­ra­si ba­sa­ma­ğı. Bu­ra­dan bir yer­le­re ulaş­mak ola­sı.

– Siz­ce Ge­zi­’den çı­kan ta­lep ney­di?

Ay­nı şey­le­re ina­nan­la­rın ya­ni ro­bot­la­rın bir ara­da ya­şa­dı­ğı bir top­lum de­ğil, tam ter­si, as­la an­la­şa­ma­yan­la­rın bir­lik­te ola­bi­le­cek­le­ri bir ku­ram­lar ve ku­ral­lar di­zi­si… Çok he­ye­can ve­ri­ci iş­te bu! De­mok­ra­si; an­la­şan­la­rın, bir­bi­ri­ni çok se­ven­le­rin re­ji­mi de­ğil­dir! Tam kar­şıt olan­la­rın bir­lik­te ya­şa­ya­bi­le­ce­ği bir re­jim­dir! De­mok­ra­si­yi ba­şa­ra­bil­mek için hiç kim­se kim­se­yi sev­mek zo­run­da de­ğil, nef­ret de ede­bi­lir…  Ama eşek gi­bi say­mak du­ru­mun­da! Say­gı yok­sa hiç­bir şey ol­maz. Say­gı de­mok­rat­lık­tır. Öy­le bir ül­ke ta­dın­dan yen­mez…

 

EĞİTİM CAMİDE DE OLUR CEMEVİNDE DE

– İn­san mal­ze­me­si de çok önem­li.

Hem de çok! Eği­tim biz ko­nu­şur­ken baş­la­dı, te­le­viz­yon­da da olur, ope­ra­da da olur, ca­mi­de de olur, ce­me­vin­de de olur…

– Tür­ki­ye­’nin si­zi en çok üzen so­ru­nu ne?

Mus­ta­fa Ke­ma­l’­den son­ra T.C Türk­ler ta­ra­fın­dan yö­ne­ti­le­me­di, bi­ri­le­ri hep bi­zi yö­net­ti. Bi­raz da böy­le ol­mak zo­run­da­dır ar­tık dün­ya bu kü­re­sel or­tam­da, ama akıl­lı ola­cak­sın. Be­nim Tür­ki­ye­’nin ha­li­ne ca­nım sı­kı­lı­yor, hat­ta ca­nım ya­nı­yor di­ye­yim, da­ha doğ­ru olur. Şu ca­nım ül­ke doğ­ru yö­ne­til­sey­di, bir dü­şün ne olur­du, iş­te bu­na içim ya­nı­yor!

 

Yıllardır her 29 Ekim’de Atatürk sofrası kurarım

– Tiyatroyu öz­le­mi­yor mu­su­nuz?

Çok öz­lü­yo­rum ama bu­gün­den son­ra ya­pa­ca­ğı­mız iş de­ğil… 1992’de bı­rak­tım, bi­tir­dik biz o işi. Bu yaş­ta za­ten ka­ba­re ya­pıl­maz.

– Ka­ba­re­de an­lat­tık­la­rı­nız fer­sah fer­sah aşıl­dı bu­gün. Me­se­la “Ya­sak­la­r”­a ne gül­müş­tük, şim­di­ki ya­sak­la­ra gü­le­mi­yo­ruz bi­le!

De­mek ki ül­ke çok kı­mıl­da­ma­dı. Biz bu iş­le­ri yap­tı­ğı­mız za­man nü­fu­sun yüz­de 30’u kent­te ya­şı­yor­du. Son­ra  göç gel­di. Yoz bir kül­tür ge­liş­ti bun­la­rın so­nun­da. Şim­di bu “yo­z” kül­tür sa­nat an­la­mın­da ne ve­rir­sen onu alı­yor, baş­ka bir şey yok.

