22.9 C
Hamburg
Çarşamba, Mayıs 15, 2024

Hakkı Keskin ve Ertekin Özcan karşı karşıya!

hakki-horzİşte Eski Alman milletvekili, akademisyen Hakkı Keskin ile yine Almanya’daki yurttaşlarımız arasında tanınan bir sima olan Ertekin Özcan arasındaki polemik…

ELBE EXPRESS/HABER MERKEZİ

7 Haziran 2015 genel milletvekili seçimlerinde ilk kez yurtdışındaki Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı seçmenler de oy kullanıyor. Bu açıdan, özellikle yurtdışında en fazla yurttaşımızın yaşadığı Almanya’da seçmenler ateşli bir mücadele içinde… Almanya’daki yurttaşlarımızın oyu Meclis’te grubu bulunan dört partiye dağılacak gibi gözüküyor. Bu bağlamda eski Alman milletvekili, akademisyen Hakkı Keskin ile yine Almanya’daki yurttaşlarımız arasında tanınan bir sima olan Ertekin Özcan arasındaki polemik ilginç. Hakkı Keskin’in “Vatan Partisi’ne üye oldum, Çünkü!” başlığıyla Aydınlık gazetesinde çıkan yazıya, sosyal demokrat camianın tanınmış ismi Ertekin Özcan’dan tepki geldi. O da Almanya’daki yurttaşlarımıza gönderdiği mektupta “Neden CHP’ye Oy Vermeliyiz?” sorusuna açıklık getirdi. Odatv olarak iki görüşü de sunuyoruz.

***

Vatan Partisine Üye oldum, Çünkü!

Hakkı Keskin, Prof. Dr, eski SPD Milletvekili (Almanya)

Cumhuriyet Halk Partisi`ne 20 yıl önce üye oldum. Atatürk`ün kurduğu CHP’nin altı oku; Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini tanımlayan ve bağlı kalınması gereken temel ilkeleridir. Devrimcilik ilkesi, toplumsal gereksinimlere göre, ancak bu ilkelerin özüne bağlı kalarak, ülkede yeni atılımlar ve köklü değişimleri yapmayı hedefler. Buna en güzel örnek, Devletçiliğin, ülkenin daha hızla kalkınabilmesi için, devlet yatırımlarına özel sektör girişimciliğini ekleyerek, 1928’lerden sonra karma ekonomiye geçilmesidir. Karşıtları tarafından sıkça eleştirilen Milliyetçilik ilkesi ise, ulusal devleti ve milleti simgeleyen, T.C. vatandaşı herkesi, vatandaşlık şemsiyesi altında “Türk gören ve Türk Milletinden kabul eden“, ancak şoven ve ırkçı milliyetçiliği reddeden bir anlayıştır. Laiklik ilkesi ise, dinin, siyaset, ticari, ekonomik çıkarlar ve farklı inanç gurupları arasında istismar edilmesini önlemeyi hedef alan, son derece önemli bir ilkedir. Türkiye’de akla dayalı özgür düşüncenin, birlikteliğin ve barışın çimentosudur.

“YENİ CHP” GİDEREK BU İLKELERDEN UZAKLAŞIYOR

Sayın Deniz Baykal bir kumpas sonuncu CHP genel başkanlığından uzaklaştırıldı. Sonrasında yukarıdaki felsefeye bağlı kadrolar parti yönetimi ve milletvekili olabilmelerinden büyük ölçüde uzaklaştırıldı. Parti yeniden dizayn edildi.

“Kefere Atatürk” diyen Bekaroğlu partide ikinci adam konumuna getirildi. Bu kişi “Ulus devlet miadını doldurdu“ diyerek, CHP’nin kararlılıkla savunması gerek bir ilkeye karşı tavır aldı. Ulus devlet karşıtlığı, öteden beri, PKK’nın temel görüşüdür. CHP genel başkanı yeni yardımcısı Bekaroğlu’nu uyararak, Ulus Devletin CHP’nin temel ilkesi olduğunu açıklayacak mı diye özenle bekledim. Ses yok.

