Büyük yazarı 70. ölüm yıl dönümünde anıyoruz!
ELBEEXPRESS / HABERMERKEZİ
Yıl 1932’ydi.
Yeni bir mahkum getirdiler Sinop Cezaevi’ne. Yazmadığı bir şiir yüzünden, üzerine atılan iftiradan dolayı
Paslı demir parmaklıklar, nemli duvarlar arasında dolaşıp dururdu.
Geceleri sürekli okurdu.
Havalandırma saatlerinde diğer mahkumlarla konuşurdu.
Sonra o paslı ranzada oturup yazardı.
Rizeli Sandıkçı Şükrü’nün hikayesini cezaevinde duymuştu.
Destanını da orada yazdı.
‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ dillere dolandı.
“Sene 1341 mevsime uydum
Sebep oldu şeytan bir cana kıydım
Katil defterine adımı koydum
Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz
Sen üzülme anam dertlerim çoktur
Çektiğim çilenin hesabı yoktur
Yiğitlik yolunda üstüme yoktur
Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz
Çok zamanlar çektim kahrı zindanı
Bize de mesken oldu Sinop’un hanı
Firar etmeyilen buldum amanı
Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz
Bir yanımı sardı müfreze kolu
Bir yanımı sardı Varilcioğlu
Beşyüz atlıyılan kestiler yolu
Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz.”
O cezaevinde
“Aldırma Gönül”ü yazdı.
Mazlumların, mahkumların şarkısı oldu.
“Dışarda azgın dalgalar
Gelir duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül aldırma”
Yine orada “Leylim Ley”i yazdı.
Meydanları sarstı.
“Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni
Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
Yedi yıldır uğramadım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kula değil yüreğine sor beni.”
Sabahattin Ali 41 yıllık yaşamında hep yazdı.
Ezileni, yoksulu, mazlumu yazdı.
Yazdıkları nedeniyle hep dışlandı.
Sorgulandı, tartaklandı, tutuklandı.
Geride onlarca roman, öykü ve şiir bıraktı.
En önemlileri Kuyucaklı Yusuf, Kürk Mantolu Madonna ve İçimizdeki Şeytan’dı.
1948 yılında derin devlet tarafından katledildi.
Katili bir emniyet görevlisiydi.
Yakalandı, kısa sürede bırakıldı.
Sabahattin Ali yıllarca devletin yasaklılar listesinde yer aldı.
Eserleri ancak 2005 yılından sonra ders kitaplarına girebildi.
Şu sözleri hiç unutulmadı :
“Biz istiyoruz ki, bu memlekette yapılan her iş, üç beş kişinin çıkarına değil, bu toprakları dolduran milyonların yararına olsun. Biz istiyoruz ki, bu topraklar ve onun üzerinde yaşayan insanlar, hiçbir yabancı devletin oyuncağı olmasın. Dünya işlerinde politikamız, şunun bunun kölesi gibi peşinden gidilerek değil, bu milletin selametini en iyi sağlatacak yolları müstakil olarak seçmek şeklinde kendini göstersin.”
Kırk bir yıllık ömrü 1948′ de noktalandı ,
2 Nisan ölüm yıldönümü.
Anısına saygıyla.