– Tür­ki­ye­’nin me­se­le­le­ri­ne hep il­gi duy­du­nuz. Ama ak­tif si­ya­set­te yer al­ma­dı­nız…

Ak­tif ti­yat­ro ya­par­ken onu ya­pa­ma­dım çün­kü. Rah­met­li Bü­lent Bey (Ece­vit) iki kez, Fik­ri Sağ­lar bir kez da­vet et­ti. Ol­ma­dı. Bir par­ti­nin ve­ki­li ol­mak is­te­me­dim.

– İs­mi­niz Cum­hur­baş­kan­lı­ğı için de geç­ti.

O za­ten im­kan­sız, ben li­se me­zu­nu­yum. Ya­sa de­ği­şik­li­ği is­ti­yor o. Bu yaş­tan son­ra da zor ar­tık. Ama ben gö­re­vi­mi ya­pı­yo­rum, Ha­liç Üni­ver­si­te­si­’n­de Ka­ba­re Ti­yat­ro­su an­la­tı­yo­rum. Bil­me­nin, öğ­ren­me­nin so­nu yok.

– Gün­lük ha­ya­tı­nız na­sıl? Az uyu­yor­su­nuz di­ye ha­tır­lı­yo­rum.

Evet, ben az uyu­yor­dum. 5 saa­te çı­kar­dım şim­di. Ba­zen sa­bah ya­ta­rım, ba­zen ak­şam, ba­zen öğ­len. Be­nim bel­li uy­ku saa­tim yok.

– Sof­ra­la­rı­nız, da­ha doğ­ru­su dost mec­lis­le­ri­niz çok meş­hur­du, hâ­lâ de­vam edi­yor mu ?..

Edi­yor ta­bi­i. Bir sa­bit kad­ro var­dır, ba­zen mi­sa­fir­ler ge­lir gi­der. Dok­tor­lar çok­tur kad­ro­da, ağır ce­za ha­kim­le­ri.. Sa­bah­la­ra ka­dar sü­rer soh­bet. Ba­zen bir ko­nuş­ma­cı da da­vet ede­riz, uz­man bi­ri, onu din­le­riz. Her 29 Eki­m’­de de Ata­türk sof­ra­sı ku­ra­rım. Hep onu ko­nu­şu­ruz. Onun sev­di­ği ye­mek­ler ye­nir. Son­ra onun sev­di­ği şar­kı­lar din­le­nir. Sa­ba­ha kar­şı sev­me­di­ği şar­kı­lar da ola­bi­lir!

 

@Sözcü-Özlem Gürses

 

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

Metin Akpınar “İslamiyet bunların yaptığı değil”

metinakpinarTürkiye, Metin Akpınar’ı tiyatro sahnesinde tanıdı, alkışladı. Usta sanatçı aktif siyasete girmedi ama Türkiye’nin meselelerinde de hiç uzak kalmadı. Metin Akpınar ülkenin içinde bulunduğu durum için “Her devrim karşılığını doğurur. Güçlenip geldiler, karşı devrim iktidara geçti… Dini kullanıyorlar” dedi ve de sordu:  Başörtüsüyle, çok cami açarak Müslümanlık oluyor mu?

ELBE EXPRESS/RÖPORTAJ

Bir ku­şak onun­la bü­yü­dük… Ka­ba­re sah­ne­sin­de ta­nı­dı­ğı­mız Me­tin Ak­pı­nar Tür­ki­ye­’nin en renk­li, en il­ginç en­te­lek­tü­el­le­rin­den bi­ri. Ne ya­zık ki ne­şe­si­ni kay­be­den bir ül­ke­de ar­tık şa­ka yap­mak da pek müm­kün de­ğil. Me­tin Ak­pı­na­r’­la eş­siz bir sof­ra­da bu­luş­tuk, mem­le­ke­ti ve “Man­za­ra-ı Umu­mi­ye­”yi ko­nuş­tuk. Soh­bet sı­ra­sın­da o, şim­di de siz oku­yu­cu­la­rı­mız Ha­ber­tür­k’­ten onun yü­zün­den is­ti­fa et­ti­ği­mi de öğ­ren­miş ola­cak­sı­nız!

YİĞİT SONRADAN BU HALE GELDİ

Yıl­lar son­ra bu­luş­mak ne gü­zel. Şim­di her­ke­sin ilk de­fa du­ya­ca­ğı bir şey an­la­ta­ca­ğım. Ben Ha­ber­tür­k’­ten si­zin yü­zü­nüz­den is­ti­fa et­tim! O ta­rih­ler­de Pe­lin Ba­tu ve Na­ge­han Al­çı ka­nal­da bir prog­ram ya­pı­yor­lar­dı, bir bö­lü­me de siz can­lı ya­yın ko­nu­ğu ola­rak ge­le­cek­ti­niz. An­cak Yi­ğit Bu­lut si­zi “sa­kın­ca­lı­” bul­du. Be­ni ara­dı ve si­zin “sa­kın­ca­lı söz­ler söy­le­me­ye baş­la­dı­ğı­nız an­lar­da­” ya­yı­nı kes­ti­re­rek “f­laş ha­be­r” gir­me­mi, bu ha­be­ri de be­nim oku­ma­mı is­te­di! Ola­cak şey de­ğil­di. Hem san­sür hem de ya­lan­dan flaş ha­ber. O ge­ce is­ti­fa­mı yaz­dım… Şu an­da siz de ka­mu­oyu da bu­nu ilk de­fa duy­muş ol­du­nuz!
Ne asil bir dav­ra­nış… Hiç bil­mi­yor­dum ger­çek­ten de. Bu se­nin için onur. Kal­dı ki o za­man be­nim Yi­ği­t’­le fi­lan bir so­ru­num da yok­tu, Yi­ğit son­ra­dan bu ha­le gel­di!

 

– O gün­den bu­gü­ne mem­le­ket­te de çok şey­ler ol­du…

Adı “ge­çiş dö­ne­mi­” olan bir şey ya­şa­nı­yor. Ge­ri­ler­den ala­lım. Ga­zi Mus­ta­fa Ke­mal bir bur­ju­va ih­ti­la­li yap­tı. Ne­re­de yap­tı? Bur­ju­va­sı ol­ma­yan bir ül­ke­de yap­tı. Dev­rim­le­ri hal­ka mal ede­bil­di mi? Ha­yır. Ede­bil­mek için köy ens­ti­tü­le­ri ve hal­kev­le­ri ya­yı­la­cak­tı. Fa­kat 1938’te gü­neş bat­tı Tür­ki­ye­’de ve bu iş bi­raz zor­laş­tı. İs­met Pa­şa 27 se­ne bu mi­ra­sı ko­ru­ma­ya ça­lış­tı. Tür­ki­ye Mus­ta­fa Ke­ma­l’­in ve­da­sın­dan son­ra gi­de­rek dev­rim­le­ri in­kar et­me­ye, Os­man­lı­cı­laş­ma­ya baş­la­dı. Ilım­lı İs­lam, Arap Ba­har­la­rı fi­lan der­ken bir ge­çiş dö­ne­mi­ne gir­dik. Ya­ni bu, 35 se­ne­lik bir iş. Bu­gü­ne gel­dik. Bu­gün amaç­la­nan Şi­a teh­li­ke­si­ne kar­şı İs­ra­il’­i ve AB­D’­yi ko­ru­mak için Kürt kal­ka­nı oluş­tur­mak­tır. Oy­na­nan oyun bu. Tür­ki­ye de is­ter is­te­mez bu­na hiz­met et­me aşa­ma­sın­da.

 

TOPLUM NE TARAFA GİDECEĞİNİ BİLMİYOR

– Bu akı­şı de­ğiş­ti­re­cek ne­ye ih­ti­ya­cı­mız var: Akıl­lı bir po­li­ti­ka­cı­ya mı, si­ya­se­tin­de­ki rüz­ga­rın de­ğiş­me­si­ne mi, mu­ci­ze­ye mi?