Başbakan AKP’nin Seçim Bildirgesini açıklarken, yeni anayasada “hiç bir etnik ve dini inanca atıfta bulunulmayacağını“ deklere etti. Bu açıkça “Türk Milleti” ve “Türk” isminin, PKK’nın istekleri doğrultusunda anayasadan çıkartılmasını öngören bir açıklamadır. Son derece önemli bu konuda da CHP genel başkanından nedense yine bir açıklama yapılmadı. Oysa tüm ülke anayasalarında, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Rusya, Çin ve ABD, örneklerinde olduğu gibi, tabii ki bu ülkelerin ulus isimlerine bir çok maddede vurgu yapılır. Kendi ulusunun ismini kullanmaktan kaçınan sadece Erdoğan ve Davutoğlu’dur. Onlar konuşmalarında Türk kelimesi olmaksızın “millet“ den söz ederler.

CHP’nin bir diğer Genel Başkan yardımcısı Tanrıkulu “Kürt açılımı” konusunda yaptığı açıklamalarda, HDP’den farklı bir tavır sergilemiyor. Hatta CHP’nin bu partiyle koalisyon yapabileceğini bile belirtiyor.

Ermeni Soykırım iddialarına ilişkin Papa, Avrupa Parlamentosu, Putin ve Almanya Cumhurbaşkanının karar ve açıklamalarına, CHP genel başkanından tepki gelmiyor. Hatta “adaylığımın Ermeni Soykırımının 100. Yılına gelmesinin simgesel önemi var“ diyen Ermeni kökenli bayan Doğan, İstanbul`dan aday gösteriliyor.

Ege denizi kıyılarında Türkiye’ye ait 152 ada, adacık ve kaya Yunanistan tarafından işgal ediliyor. Konu basında yankılanıyor, Vatan Partisi Kuşadası’nda kitlesel eylem yapıyor, CHP bu ulusal konu da suskun kalıyor.

İŞTE BU NEDENLE VATAN PARTİSİ’NDEYİM

CHP kendi ilkelerinden ve Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesinden; gün be gün uzaklaşırken, Vatan Patisi büyük bir kararlılık ve özgüvenle Mustafa Kemal Atatürk`e, onun rotasına, Cumhuriyetin kuruluş felsefesine ve hatta CHP’nin altı okta belirtilen ilkelerine sahip çıkıyor. Türkiye’nin ulusal çıkarlarını ve tüm emekçilerin haklarını inançla, ödünsüz ve özgüvenle savunuyor. İşte bu nedenle, uzun bir sorgulama sürecinden sonra, Vatan Partisine üye olmaya karar verdim. Atatürk’ün; “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır“ tümcesi, inanıyorum ki bu doğru kararımda bana ışık tuttu.

Neden CHP’ye Oy Vermeliyiz?

Ertekin Özcan, HDF Kurucu Genel Başkanı(Almanya)

Almanya’da 40 yıla yakın zamandan beri birlikte mücadele verdiğimiz bir kaç CHP’li arkadaş, CHP’nin ilkelerinden saptığını iddia ederek Vatan Partisi’ne geçtiklerini basına açıkladı. Herkesin istediği bir partiye üye olması doğal hakkıdır. Bunu hiç kimse engelleyemez. Ancak seçim barajının yüzde 10 olduğu ülkemizde, bu barajı aşmanın çok güç olduğunu biliyoruz. Bunu bile bile seçimlere bir ay kala değer verdiğimiz bazı arkadaşların ortak hedefte, yani AKP diktasına son verme hedefine odaklanarak sosyal demokrasinin Türkiye’deki temsilcisi CHP için çalışmaları gerekirken, yüzde bir bile oy alamayacak bir partiye üye olarak kararsız seçmenleri etkilemesi üzücüdür. Çünkü verilecek oylar boşa gidecek AKP’nin kazanmasında etkili olacaktır.

CHP İLKELERİNDEN SAPMAMIŞ, EVRENSEL SOSYAL DEMOKRAT İLKELERLE ALTI OKU BÜTÜNLEŞTİRMİŞTİR

İddia edildiği gibi, CHP Programını mı değiştirdi? Hayır, yok öyle bir şey. Cumhuriyet Halk Partisi, Mustafa Kemal Atatürk`ün kurduğu ve 70’lı yılların başına kadar altı oku; yani Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik ilkelerini kabul eden partidir. Bu ilkeler aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini tanımlayan temel ilkelerdir.

