23.3 C
Hamburg
Pazartesi, Haziran 24, 2024

DİDF: Türkiye-Almanya gerilimi birlikte yaşama zarar veriyor

IMG_6812Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu(DIDF) Türkiye ve Almanya arasında yaşanan kriz hakkında bir açıklama yayınladı.

ELBE EXPRESS/DUYURU

Türkiye-Almanya gerilimi birlikte yaşama zarar veriyor

Türkiye ile Almanya hükümetleri arasında son bir yıl içinde yaşanan gerilimlere şimdi de “referandum gerilimi” eklendi. Referandum kampanyasına katılmak üzere Almanya’ya gelen Türk bakanlarına yerel yönetimlerin izin vermemesi üzerine yükselen tansiyon, gelinen aşamada hükümetlerin birbirini karşılıklı suçlamalarına dönüştü.

Öyle görünüyor ki, her iki ülkenin hükümetleri sorumlu davranıp tansiyonu düşürme yerine, altta kalmama adına bir süreliğine de olsa tırmandırmaya devam edecekler. Federasyonumuz, referandum kampanyası sırasında herkesin sözünü söylemesi, toplantısını yapması gerektiğine inanıyor. Ancak ifade özgürlüğünü kullanmak, halklar arasında düşmanlık yaratmak ve nefret körüklemek anlamına gelmemelidir.

Türkiyeli bakanların Almanya’daki bazı toplantılarının iptal edilmesi karşısında Erdoğan ve AKP Hükümeti’nin gösterdiği reaksiyon açık bir ikiyüzlülüktür. Bunu “faşizm, demokrasi ve insan hakları ihlali” olarak gören Erdoğan ve AKP yönetimi, Türkiye’de aylardır sürdürülen antidemokratik uygulamaları, insan hakları ihlallerini ve basına, yargıya, üniversitelere yönelik faşist baskıların üzerini örtmeye çalışıyor. AKP’li bakanların Almanya’daki toplantılarının engellenmesi, AKP’nin Türkiye’de barışa, demokrasiye, özgürlüklere ve halka karşı işlediği suçların üzerini örtemez.

Alman hükümeti anti-demokratik uygulamaların ortağıdır!

Diğer taraftan Almanya kendi çıkarları için senelerdir AKP hükümetinin anti-demokratik uygulamalarını açıktan desteklemiştir. Geride bıraktığımız sene silah satışları olağanüstü artmıştır. Mültecilerin Türkiye’de tutulması karşılığında, Merkel seçimlerde bile açıktan Erdoğan’a destek vererek, müdahil olmuştur. Bugün hükümet tarafından devam eden yasak tartışmaları samimi değil, pazarlıkların ve çıkar hesaplarının bir sonucudur. Bunun için Alman hükümeti bu tartışmalara son vererek, Türkiye’ye silah satışlarını derhal durdurmalıdır. Askeri ve ekonomik işbirliğini dondurmalıdır. “Türkiye politikaları buraya taşınmasın” diyeceğine, bu ülkede senelerdir yaşayan insanların politik yaşama katılımın önündeki engelleri kaldırmalıdır.

Bu gerilim emekçilerin geleceğine zarar verecektir!

Her iki ülkenin hükümetleri arasında yaşanan gerilimden, karşılıklı suçlamalardan en çok etkilenen ve etkilenecek olan yarım asırdan fazla bir süredir bu ülkede yaşayan biz Türkiye kökenli emekçileriz. Karşılıklı önyargıları körüklemeye, düşmanlıkları büyütmeye hizmet eden söylemlerin arkasında Türkiye ve Almanya halklarının, emekçilerin çıkarları bulunmuyor. Asıl olarak hükümetlerin ve partilerin siyasi hesapları bu gerilimde rol oynuyor.

16 Nisan’daki referandumla açıkça “Tek adam” rejimi kurmak isteyen Erdoğan ve partisi, içeride azalan desteğini artırmak için bir kez daha çareyi milliyetçiliğe sarılmakta görmüş bulunuyor. Sıkça “dış güçler”den, “üst akıldan” “Büyümemizi çekemeyen Almanlardan, Batılılardan” söz eden, bütün dünyayı ‘Türk düşmanı’ ilan eden hükümet, oy uğruna Almanya’da yaşayan bizleri de işyerlerimizde, okullarımızda, mahallelerimizde Alman halkıyla karşı karşıya getirmekten çekinmiyor.