Ön­ce yön ta­yin et­me­ye bak­mak la­zım, yön kay­bı var Tür­ki­ye­’de! Cid­di bir pu­su­la is­ti­yor. Ne ta­ra­fa gi­de­ce­ği­ni bil­mi­yor bu top­lum! “Li­be­ral, de­mok­rat, mu­ha­fa­za­ka­r”, “La­ik, se­kü­ler, de­mok­ra­t”… Bu iki grup ça­tı­şır du­rum­da. Ve mu­ha­fa­za­kar li­be­ral grup şim­di bas­kın. Pa­ra da on­lar­da, ik­ti­dar da… Bu den­ge­yi la­ik­lik ve se­kü­ler­lik le­hi­ne bo­za­cak bir ey­lem pla­nı, ha­re­ket ar­tık ney­se bu­na ih­ti­yaç var.

 

HALKI FUKARALIKLA PARTİSİNE BAĞLADI

– Ya­ni seç­me­nin ik­na edil­me­si la­zım.

Evet. Türk seç­me­ni­ni ar­tık ta­nı­yo­ruz, ben 74 ya­şın­da­yım. Her şe­yi gör­düm… Türk seç­me­ni Al­la­h’­ın ipi­ne tu­tun­maz, o laf var­dır, ama o kay­gan. Tur­gut Özal bi­le tut­tu­ra­ma­dı. Pe­ki onun ye­ri­ne, etik, es­te­tik, ah­lak fel­se­fe­si fi­lan mı koy­muş, ha­yır! Ne­si var­dır, çı­ka­rı var­dır.  Türk seç­me­ni­ne onun “ger­çek çı­ka­rı­”nın ne­re­de ol­du­ğu­nu an­la­ta­cak al­ter­na­tif­le­r ge­rek­li.

– AKP bu­nun için mi ka­za­nı­yor?

Bir ke­re her­kes şu­nu ka­bul et­me­li, Tay­yip Er­do­ğan ba­şa­rı­lı bir iş yap­tı. Ka­zan­dı, hep ka­za­nı­yor. Er­do­ğan, Mus­ta­fa Ke­ma­l’­den son­ra de­vam ede­me­yen Ana­do­lu ih­ti­la­li­ni ye­ter­siz ve kö­tü de ol­sa yap­tı. Sos­yal ada­le­ti da­ğıt­ma­ya­rak yap­tı! Bel­li bir kit­le­yi fu­ka­ra­lı­ğın­da tu­ta­rak par­ti­si­ne bağ­la­dı Er­do­ğan.

 

ÜSTELİK KÖTÜ ÖRNEKLERE KAYMA VAR

– Ni­ye Cum­hu­ri­ye­t’­e bu ka­dar düş­man­lar?

Bu bir tep­ki. Her dev­rim kar­şı­lı­ğı­nı do­ğu­rur. Güç­len­di­ler, gel­di­ler, kar­şı dev­rim ik­ti­da­ra geç­ti, dev­rim­ci­ler azın­lık ol­du. Ora­da di­ni kul­la­nı­yor­lar. Ben tüm me­al­le­ri oku­dum, hep­si­ni de bi­li­rim. Ama İs­la­mi­yet bun­la­rın yap­tı­ğı de­ğil. Ba­şör­tü­süy­le, çok ca­mi­ aça­rak Müs­lü­man­lık olu­yor mu? Böy­le şey­ler ko­lay de­ğil… Üs­te­lik bir de kö­tü ör­nek­le­re kay­ma var.

– Ulus dev­let bit­ti mi?

Ulus dev­le­ti doğ­ru ta­nım­la­mak la­zım. Ma­ki­ne dev­ri­mi olun­ca, ki bi­zim hâ­lâ ol­du­ğu­muz yer o, mil­li­yet­çi­lik baş­lı­yor. Bu­gün Türk top­lu­mu­nun iki ta­ne cid­di has­ta­lı­ğı var. Bi­ri, baş­ka şey dü­şü­nüp, baş­ka şey söy­le­yip, baş­ka şey yap­mak! Bu çok cid­di bir has­ta­lık. İkin­ci­si ve da­ha kö­tü­sü çağ­daş ve mo­dern tek­no­lo­ji­ye ayak uy­du­ra­ma­ma has­ta­lı­ğı. Ay­rı­ca eğer sen la­ik ve se­kü­ler de­ğil­sen, bi­lim­den ya­na de­ğil­sen, tek­no­lo­ji­yi kul­lan­san da yi­ne baş­ka yol­da gi­di­yor­sun. Hal­dun Ta­ne­r’­in bir ta­nım­la­ma­sı var­dır. Türk top­lu­mu me­se­la, ge­nel­lik­le “ay­nı ki­tap­la­rı­” okur! Ken­di fik­ri­nin dı­şın­da­ki ki­tap­la­rı oku­maz! Bu her ke­sim için ge­çer­li… Bir de ne okur­sa oku­sun ay­nı şe­yi an­lar!

 

TOPLUMUN İKİ CİDDİ HASTALIĞI VAR

– Yi­ne gel­dik eği­ti­me! Bir yan­dan da in­ter­ne­ti, tek­no­lo­ji­yi çok us­ta­ca kul­la­nan bir genç­lik de var. Ge­zi genç­li­ği iş­te…

On­lar bi­zim de suç­la­dı­ğı­mız, “bun­lar de­po­li­ti­ze ol­du­”  fi­lan de­di­ği­miz bir du­ra­ğan po­tan­si­yel­ken, bir­den­bi­re şah­lan­dı­lar… Tek­no­lo­ji ben­zer dü­şü­nen­le­ri­n hız­la bir ara­ya gel­me­si­ni sağ­la­dı. Bu ben­ce ye­ni bir de­mok­ra­si ba­sa­ma­ğı. Bu­ra­dan bir yer­le­re ulaş­mak ola­sı.

– Siz­ce Ge­zi­’den çı­kan ta­lep ney­di?

Ay­nı şey­le­re ina­nan­la­rın ya­ni ro­bot­la­rın bir ara­da ya­şa­dı­ğı bir top­lum de­ğil, tam ter­si, as­la an­la­şa­ma­yan­la­rın bir­lik­te ola­bi­le­cek­le­ri bir ku­ram­lar ve ku­ral­lar di­zi­si… Çok he­ye­can ve­ri­ci iş­te bu! De­mok­ra­si; an­la­şan­la­rın, bir­bi­ri­ni çok se­ven­le­rin re­ji­mi de­ğil­dir! Tam kar­şıt olan­la­rın bir­lik­te ya­şa­ya­bi­le­ce­ği bir re­jim­dir! De­mok­ra­si­yi ba­şa­ra­bil­mek için hiç kim­se kim­se­yi sev­mek zo­run­da de­ğil, nef­ret de ede­bi­lir…  Ama eşek gi­bi say­mak du­ru­mun­da! Say­gı yok­sa hiç­bir şey ol­maz. Say­gı de­mok­rat­lık­tır. Öy­le bir ül­ke ta­dın­dan yen­mez…

 

EĞİTİM CAMİDE DE OLUR CEMEVİNDE DE

– İn­san mal­ze­me­si de çok önem­li.

Hem de çok! Eği­tim biz ko­nu­şur­ken baş­la­dı, te­le­viz­yon­da da olur, ope­ra­da da olur, ca­mi­de de olur, ce­me­vin­de de olur…

– Tür­ki­ye­’nin si­zi en çok üzen so­ru­nu ne?

Mus­ta­fa Ke­ma­l’­den son­ra T.C Türk­ler ta­ra­fın­dan yö­ne­ti­le­me­di, bi­ri­le­ri hep bi­zi yö­net­ti. Bi­raz da böy­le ol­mak zo­run­da­dır ar­tık dün­ya bu kü­re­sel or­tam­da, ama akıl­lı ola­cak­sın. Be­nim Tür­ki­ye­’nin ha­li­ne ca­nım sı­kı­lı­yor, hat­ta ca­nım ya­nı­yor di­ye­yim, da­ha doğ­ru olur. Şu ca­nım ül­ke doğ­ru yö­ne­til­sey­di, bir dü­şün ne olur­du, iş­te bu­na içim ya­nı­yor!

 

Yıllardır her 29 Ekim’de Atatürk sofrası kurarım

– Tiyatroyu öz­le­mi­yor mu­su­nuz?

Çok öz­lü­yo­rum ama bu­gün­den son­ra ya­pa­ca­ğı­mız iş de­ğil… 1992’de bı­rak­tım, bi­tir­dik biz o işi. Bu yaş­ta za­ten ka­ba­re ya­pıl­maz.

– Ka­ba­re­de an­lat­tık­la­rı­nız fer­sah fer­sah aşıl­dı bu­gün. Me­se­la “Ya­sak­la­r”­a ne gül­müş­tük, şim­di­ki ya­sak­la­ra gü­le­mi­yo­ruz bi­le!

De­mek ki ül­ke çok kı­mıl­da­ma­dı. Biz bu iş­le­ri yap­tı­ğı­mız za­man nü­fu­sun yüz­de 30’u kent­te ya­şı­yor­du. Son­ra  göç gel­di. Yoz bir kül­tür ge­liş­ti bun­la­rın so­nun­da. Şim­di bu “yo­z” kül­tür sa­nat an­la­mın­da ne ve­rir­sen onu alı­yor, baş­ka bir şey yok.

– Tür­ki­ye­’nin me­se­le­le­ri­ne hep il­gi duy­du­nuz. Ama ak­tif si­ya­set­te yer al­ma­dı­nız…

Ak­tif ti­yat­ro ya­par­ken onu ya­pa­ma­dım çün­kü. Rah­met­li Bü­lent Bey (Ece­vit) iki kez, Fik­ri Sağ­lar bir kez da­vet et­ti. Ol­ma­dı. Bir par­ti­nin ve­ki­li ol­mak is­te­me­dim.

– İs­mi­niz Cum­hur­baş­kan­lı­ğı için de geç­ti.

O za­ten im­kan­sız, ben li­se me­zu­nu­yum. Ya­sa de­ği­şik­li­ği is­ti­yor o. Bu yaş­tan son­ra da zor ar­tık. Ama ben gö­re­vi­mi ya­pı­yo­rum, Ha­liç Üni­ver­si­te­si­’n­de Ka­ba­re Ti­yat­ro­su an­la­tı­yo­rum. Bil­me­nin, öğ­ren­me­nin so­nu yok.

– Gün­lük ha­ya­tı­nız na­sıl? Az uyu­yor­su­nuz di­ye ha­tır­lı­yo­rum.

Evet, ben az uyu­yor­dum. 5 saa­te çı­kar­dım şim­di. Ba­zen sa­bah ya­ta­rım, ba­zen ak­şam, ba­zen öğ­len. Be­nim bel­li uy­ku saa­tim yok.

– Sof­ra­la­rı­nız, da­ha doğ­ru­su dost mec­lis­le­ri­niz çok meş­hur­du, hâ­lâ de­vam edi­yor mu ?..

Edi­yor ta­bi­i. Bir sa­bit kad­ro var­dır, ba­zen mi­sa­fir­ler ge­lir gi­der. Dok­tor­lar çok­tur kad­ro­da, ağır ce­za ha­kim­le­ri.. Sa­bah­la­ra ka­dar sü­rer soh­bet. Ba­zen bir ko­nuş­ma­cı da da­vet ede­riz, uz­man bi­ri, onu din­le­riz. Her 29 Eki­m’­de de Ata­türk sof­ra­sı ku­ra­rım. Hep onu ko­nu­şu­ruz. Onun sev­di­ği ye­mek­ler ye­nir. Son­ra onun sev­di­ği şar­kı­lar din­le­nir. Sa­ba­ha kar­şı sev­me­di­ği şar­kı­lar da ola­bi­lir!

 

@Sözcü-Özlem Gürses

 

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER