Almanya’da Hannover Büyükşehir Belediye Başkanı seçilerek ilk göçmen kökenli büyükşehir belediye başkanı olan Belit Onay, Hürriyet’ten Celal Özcan’ın sorularını yanıtladı.
ELBE EXPRESS/HABER MERKEZİ
Foto:Belit Onay-Facebook
İlk göçmen kökenli büyükşehir belediye başkanı olarak tarihe geçmek nasıl bir duygu?
Hannover gerçekten tarih yazdı. Çok güzel bir duygu bu. Çok zorlu ve yoğun bir süreçten geçtik. İki üç ay inanılmaz bir kampanya yürüttük. Sonunda böyle bir başarıya ulaşmam beni çok mutlu etti. Annem babam da çok duygulandı.
Sonucu bekliyor muydunuz?
Beklemek demeyim ama umuyordum. Almanya kutuplaşmanın, maalesef aşırı milliyetçiliğin arttığı bir dönemde. Özellikle ailemin Türkiye’den buraya göç etmiş olması konusunda olumlu tepkiler aldım. Birçok yaşlı ve genç stantlarımıza gelerek, sohbet ederek bana bu mesajı verdiler. Bu beni çok duygulandırdı. Böyle bir süreçte sandıkta böyle güzel bir mesajın verilmesi beni çok memnun etti.
KLASİK MİSAFİR İŞÇİ
Anne-babanızın Almanya’ya göç öyküsü ne zaman başladı?
Ailem İstanbullu. Anne tarafım Balkan göçmeni, Kosova’dan göçmüşler, Arnavut kökenli. Dedelerim Birinci Balkan Harbi’nde göçmüş. Baba tarafım aslen Giritli, ama onlar da 200 yıl önce gelmişler İstanbul’a. Babam 1970’li yıllarda otelcilik eğitimi ve çalışmak için Almanya’ya Goslar kentine gelmiş. Eğitimini bitirdikten sonra ‘Burada kalıp çalışabilirsin’ diye teklifte bulunmuşlar. İstanbul’da annemle evlenip Almanya’ya dönmüş. Bir klasik misafir işçi özgeçmişi aslında. Birkaç yıl çalışalım, sonra tekrar döneriz diye hayal etmişler. Ama 1981’de ben, ardından kardeşim doğunca, Almanya’ya temel atmışlar. Burada okudum. Hukuk mezunuyum. 2013’den beri Aşağı Saksonya Meclisi’nde milletvekiliyim.
IRKÇI SALDIRI ETKİLEDİ
Siyasete nasıl atıldınız?
1993’te Solingen saldırısı olduğunda 12 yaşındaydım. Annemin babamın ne kadar korktuğunu, burada yaşayan Türklerin ne kadar endişeli olduklarını, çok çok iyi hatırlıyorum. Hatta ‘Türkiye’ye dönsek mi, burada kalsak mı’ diye tartıştıklarını da hatırlıyorum. Mölln ve Solingen’de Türklerin hedef alınması sadece benim ailemi değil, Türk aileleri inanılmaz tedirgin etti. Biz aile olarak bir lokanta işletiyorduk Goslar’da. Lokantanın üst katında oturuyorduk ve çok göz önündeydik. Bu korku bize de yansıdı. O yıllarda tabii Almanya’da farklı olmanın, farklı bir isim taşımanın çok insanda tepki ve ırkçılık uyandırabileceğini de öğrenmiş oldum. Bu olay benim siyasi bilinçlenmeme sebep oldu.
Okulda, günlük hayatta yabancı düşmanlığı veya dışlanmaya hedef oldunuz mu?
Okulda olsun, spor faaliyetlerinde olsun veya günlük hayatta sürekli karşılaştığımız bir durum maalesef.
KÖPRÜLER İNŞA EDECEĞİM
Almanlarla göçmenler ve yabancılar arasında nasıl bir bağ kurmak istiyorsunuz?
Almancayı, Türkçeyi bilen, iki toplumu tanıyan biri olarak köprüler inşa etmek istiyorum. Yabancı kökenli gençlere daha fazla iş imkânları, dil öğrenme imkanları, eşit fırsat imkânları sağlamak istiyorum. Bundan Almanya ve ekonomisi de çok fayda görecek.
Türkiye size ne ifade ediyor?
Türkiye de benim evim, Almanya da benim evim. Yabancısı olduğum farklı bir kültür ve ülke değil. Ama Hannover benim evim. Kendimi buraya ait hissediyorum.