Bugün Ankara ve Berlin arasında yaşanan ‘referandum geriliminin’ arkasında yatan temel nedenlerden biri de, AKP’nin referandumdan daha fazla “Evet” çıkarma taktiğidir. Referanduma konu alan Anayasa değişikliğinin kendisinin tartışılması yerine Batılı devletlerle sürtüşme ve gerilimin öne çıkmasının daha fazla oy getireceğini düşünen Erdoğan ve hükümet, ne Türkiye ne de Almanya’da halkın taraf olmadığı bir gerilimi bilinçli bir şekilde tırmandırmaktan geri durmuyor.

Düne kadar 250 yıllık Türk Alman dostluğunun önemi üzerine nutuk atan AKP hükümeti, şimdi Almanya’yı Nazi olmakla suçlarken, sözde ‘vatan millet edebiyatı’ ile, bu ülkede yaşayan Türkiyeli emekçileri de kendi siyasi hesaplarına alet edip huzurlarını bozmaya, hayatlarını zorlaştırmaya çalışıyor. Bu, hiçbir şekilde milli bir dava değildir, açıkça siyasi çıkarlar uğruna yapılan bir provokasyondur.

Bu nedenle, bu provokasyonun, ne referandumda Türkiye’nin geleceği ile ilgili asıl tartışmayı gölgelemesine ne de yıllardır birlikte yaşadığımız ve artık bir parçası olduğumuz Alman halkı ile ilişkilerimizi zedelemesine izin verilmemesi büyük önem taşımaktadır.

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu olarak; Almanya’da yaşayan ve oy hakkına sahip Türkiye kökenli göçmenlerin referandum için kurulacak sandıklara giderek, Türkiye’de otoriter bir rejimin kurulmasına karşı açık bir mesaj vereceğinden kuşkumuz yoktur. Çünkü demokrasi ve barışın egemen olduğu bir Türkiye, Almanya’da yaşayan Türkiyelilerin de talebi ve özlemidir.

Ancak bu süreçte tüm emekçileri oyunun rengi ne olursa olsun; Almanya ve Türkiye hükümetleri arasında siyasi çıkar ve hesaplardan kaynaklı tartışmalarla, Referandum kampanyası sırasında ve sonrasında gerilim ve kutuplaşmayı derinleştirecek politikalara mesafe koymaya, Türkiyelilerle Alman halkını karşı karşıya getirecek girişimlerden uzak durmaya, yerli ve göçmen emekçilerin geleceği için sorumlu ve sağduyulu olmaya davet ediyoruz.

DEMOKRATİK İŞÇİ DERNEKLERİ FEDERASYONU

YÖNETİM KURULU

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

DİDF: Türkiye-Almanya gerilimi birlikte yaşama zarar veriyor

IMG_6812Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu(DIDF) Türkiye ve Almanya arasında yaşanan kriz hakkında bir açıklama yayınladı.

ELBE EXPRESS/DUYURU

Türkiye-Almanya gerilimi birlikte yaşama zarar veriyor

Türkiye ile Almanya hükümetleri arasında son bir yıl içinde yaşanan gerilimlere şimdi de “referandum gerilimi” eklendi. Referandum kampanyasına katılmak üzere Almanya’ya gelen Türk bakanlarına yerel yönetimlerin izin vermemesi üzerine yükselen tansiyon, gelinen aşamada hükümetlerin birbirini karşılıklı suçlamalarına dönüştü.

Öyle görünüyor ki, her iki ülkenin hükümetleri sorumlu davranıp tansiyonu düşürme yerine, altta kalmama adına bir süreliğine de olsa tırmandırmaya devam edecekler. Federasyonumuz, referandum kampanyası sırasında herkesin sözünü söylemesi, toplantısını yapması gerektiğine inanıyor. Ancak ifade özgürlüğünü kullanmak, halklar arasında düşmanlık yaratmak ve nefret körüklemek anlamına gelmemelidir.

Türkiyeli bakanların Almanya’daki bazı toplantılarının iptal edilmesi karşısında Erdoğan ve AKP Hükümeti’nin gösterdiği reaksiyon açık bir ikiyüzlülüktür. Bunu “faşizm, demokrasi ve insan hakları ihlali” olarak gören Erdoğan ve AKP yönetimi, Türkiye’de aylardır sürdürülen antidemokratik uygulamaları, insan hakları ihlallerini ve basına, yargıya, üniversitelere yönelik faşist baskıların üzerini örtmeye çalışıyor. AKP’li bakanların Almanya’daki toplantılarının engellenmesi, AKP’nin Türkiye’de barışa, demokrasiye, özgürlüklere ve halka karşı işlediği suçların üzerini örtemez.

Alman hükümeti anti-demokratik uygulamaların ortağıdır!

Diğer taraftan Almanya kendi çıkarları için senelerdir AKP hükümetinin anti-demokratik uygulamalarını açıktan desteklemiştir. Geride bıraktığımız sene silah satışları olağanüstü artmıştır. Mültecilerin Türkiye’de tutulması karşılığında, Merkel seçimlerde bile açıktan Erdoğan’a destek vererek, müdahil olmuştur. Bugün hükümet tarafından devam eden yasak tartışmaları samimi değil, pazarlıkların ve çıkar hesaplarının bir sonucudur. Bunun için Alman hükümeti bu tartışmalara son vererek, Türkiye’ye silah satışlarını derhal durdurmalıdır. Askeri ve ekonomik işbirliğini dondurmalıdır. “Türkiye politikaları buraya taşınmasın” diyeceğine, bu ülkede senelerdir yaşayan insanların politik yaşama katılımın önündeki engelleri kaldırmalıdır.

Bu gerilim emekçilerin geleceğine zarar verecektir!

Her iki ülkenin hükümetleri arasında yaşanan gerilimden, karşılıklı suçlamalardan en çok etkilenen ve etkilenecek olan yarım asırdan fazla bir süredir bu ülkede yaşayan biz Türkiye kökenli emekçileriz. Karşılıklı önyargıları körüklemeye, düşmanlıkları büyütmeye hizmet eden söylemlerin arkasında Türkiye ve Almanya halklarının, emekçilerin çıkarları bulunmuyor. Asıl olarak hükümetlerin ve partilerin siyasi hesapları bu gerilimde rol oynuyor.

16 Nisan’daki referandumla açıkça “Tek adam” rejimi kurmak isteyen Erdoğan ve partisi, içeride azalan desteğini artırmak için bir kez daha çareyi milliyetçiliğe sarılmakta görmüş bulunuyor. Sıkça “dış güçler”den, “üst akıldan” “Büyümemizi çekemeyen Almanlardan, Batılılardan” söz eden, bütün dünyayı ‘Türk düşmanı’ ilan eden hükümet, oy uğruna Almanya’da yaşayan bizleri de işyerlerimizde, okullarımızda, mahallelerimizde Alman halkıyla karşı karşıya getirmekten çekinmiyor.

Bugün Ankara ve Berlin arasında yaşanan ‘referandum geriliminin’ arkasında yatan temel nedenlerden biri de, AKP’nin referandumdan daha fazla “Evet” çıkarma taktiğidir. Referanduma konu alan Anayasa değişikliğinin kendisinin tartışılması yerine Batılı devletlerle sürtüşme ve gerilimin öne çıkmasının daha fazla oy getireceğini düşünen Erdoğan ve hükümet, ne Türkiye ne de Almanya’da halkın taraf olmadığı bir gerilimi bilinçli bir şekilde tırmandırmaktan geri durmuyor.

Düne kadar 250 yıllık Türk Alman dostluğunun önemi üzerine nutuk atan AKP hükümeti, şimdi Almanya’yı Nazi olmakla suçlarken, sözde ‘vatan millet edebiyatı’ ile, bu ülkede yaşayan Türkiyeli emekçileri de kendi siyasi hesaplarına alet edip huzurlarını bozmaya, hayatlarını zorlaştırmaya çalışıyor. Bu, hiçbir şekilde milli bir dava değildir, açıkça siyasi çıkarlar uğruna yapılan bir provokasyondur.

Bu nedenle, bu provokasyonun, ne referandumda Türkiye’nin geleceği ile ilgili asıl tartışmayı gölgelemesine ne de yıllardır birlikte yaşadığımız ve artık bir parçası olduğumuz Alman halkı ile ilişkilerimizi zedelemesine izin verilmemesi büyük önem taşımaktadır.

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu olarak; Almanya’da yaşayan ve oy hakkına sahip Türkiye kökenli göçmenlerin referandum için kurulacak sandıklara giderek, Türkiye’de otoriter bir rejimin kurulmasına karşı açık bir mesaj vereceğinden kuşkumuz yoktur. Çünkü demokrasi ve barışın egemen olduğu bir Türkiye, Almanya’da yaşayan Türkiyelilerin de talebi ve özlemidir.

Ancak bu süreçte tüm emekçileri oyunun rengi ne olursa olsun; Almanya ve Türkiye hükümetleri arasında siyasi çıkar ve hesaplardan kaynaklı tartışmalarla, Referandum kampanyası sırasında ve sonrasında gerilim ve kutuplaşmayı derinleştirecek politikalara mesafe koymaya, Türkiyelilerle Alman halkını karşı karşıya getirecek girişimlerden uzak durmaya, yerli ve göçmen emekçilerin geleceği için sorumlu ve sağduyulu olmaya davet ediyoruz.

DEMOKRATİK İŞÇİ DERNEKLERİ FEDERASYONU

YÖNETİM KURULU

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER