Emekli Kurmay Albay Ali Türkşen ve Türkiye Gençlik Birliği(TGB) Genel Başkanı Çağdaş Cengiz, Hamburg’da önemli açıklamalar yaptı. Türkşen ve Cengiz, son dönemde Türkiye’de yaşanan gelişmeleri değerlendirdiler.
ELBE EXPRESS/HABER MERKEZİ
TGB Hamburg tarafından gerçekleştirilen “15 Temmuz sonrası Türkiye ve Terör” konulu panelde Emekli Kurmay Albay Ali Türkşen ve Türkiye Gençlik Birliği(TGB) Genel Başkanı Çağdaş Cengiz konuk oldu.
Altona semtindeki TGH Haus’de gerçekleşen panel tatil gününde olmasına rağmen yoğun ilgi gördü. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan panelin sunuculuğunu Ümmühan Algün’ün yaptı.
TGB ve ADD ortak hareket etmeli
Açılış konuşmasını eski TGH Hamburg Başkanı Veli Can, başkanlığı bıraktığını ama TGB Hamburg’a her türlü desteği vermeye devam edeceğini söyledi. Can, ayrıca ADD ve TGB’nin bir araya gelerek Alman kamuoyuna karşı ortak çalışmaları gerektiğinin altını çizdi.
PKK sorunu artık Almanya sorunu
Almanya’da Türk kurumlarına yapılan saldırılara değinen TGB Hamburg’un çiçeği burnumdaki başkanı Mustafa Barış Türkoğlu, PKK sorunun artık Almanya’nın sorunu haline geldiğini söyledi. Almanya’da artan aşırı sağ ve ırkçılığa dikkat çeken Türkoğlu, Yurtta barış ve dünyada barışı sağlamak için tek çözümün Almanya içinde Avrasya olduğunu söyledi.
ÇAĞDAŞ CENGİZ: “1922’den beri emperyalist işgalci olmayan yada emperyalist işgale uğramayan tek ülke: “Türkiye”
Lisede okuduğu Nazım Hikmet’in Vatan Haini şiiri nedeniyle henüz çocuk yaşta gözaltına alınan TGB Genel Başkanı Çağdaş Cengiz, konuşmasının ilk bölümünü batı felsefesini ayırdı. 1945’ten beri üniversitelerde batı kaynaklı eserlerin okutulduğunu söyleyen Cengiz, iki büyük emperyalist Dünya Savaşının sonuçları detaylıca anlattı. 1922 yılından beri dünyada hangi ülkenin emperyalist işgalci yada işgale uğramadığını soran Cengiz ” Bu sorunun cevabı Türkiye’dir. Biz ne emperyalist bir işgal içerisinde bulunduk ne de bizim topraklarımıza işgalci ayağı girebildi. Bu önemli bir öz güven kaynağı olmalı. Atatürk devrimleri o kadar sağlam ki aradan 100 yıl geçmesine rağmen hala varlığını sürdürüyor.” dedi. Kore savaşı için işbirlikçi bir hükümetin Nato’ya girmek için Kore’ye asker yollamasını durumunu olduğunu söyleyen Cengiz, Kıbrıs çıkartmasını ise haklı sebeplerden olduğunu savundu.
Açılım bitti
Açılım dönemin Türkiye’de bittiğinin altını çizen Cengiz “ Doğu ve Güneydoğu’da sürekli toplantılar yapıyoruz. İlk defa huzur ve güven ikliminin oluştuğunu gördüm. Oradaki toprak mücadelesi veren köylüler yada çocukları PKK tarafından kaçırılan aileler ile görüşüyoruz. Önceden hep havada bir gerilim veya olumsuz hava olurdu. Diyarbakır’a son gittiğimde hiç görmediğim kadar bebek arabası gördüm. En büyük çatışmaların yaşandığı yerlerde, hanlarda, sokaklarda müthiş bir canlılık var. Halka etrafta çok sivil polisin olmasını nasıl olduğunu sorduğumda, gerilim değil güvenlik iklimi yarattığını söylüyorlar. “ diye ifade etti.
Başkanlık girişiminin başarılı olma şansı yok
Meselenin Tayyip Erdoğan değil Türkiye meselesi olduğuna dikkat çeken Cengiz “ Tayyip Erdoğan’ın neyi istediği yada istemediği diye Türkiye yada Dünya şekillenmiyor. Türkiye, toplumsal dinamikler ile değişiyor. Başkanlık girişiminin başarılı olma şansı yok. Bu durum gerçekleşse bile uygulanamaz. Böyle disiplinli bir toplum yaratamazsınız. Çünkü meclisiniz yoksa yönetmenizin imkanı yok” diye konuştu.
ALİ TÜRKŞEN: “Atatürk’ü anma davetiyesi sorguda soruldu”
FETÖ’nin Balyoz Kumpası sonucu yaklaşık 3,5 yıl Hasdal askeri cezaevinde yatan Emekli Kurmay Albay Ali Türkşen, o dönemde yaşadıklarını trajik-komik bir biçimde anlattı. Ergenekon süreci döneminde Berlin Başkonsolosluğunda görevli olduğunu söyleyen Türkşen, “Almanya’da bulunduğum dönemde Berlin-Brandenburg Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD), Başkonsolosluğa daveti üzerine bir çok toplantılarına katıldım. Anı olarak bir davetiyeyi saklamıştım. Polis evimi ararken 10 Kasım 2007’de Atatürk’ün anma toplantısının davetiyesini buluyor. Sorguda bunu da sormuşlardı. O dönemde İzmir’de görevliydim. Cumhuriyet savcılığından ifadeye çağırıldım. Savcı en sonda bu davetiyle ilgili soruyu sordu. Sonra bu sorunun cevabını ben yazdırabilir miyim diye sormuştu. Savcı ‘ Mustafa Kemal Atatürk’ün ordusunda görevli bir Türk subayı olarak bu soruyu bana nasıl sorabilirsiniz.Ben bu sorunun bana sorulmasını şiddetle reddediyorum. Böyle bir soruya kesinlikle cevap vermiyorum’ diye benimde onayımla böyle yazılmıştı. Şimdi beni gözaltına alan polisler, yargılayan savcı ve hakimler hepsi FETÖ’den içerde. Sadece bu savcı dışarıda” dedi.
15 Temmuz’e TSK içindeki üniformalı hainler yaptı
MİT krizi ve 17-25 Aralık’tan sonra FETÖ’nün açığa çıktığını söyleyen Türkşen “ Biz o dönemde davayı Anayasa Mahkemesine taşımıştık. Orada nöbet tutan vatanseverlerin kamuoyu baskısıyla kısa bir süre sonra çıktık. Yargıtay’da onadı. Ama hale bu duruma rağmen bazı şeyleri kaşımak için konuşanlar var. 15 Temmuz Kalkışması Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki üniformalı hainler yaptı. Bugün bir üst teğmen itirafçı oldu ve hemen TSK içindeki FETÖ’cülere operasyon yapıldı. İçerdekiler çözülmeye başladıktan sonra bizde bu kalkışmanın arka planını öğreneceğiz” diye ifade etti.
Başkanlık sistemini sadece Erdoğan istiyor
Rize’de Atatürk heykelinin kaldırılması olayını eleştirren Türkşen “ Atatürk’ün heykeli kaldırılmasına bu kadar tepki verilmese depoya kalkacaktı belkide. Son dönemde insanlar hiç bu kadar keskin bir biçimde kutuplaştırılmadı. Başkanlık sistemi isteniyor ama Tayyip Erdoğan dışında bunu savunacak hiç bir kimse yok” diye konuştu.
Cezaevinden çıktım trafik lambasına sarıldım
Hasdal cezaevinde yatarken dışarıyı gösteren bir fotoğrafın hikayesini anlatan Türkşen şöyle konuştu: “ Hasdal Askeri Cezaevi çam ormanı içindeydi. Hava kirliliği yok. O çam kokularının giremeyeceği bir hiç demir parmaklık yoktu. Yapmur yağdığı zaman toprağa düşüyordu. O toprak kokusuna engel olabilecek demir parmaklık var mı yok. Sabah kalkıyorsunuz kuşlar cıvıl cıvıl ötüyor. O sesleri engelleyen parmaklık var mı oda yok. O fotoğrafta gözükmeyen bir şey daha vardı. Çaprazında trafik ışığının yüksekte olan kısmı bizim görebildiğimiz mesafedeydi. Geceleri sarı çakara döner, yanıp sönerdi. Medeniyete, hayata dair her işaret o olduğu için oturum trafik lambasını izlerdik. Cezaevinden çıktıktan sonra önce aileme sarıldım, sonra gittim o trafik lambasına sarıldım. O sarı çakan ışık sonradan anladım Mustafa Kemal Atatürk’ün ışığıydı. Onun değerleri,düşünceleri ve ülküsüydü. Mutsuz olabiliriz ama o sarı ışık gibi umudumuzu kaybetme lüksümüz yok”
Toplantı davetlilerin Cengiz ve Türkşen’e sorularıyla devam etti.
FOTO GALERİ