Dünyadaki ve Türkiye’deki ekonomik, siyasal ve toplumsal gelişmeler ve dengeler Türkiye’yi de etkiledi ve etkilemeye devam ediyor.1961 yılında Türkiye’de yürürlüğe giren yeni Anayasa’sının getirmiş olduğu demokratik ve özgürlükçü ortamda, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarındaki ideoloji ve siyasal görüşler birer birer siyasi partilerde hayat buldular. Muhafazakâr-liberaller AP’(Adalet Partisin)de, İslamcılar Milli Nizam Partisi’nde ve daha sonra MSP’de, Türkçüler MHP’de,  sosyalistler de TİP’te (Türkiye İşçi Partisi)örgütlendiler. CHP’de de 60’lı yılların ortasında İsmet İnönü’nün genel başkanlığında önce Ortanın Solu, daha sonra 1972 yılında Bülent Ecevit’in genel başkan olması ile Demokratik Sol tartışmaları başladı. 14-15 Aralık 1974 tarihinde yapılan Büyük Kurultay’da CHP Altı Ok’a ek olarak sosyal demokrasinin uluslararası ilkelerini de Türkiye’ye uyarlayarak CHP Programına eklemiştir.

CHP sosyal demokrat kimlikli bir parti olarak; çoğulculuk ve katılımcılığı, insan haklarını, özgürlük ve hukuk devleti kurallarına sahip çıkmayı, azınlık haklarına saygıyı, eşitlik ve adalet ilkelerini, dayanışmayı, barış ve hoşgörüyü, emeğin önceliği ve bütünlüğünü, çevrenin ve doğanın korunmasını, yani sosyal demokrasinin çağdaş evrensel değerlerini her koşul ve ortamda sahiplenmekte ve politikalarında rehber olarak değerlendirmektedir.

Bazılarının iddia ettiği gibi, CHP Kuruluş yıllarında kabul ettiği ve programında yer alan altı ok ilkelerinden vazgeçmemiş, aksine bu ilkeleri bir zamanlar Bülent Ecevit’in yorumladığı şekilde yorumlayarak çağdaş sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri doğrultusunda bütünleştirmiştir.

CHP PARTİ İÇİ VE KATILIMCI DEMOKRASİYİ UYGULAYAN TEK PARTİDİR

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olduğu 2010 yılından beri CHP Kurultaylarında yapılan tüzük değişikliği ile partinin genel başkanlığına, il ve ilçe başkanlıklarına aday önermek için öngörülen delegelerin yüzde 20’sinin oranını yüzde 10’a indirdi. Ayrıca partinin organlarına seçilebilmek için yüzde 33 cinsiyet ve yüzde 10 gençlik kotasını kabul ederek, kadın ve gençlerin partinin yönetim birimlerine seçilebilmelerinin önünü açmıştır.

Önceki genel başkanımız Deniz Baykal’ın CHP genel başkanlığından ayrılmasından sonra “Partinin yeniden dizayn edilerek Atatürk ilkelerine bağlı kadroların parti yönetimine girmeleri ve milletvekili olabilmeleri büyük ölçüde engellendiği” iddia ediliyor.

Muharrem İnce’nin de genel başkanlığa aday olduğu son seçimli CHP Kurultayı’nda 400’ün üzerinde partili uzun yıllardan beri ilk defa kullanılan çarşaf listeden Parti Meclisi’ne aday oldu. Sözü edilen o CHP üyelerinden bazıları Parti Meclisi’ne girmeyi başardı. Bazıları başaramadı. Ondan önceki Kurultay da gayet demokratik bir ortamda geçmiş, 30 civarında konuşmacı söz alarak Genel Başkanı da eleştirmişti. Ayrıca 400’ün üzerinde aday Parti Meclisi’ne girebilmek için seçimlerde yarıştı. Böylece parti adım adım daha demokratik bir yapıya kavuştu.

CHP, Parti Meclisi’nde aldığı kararla 85 seçim bölgesinin 55’inde milletvekili adaylarını 29 Mart 2015 tarihinde yargıç denetiminde yapılan ön seçimle, diğerlerinde de örgüt içi yoklama ile belirledi. Bu ön seçimler partinin içindeki değişik düşüncede olan ama CHP Programını kabul eden her partiliye açıktı. Ayrıca kadın kontenjan adaylarından birçoğu listenin başına koymakla yetinilmeyerek, ülkemizdeki en çok dışlanan azınlık adaylarını da listelerin seçilebilecek yerlerinde aday gösterildi. Bu uygulamalarla CHP, Türkiye’deki partilerdeki lider sultasına son vererek, diğer tüm partilere çok güzel bir parti içi demokrasi dersi vermiştir.

