Hamburglu genç işadamı Ümit Akbana, annesiyle birlikte gittiği Hac izlenimlerini Elbe Express’e anlattı. Akbana, Arafat’ta 5 milyonluk insan selini görünce çok duygulandığını belirtti.
Söyleşi: Mehmet Atak
Almanya’nın Hamburg kentindeki en işlek alışveriş caddelerinden Steindamm’da Lezzetim Köz Restaurant’ının açılışını yaptıktan kısa bir süre sonra, İslam dininin 5 şartından biri olan Hac yükümlülüğünü yerine getirmek üzere annesiyle birlikte Mekke’ye giden işadamı Ümit Akbana ile Suudi Arabistan’daki Hac izlenimleri konusunda bir söyleşi yaptık. Geçen yıl Umre ziyaretini de yapmış olan genç işadamı, hayli ilginç noktalara da değindiği görüşmemizde, özellikle “Kul hakkı”nın affedilmez günahlar arasında olduğunu vurguladı.
-Sayın Akbana, restoranınızı açar açmaz Hac için Mukaddes Topraklar’a uçtunuz. Allah niyetinizi kabul etsin. Gidiş yolculuğunuz nasıl geçti ?
Ümit Akbana : 19 Eylül 18 Ekim tarihleri arasında Annem ile birlikte Hac’da idim. Bu benim ilk haccım oldu. 2013’te Eşimle 2 haftalik bir Umre ziyaretimiz de olmuştu. Hacca kısmet bu seneymiş. Allah gitmek isteyen herkese nasip etsin. Gerçekten Rabbimizin her emrinde olduğu gibi Hac’da da birçok hikmetler mevcut.
Hamburg’dan uçakla başlayan yolculuğum, İstanbul’da ve orda beni dört gözle bekliyen annemi aldiktan 3,5 saat sonra da Cidde’de son buldu. 4 saat süren işlemlerden sonra Mekke’deki otelimize öğle vakti ulaşabildik.
KUL HAKKI YİYENLERE AF YOK
-Hac programınız ne zaman başladı ?
İlk günkü Umre tavafı, Say’ı ve Tıraşı’ndan sonra İhram’dan çıktık.
Haccın en önemli noktası olan Arafat’ı çok merak ediyordum. Çünkü Hz. Muhammed “Hac Arafat’tır. Arafat’ta Allah’ın kucağındaymış gibi emindirdir orada” mealinde konuşmuştur. Arafat sanki Mahşerin ön görünümü.. 5 milyon insan kıyameti şimdiden tasavvur ediyor. Bu sahneden çok etkilendim. İnşallah bütün müminler affolunmuşlardır.
Haccın en önemli noktası olan Arafat’ı çok merak ediyordum. Çünkü Hz. Muhammed s.a.v. Efendimiz bir rivayetinde“Hac Arafat’tır. demiştir. Pr.Dr. Mehmet Görmez’in vakfe duasında tarif ettiği gibi Arafat’ta kendinizi Allah’ın kucağındaymış gibi emin hissediyorsunuz..Arafat Dağı ayrıca Hz.Adem a.ş. ve Hz.Havva’nın Cennetten kovulduktan sonra dünyada uzun yıllar sonra ilk karşılaştığı ve yüce Allah’ın affına nail olduğu mübarek dağdır. Arafat’ta milyonlarca insan hep bir ağızdan Allah’ı zikreder ve orda herkes İhramlıdır, ve bu görüntü Mahşer‘in ön görünümdür.. Milyonlarca insan kıyameti şimdiden tasavvur ediyor. Bu sahneden çok etkilendim. İnşallah bütün müminler affolunmuşlardır.
Arafata çıkmadan önce hergün Kabeye gidiliyor, tavaf yapılıyor.
Kabe‘de yapılan her ibadet ve hayır hasenata karşılık yüce Allah bire yüzbin sevap yazıyor, aynı şekilde Medine‘de Mescidi Nebevi’de (Efendimiz Hz.Muhammed’in s.a.v Mescidi) sevaplar bire bin yazılıyor.
Akşam 8 gibi Arafat’a çıkıp ertesi gün akşama kadar Arafat’ta Vakfe’ye durduk. Duaların kabul olduğu ve yüce Allah’ın rahmetini eksiltmediği bu mübarek mekandaki herkes, annesinden doğdugu gibi manevi bir temizliğe kavuşur. Rabbimiz onun rızasını kazanmak için Hac yapmaya gelmiş tüm insanların “kul hakkı hariç” bütün günahlarını affeder.
– Hacc’ın diğer safhalarını da anlatır mısınız ?
Arafat’ta bir gün Vakfe’ye durduktan sonra otobüslerle Müzdelife’ye gittik, Cem-i tehir ve Vakfe’den sonra yaya olarak Mina’ya, oradan da sabah saat 06.00’da otelimize geldik. Otelin Cemerat’a yakın olması çok iyi oldu ama buna rağmen yaklaşık 15 km kadar yürüdük. Yaşlı Hacılar ve Annemle bu yürüyüşü zor da olsa tamamladık.
Hac günlerinden sonra, zamanınızı ziyaretlerle, Nafile Umreler’le ve vakit namazlarını Kabe’de kılarak değerlendiriyorsunuz. Son 8-9 gün de, Hz. