Hamburg’da Türkiye’deki Değişim Süreci adlı konferansta konuşan Başbakanlık Başdanışmanı yazar Etyen Mahçupyan, “Artık dünyayı belirli birkaç ülke yönetmeyecek” dedi
Salih Kartal / Elbe Express
Avrupa Türk Demokratlar Birliği’nin (UETD) organize ettiği “Türkiyede Değişim Süreci” başlığı altındaki konferansa ilgi yoğun oldu. Hamburg Steindamm caddesindeki Arc Hotel’deki toplantıya T.C. Hamburg Başkonsolosu Fatih Ak’ın da aralarında olduğu kalabalık bir izleyici kitlesi katıldı. UETD yönetiminden Bülent Güven sunumu ve UETD başkanı Muhterem Güngör’ün selamlama konuşmasından sonra Başbakan Davutoğlu’nun Başdanışmanı yazar Etyen Mahçupyan söz aldı.
ETYEN MAHÇUPYA’NIN KONUŞMASINDAN BÖLÜMLER
Mahçupyan özetle şöyle dedi:
“Türkiye’deki son dönemi anlayabilmek için 15-20 sene geriye bakmak lazım. Şimdi baktığımızda çok partili sistemde 13 yıldır hükümette kalmış bir parti var ve bu Türkiye demokrasisinde alışılmış bir durum değil. Ama şu anda Türkiye’de bu oluyor ve bu AKP’yi de aşan bir sonuç. Dolayısıyla daha geriden bakmak lazım. 2002 sonrasına baktığımızda Türkiye’de bir çatışma, bir gerilim var ve 2002 seçiminde AKP seçimi kazanıyor. Bütün bu kargaşalıklar içinde hiç normal değil. AKP her seçimde oylarını arttırıyor. Bu AKP’nin kendi mahareti ile açıklanamaz; gelişen başka bir şeyler var. AKP’yi aşan bu şey, AKP’nin oluşmasını sağladı. Şimdi anlatacağım şey Türkiye’nin arka plan hikayesi ve bir anlamda gözükmeyen sosyolojisi. O sosyoloji AKP denen şeyi üretmis durumda.Tabi sadece sosyolojik mesele değil, tarihsel ve Dünya sisteminin de getirdiği bir durum. Muhtemelen ileride tarihçiler bunu tek bir kişinin, örneğin RTE’nin başarısı olarak anlatmayacaklar; onun arka planına baktıkarında AKP’nin de RTE ‘nin de birer sonuç olduğunu ve büyük bir dinamiğin işlediğini görecekler. “
Bir dizi toplantılar vesilesiyle Almanya’nın liman kenti Hamburg’da bulunan Mahçupyan, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Konuyu birkaç başlık altında toplayacak olursak; Cumhuriyet rejimimizin getirdiği aksaklıklar var. Cumhuriyet rejimi 1920’den sonra gelen modern dünyaya adaptasyon hamlesidir. Bu topraklar 300 yıldır dünyaya entegre olmaya çalışıyor.Dolayısı ile cumhuriyet ile kıymetli olan bir çok şey bu topraklara gelmiş oldu. Ama bazı şeyleri de hiç bir şekilde beceremedi. Örneğin demokrasi sistemini kuramadı, demokrasi yerine askeri vesayet altında çok partili bir sistem üretti. Ne zaman bu çok partili sistem askeri vesayetin dışına çıksa, hemen bir bürokratik darbe yaşandı.Bu arada siyasetin işlediği kamusal alan çok dar tutuldu. Kamusal alan belirli insanların elinde kaldı. O insanlar bir elit kadrosu oluşturdular.”
DÜNYAYI ARTIK BELİRLİ ÜLKELER YÖNETEMEYECEK
Doğu ve batı medeniyetleri üzerine konuşan Mahçupyan, artık dünyayı belirli birkaç ülkenin yönetemeyeceği bir zamanın geldiğine ve dünya geleceğinin birlikte kurulması zorunluluğuna değindi.
Türkiyede islami kesimin kendine has bir değişim macerası yaşadığını, seneler önce kurulan islami bankacılık ve para toplayan şirketlerin olduğunu ama kısa sürede bunların ortadan kaybolduklarını anlatan Mahçupyan, 90’larda Türkiye’de, başka ülkelerde tam olarak görülemeyecek yeni bir olayın başladığını, Refah Partisi ile islamın siyasette yeralmasına ve Müslümanların daha önceden yapmadıkları Medya, Sinema, Yönetmenlik gibi işlere başladıklarına dikkat çekti. O dönemde bu açılım müslüman kadın hareketlerini başlattı. Kadınlar önceleri eşlerinin, kardeşlerinin, babalarının yanında, daha sonraları da kendi başlarına örgütlendiler. Bu açılım Türkiye’deki en önemli demokratikleşmelerden bir tanesidir ama tam böylesi bir ortamda 1997 yılında 28 Şubat darbesi oldu ve Refah Partisi kapatıldı.
Daha sonra Türkiyedeki İslam din anlayışı günümüzdeki yaşam standartı demokrasi işleyişi ve tüm bu konularda kadının önemine vurgular yaparak oldukça uzun bir konuşma yapan Mahçupyan, son bölümde dilek ve soruları değerlendirdi.