ŞİMDİ CHP İKTİDARI İÇİN ÇALIŞMA ZAMANIDIR

AKP’nin Türkiye’yi götürdüğü dinci polis devleti diktatörlüğü tehlikesi her geçen gün daha da artarak sürüyor. Bunu yurdumuzun her köşesinde adım adım yaşadığımız gibi, yurt dışına bile yansıyor.

Diğer taraftan bazı eksikliklerine rağmen çalışmalarını, AKP iktidarının bir an önce gitmesine odaklayan bir CHP var. CHP İktidar adayı bir kitle partisidir. Kitle partilerinde tüm yöneticilerinin homojen olması beklenemez. Yöneticilerinin bazı görüşleri hoşumuza gitmeyebilir. Belki 50 konudan 45’inde CHP ve yöneticileri ile aynı görüşleri paylaşıp, 5 konuda değişik düşünebiliriz. Ama biz o aynı görüşü paylaştığımız 45 konuyu öne çıkarıp savunacağımıza, farklı düşündüğümüz 5 konuyu öne çıkararak CHP’li kararsız seçmenin sandığa giderek oy vermesine FARKINDA OLMADAN engel olabiliriz.

Anketlerde AKP’nin oylarının yüzde 40’ın altına düştüğü ortaya çıkıyor. Böyle bir dönemde şu soruyu kendimize de sormamız gerekiyor: Biz baskıcı AKP iktidarının devamını mı istiyoruz? Bu soruya eğer h a y ı r diyorsak, o zaman seçimlerde başarılı olabilmesi için iktidar olmaya en yakın olan partide, CHP’de oyların toplanmasına destek vermeliyiz. Aksi takdirde AKP ve Erdoğan’ın CHP’yi itibarsızlaştırmak için yaptıkları algı çalışmalarına katkıda bulunarak CHP’yi ve yöneticilerini halk nazarında yanlış tanıtmış oluruz.

Bazı kararsız CHP’li seçmenler barajın altında kalmaması için HDP’ye oy vermek isteyebilirler. Bizim onlara yanıtımız: Yapılan anket sonuçlarına göre HDP, AKP ve sosyalist seçmenlerden alacağı oylarla zaten yüzde 10 barajını aşacak durumda. Bizim CHP’ye oy vererek güçlü bir şekilde TBMM’de yer almasını sağlamamız gerekiyor.

CHP SEÇİM BİLDİEGESİ AKP’Yİ VE ERDOĞAN’I PANİĞE SOKMUŞTUR

CHP sosyal demokrat dünya görüşünü dünyadaki ve ülkemizdeki gelişim ve değişim süreçlerine göre yorumlayarak ülke ve halkımızın sorunlarına çözüm önerileri getirmekte ve projeler üretmeye devam etmektedir. CHP Seçim Bildirgesi hem sosyal demokrat kesimlere hem de geniş halk yığınlarına büyük heyecan vermiş ve onları harekete geçirmiştir. Sosyal bakımdan zayıf olan kesimlere yönelik onlarca projenin yer aldığı SEÇİM BİLDİRGESİ ile gündemi belirleyen CHP, AKP’nin paniğe kapılmasına ve seçimleri kaybedeceğinin müjdecisi olmuştur.

Cumhuriyet Halk Partisi‘nin iktidar yürüyüşü CHP üyeleri ve seçmenlerinin desteği ve özverili çalışmaları ile başarıya ulaşacak, içinde yaşadığımız AKP’nin son aşamasına doğru yürüdüğü dinci baskıcı diktatörlüğe son verecektir.

Biz CHP’lilere düşen görev oylarımızın bölünmesini önleyecek şekilde propagandamıza devam etmek ve kararsız seçmenleri etkileyerek sandığa gitmelerini ve CHP’ye oy vermelerini sağlamaktır.

Yüzde 10 barajının bulunduğu adil olmayan bugünkü seçim sisteminde şimdiye kadarki seçimlerin hiç birinde yüzde 0,5 bile oy alamayan partilere seçmenlerin oy vererek oylarının boş gitmesini isteyeceklerini sanmıyorum.

Bu nedenle CHP’liler olarak sosyal demokrat kimliğimizden uzaklaşmamalı, aksine sosyal demokrasinin, hem ülkemizden kaynaklanan hem de evrensel değerlerine sahip çıkarak özellikle sosyal ve eğitsel bakımdan zayıf olan kesimlerin yanında olduğumuzu dile getirmeli ve bunun gereklerini yapmalıyız.

 

@Odatv.com

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

Hakkı Keskin ve Ertekin Özcan karşı karşıya!

hakki-horzİşte Eski Alman milletvekili, akademisyen Hakkı Keskin ile yine Almanya’daki yurttaşlarımız arasında tanınan bir sima olan Ertekin Özcan arasındaki polemik…

ELBE EXPRESS/HABER MERKEZİ

7 Haziran 2015 genel milletvekili seçimlerinde ilk kez yurtdışındaki Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı seçmenler de oy kullanıyor. Bu açıdan, özellikle yurtdışında en fazla yurttaşımızın yaşadığı Almanya’da seçmenler ateşli bir mücadele içinde… Almanya’daki yurttaşlarımızın oyu Meclis’te grubu bulunan dört partiye dağılacak gibi gözüküyor. Bu bağlamda eski Alman milletvekili, akademisyen Hakkı Keskin ile yine Almanya’daki yurttaşlarımız arasında tanınan bir sima olan Ertekin Özcan arasındaki polemik ilginç. Hakkı Keskin’in “Vatan Partisi’ne üye oldum, Çünkü!” başlığıyla Aydınlık gazetesinde çıkan yazıya, sosyal demokrat camianın tanınmış ismi Ertekin Özcan’dan tepki geldi. O da Almanya’daki yurttaşlarımıza gönderdiği mektupta “Neden CHP’ye Oy Vermeliyiz?” sorusuna açıklık getirdi. Odatv olarak iki görüşü de sunuyoruz.

***

Vatan Partisine Üye oldum, Çünkü!

Hakkı Keskin, Prof. Dr, eski SPD Milletvekili (Almanya)

Cumhuriyet Halk Partisi`ne 20 yıl önce üye oldum. Atatürk`ün kurduğu CHP’nin altı oku; Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini tanımlayan ve bağlı kalınması gereken temel ilkeleridir. Devrimcilik ilkesi, toplumsal gereksinimlere göre, ancak bu ilkelerin özüne bağlı kalarak, ülkede yeni atılımlar ve köklü değişimleri yapmayı hedefler. Buna en güzel örnek, Devletçiliğin, ülkenin daha hızla kalkınabilmesi için, devlet yatırımlarına özel sektör girişimciliğini ekleyerek, 1928’lerden sonra karma ekonomiye geçilmesidir. Karşıtları tarafından sıkça eleştirilen Milliyetçilik ilkesi ise, ulusal devleti ve milleti simgeleyen, T.C. vatandaşı herkesi, vatandaşlık şemsiyesi altında “Türk gören ve Türk Milletinden kabul eden“, ancak şoven ve ırkçı milliyetçiliği reddeden bir anlayıştır. Laiklik ilkesi ise, dinin, siyaset, ticari, ekonomik çıkarlar ve farklı inanç gurupları arasında istismar edilmesini önlemeyi hedef alan, son derece önemli bir ilkedir. Türkiye’de akla dayalı özgür düşüncenin, birlikteliğin ve barışın çimentosudur.

“YENİ CHP” GİDEREK BU İLKELERDEN UZAKLAŞIYOR

Sayın Deniz Baykal bir kumpas sonuncu CHP genel başkanlığından uzaklaştırıldı. Sonrasında yukarıdaki felsefeye bağlı kadrolar parti yönetimi ve milletvekili olabilmelerinden büyük ölçüde uzaklaştırıldı. Parti yeniden dizayn edildi.

“Kefere Atatürk” diyen Bekaroğlu partide ikinci adam konumuna getirildi. Bu kişi “Ulus devlet miadını doldurdu“ diyerek, CHP’nin kararlılıkla savunması gerek bir ilkeye karşı tavır aldı. Ulus devlet karşıtlığı, öteden beri, PKK’nın temel görüşüdür. CHP genel başkanı yeni yardımcısı Bekaroğlu’nu uyararak, Ulus Devletin CHP’nin temel ilkesi olduğunu açıklayacak mı diye özenle bekledim. Ses yok.

Başbakan AKP’nin Seçim Bildirgesini açıklarken, yeni anayasada “hiç bir etnik ve dini inanca atıfta bulunulmayacağını“ deklere etti. Bu açıkça “Türk Milleti” ve “Türk” isminin, PKK’nın istekleri doğrultusunda anayasadan çıkartılmasını öngören bir açıklamadır. Son derece önemli bu konuda da CHP genel başkanından nedense yine bir açıklama yapılmadı. Oysa tüm ülke anayasalarında, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Rusya, Çin ve ABD, örneklerinde olduğu gibi, tabii ki bu ülkelerin ulus isimlerine bir çok maddede vurgu yapılır. Kendi ulusunun ismini kullanmaktan kaçınan sadece Erdoğan ve Davutoğlu’dur. Onlar konuşmalarında Türk kelimesi olmaksızın “millet“ den söz ederler.

CHP’nin bir diğer Genel Başkan yardımcısı Tanrıkulu “Kürt açılımı” konusunda yaptığı açıklamalarda, HDP’den farklı bir tavır sergilemiyor. Hatta CHP’nin bu partiyle koalisyon yapabileceğini bile belirtiyor.

Ermeni Soykırım iddialarına ilişkin Papa, Avrupa Parlamentosu, Putin ve Almanya Cumhurbaşkanının karar ve açıklamalarına, CHP genel başkanından tepki gelmiyor. Hatta “adaylığımın Ermeni Soykırımının 100. Yılına gelmesinin simgesel önemi var“ diyen Ermeni kökenli bayan Doğan, İstanbul`dan aday gösteriliyor.

Ege denizi kıyılarında Türkiye’ye ait 152 ada, adacık ve kaya Yunanistan tarafından işgal ediliyor. Konu basında yankılanıyor, Vatan Partisi Kuşadası’nda kitlesel eylem yapıyor, CHP bu ulusal konu da suskun kalıyor.

İŞTE BU NEDENLE VATAN PARTİSİ’NDEYİM

CHP kendi ilkelerinden ve Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesinden; gün be gün uzaklaşırken, Vatan Patisi büyük bir kararlılık ve özgüvenle Mustafa Kemal Atatürk`e, onun rotasına, Cumhuriyetin kuruluş felsefesine ve hatta CHP’nin altı okta belirtilen ilkelerine sahip çıkıyor. Türkiye’nin ulusal çıkarlarını ve tüm emekçilerin haklarını inançla, ödünsüz ve özgüvenle savunuyor. İşte bu nedenle, uzun bir sorgulama sürecinden sonra, Vatan Partisine üye olmaya karar verdim. Atatürk’ün; “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır“ tümcesi, inanıyorum ki bu doğru kararımda bana ışık tuttu.

Neden CHP’ye Oy Vermeliyiz?

Ertekin Özcan, HDF Kurucu Genel Başkanı(Almanya)

Almanya’da 40 yıla yakın zamandan beri birlikte mücadele verdiğimiz bir kaç CHP’li arkadaş, CHP’nin ilkelerinden saptığını iddia ederek Vatan Partisi’ne geçtiklerini basına açıkladı. Herkesin istediği bir partiye üye olması doğal hakkıdır. Bunu hiç kimse engelleyemez. Ancak seçim barajının yüzde 10 olduğu ülkemizde, bu barajı aşmanın çok güç olduğunu biliyoruz. Bunu bile bile seçimlere bir ay kala değer verdiğimiz bazı arkadaşların ortak hedefte, yani AKP diktasına son verme hedefine odaklanarak sosyal demokrasinin Türkiye’deki temsilcisi CHP için çalışmaları gerekirken, yüzde bir bile oy alamayacak bir partiye üye olarak kararsız seçmenleri etkilemesi üzücüdür. Çünkü verilecek oylar boşa gidecek AKP’nin kazanmasında etkili olacaktır.

CHP İLKELERİNDEN SAPMAMIŞ, EVRENSEL SOSYAL DEMOKRAT İLKELERLE ALTI OKU BÜTÜNLEŞTİRMİŞTİR

İddia edildiği gibi, CHP Programını mı değiştirdi? Hayır, yok öyle bir şey. Cumhuriyet Halk Partisi, Mustafa Kemal Atatürk`ün kurduğu ve 70’lı yılların başına kadar altı oku; yani Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik ilkelerini kabul eden partidir. Bu ilkeler aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini tanımlayan temel ilkelerdir.

Dünyadaki ve Türkiye’deki ekonomik, siyasal ve toplumsal gelişmeler ve dengeler Türkiye’yi de etkiledi ve etkilemeye devam ediyor.1961 yılında Türkiye’de yürürlüğe giren yeni Anayasa’sının getirmiş olduğu demokratik ve özgürlükçü ortamda, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarındaki ideoloji ve siyasal görüşler birer birer siyasi partilerde hayat buldular. Muhafazakâr-liberaller AP’(Adalet Partisin)de, İslamcılar Milli Nizam Partisi’nde ve daha sonra MSP’de, Türkçüler MHP’de,  sosyalistler de TİP’te (Türkiye İşçi Partisi)örgütlendiler. CHP’de de 60’lı yılların ortasında İsmet İnönü’nün genel başkanlığında önce Ortanın Solu, daha sonra 1972 yılında Bülent Ecevit’in genel başkan olması ile Demokratik Sol tartışmaları başladı. 14-15 Aralık 1974 tarihinde yapılan Büyük Kurultay’da CHP Altı Ok’a ek olarak sosyal demokrasinin uluslararası ilkelerini de Türkiye’ye uyarlayarak CHP Programına eklemiştir.

CHP sosyal demokrat kimlikli bir parti olarak; çoğulculuk ve katılımcılığı, insan haklarını, özgürlük ve hukuk devleti kurallarına sahip çıkmayı, azınlık haklarına saygıyı, eşitlik ve adalet ilkelerini, dayanışmayı, barış ve hoşgörüyü, emeğin önceliği ve bütünlüğünü, çevrenin ve doğanın korunmasını, yani sosyal demokrasinin çağdaş evrensel değerlerini her koşul ve ortamda sahiplenmekte ve politikalarında rehber olarak değerlendirmektedir.

Bazılarının iddia ettiği gibi, CHP Kuruluş yıllarında kabul ettiği ve programında yer alan altı ok ilkelerinden vazgeçmemiş, aksine bu ilkeleri bir zamanlar Bülent Ecevit’in yorumladığı şekilde yorumlayarak çağdaş sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri doğrultusunda bütünleştirmiştir.

CHP PARTİ İÇİ VE KATILIMCI DEMOKRASİYİ UYGULAYAN TEK PARTİDİR

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olduğu 2010 yılından beri CHP Kurultaylarında yapılan tüzük değişikliği ile partinin genel başkanlığına, il ve ilçe başkanlıklarına aday önermek için öngörülen delegelerin yüzde 20’sinin oranını yüzde 10’a indirdi. Ayrıca partinin organlarına seçilebilmek için yüzde 33 cinsiyet ve yüzde 10 gençlik kotasını kabul ederek, kadın ve gençlerin partinin yönetim birimlerine seçilebilmelerinin önünü açmıştır.

Önceki genel başkanımız Deniz Baykal’ın CHP genel başkanlığından ayrılmasından sonra “Partinin yeniden dizayn edilerek Atatürk ilkelerine bağlı kadroların parti yönetimine girmeleri ve milletvekili olabilmeleri büyük ölçüde engellendiği” iddia ediliyor.

Muharrem İnce’nin de genel başkanlığa aday olduğu son seçimli CHP Kurultayı’nda 400’ün üzerinde partili uzun yıllardan beri ilk defa kullanılan çarşaf listeden Parti Meclisi’ne aday oldu. Sözü edilen o CHP üyelerinden bazıları Parti Meclisi’ne girmeyi başardı. Bazıları başaramadı. Ondan önceki Kurultay da gayet demokratik bir ortamda geçmiş, 30 civarında konuşmacı söz alarak Genel Başkanı da eleştirmişti. Ayrıca 400’ün üzerinde aday Parti Meclisi’ne girebilmek için seçimlerde yarıştı. Böylece parti adım adım daha demokratik bir yapıya kavuştu.

CHP, Parti Meclisi’nde aldığı kararla 85 seçim bölgesinin 55’inde milletvekili adaylarını 29 Mart 2015 tarihinde yargıç denetiminde yapılan ön seçimle, diğerlerinde de örgüt içi yoklama ile belirledi. Bu ön seçimler partinin içindeki değişik düşüncede olan ama CHP Programını kabul eden her partiliye açıktı. Ayrıca kadın kontenjan adaylarından birçoğu listenin başına koymakla yetinilmeyerek, ülkemizdeki en çok dışlanan azınlık adaylarını da listelerin seçilebilecek yerlerinde aday gösterildi. Bu uygulamalarla CHP, Türkiye’deki partilerdeki lider sultasına son vererek, diğer tüm partilere çok güzel bir parti içi demokrasi dersi vermiştir.

ŞİMDİ CHP İKTİDARI İÇİN ÇALIŞMA ZAMANIDIR

AKP’nin Türkiye’yi götürdüğü dinci polis devleti diktatörlüğü tehlikesi her geçen gün daha da artarak sürüyor. Bunu yurdumuzun her köşesinde adım adım yaşadığımız gibi, yurt dışına bile yansıyor.

Diğer taraftan bazı eksikliklerine rağmen çalışmalarını, AKP iktidarının bir an önce gitmesine odaklayan bir CHP var. CHP İktidar adayı bir kitle partisidir. Kitle partilerinde tüm yöneticilerinin homojen olması beklenemez. Yöneticilerinin bazı görüşleri hoşumuza gitmeyebilir. Belki 50 konudan 45’inde CHP ve yöneticileri ile aynı görüşleri paylaşıp, 5 konuda değişik düşünebiliriz. Ama biz o aynı görüşü paylaştığımız 45 konuyu öne çıkarıp savunacağımıza, farklı düşündüğümüz 5 konuyu öne çıkararak CHP’li kararsız seçmenin sandığa giderek oy vermesine FARKINDA OLMADAN engel olabiliriz.

Anketlerde AKP’nin oylarının yüzde 40’ın altına düştüğü ortaya çıkıyor. Böyle bir dönemde şu soruyu kendimize de sormamız gerekiyor: Biz baskıcı AKP iktidarının devamını mı istiyoruz? Bu soruya eğer h a y ı r diyorsak, o zaman seçimlerde başarılı olabilmesi için iktidar olmaya en yakın olan partide, CHP’de oyların toplanmasına destek vermeliyiz. Aksi takdirde AKP ve Erdoğan’ın CHP’yi itibarsızlaştırmak için yaptıkları algı çalışmalarına katkıda bulunarak CHP’yi ve yöneticilerini halk nazarında yanlış tanıtmış oluruz.

Bazı kararsız CHP’li seçmenler barajın altında kalmaması için HDP’ye oy vermek isteyebilirler. Bizim onlara yanıtımız: Yapılan anket sonuçlarına göre HDP, AKP ve sosyalist seçmenlerden alacağı oylarla zaten yüzde 10 barajını aşacak durumda. Bizim CHP’ye oy vererek güçlü bir şekilde TBMM’de yer almasını sağlamamız gerekiyor.

CHP SEÇİM BİLDİEGESİ AKP’Yİ VE ERDOĞAN’I PANİĞE SOKMUŞTUR

CHP sosyal demokrat dünya görüşünü dünyadaki ve ülkemizdeki gelişim ve değişim süreçlerine göre yorumlayarak ülke ve halkımızın sorunlarına çözüm önerileri getirmekte ve projeler üretmeye devam etmektedir. CHP Seçim Bildirgesi hem sosyal demokrat kesimlere hem de geniş halk yığınlarına büyük heyecan vermiş ve onları harekete geçirmiştir. Sosyal bakımdan zayıf olan kesimlere yönelik onlarca projenin yer aldığı SEÇİM BİLDİRGESİ ile gündemi belirleyen CHP, AKP’nin paniğe kapılmasına ve seçimleri kaybedeceğinin müjdecisi olmuştur.

Cumhuriyet Halk Partisi‘nin iktidar yürüyüşü CHP üyeleri ve seçmenlerinin desteği ve özverili çalışmaları ile başarıya ulaşacak, içinde yaşadığımız AKP’nin son aşamasına doğru yürüdüğü dinci baskıcı diktatörlüğe son verecektir.

Biz CHP’lilere düşen görev oylarımızın bölünmesini önleyecek şekilde propagandamıza devam etmek ve kararsız seçmenleri etkileyerek sandığa gitmelerini ve CHP’ye oy vermelerini sağlamaktır.

Yüzde 10 barajının bulunduğu adil olmayan bugünkü seçim sisteminde şimdiye kadarki seçimlerin hiç birinde yüzde 0,5 bile oy alamayan partilere seçmenlerin oy vererek oylarının boş gitmesini isteyeceklerini sanmıyorum.

Bu nedenle CHP’liler olarak sosyal demokrat kimliğimizden uzaklaşmamalı, aksine sosyal demokrasinin, hem ülkemizden kaynaklanan hem de evrensel değerlerine sahip çıkarak özellikle sosyal ve eğitsel bakımdan zayıf olan kesimlerin yanında olduğumuzu dile getirmeli ve bunun gereklerini yapmalıyız.

 

@Odatv.com

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER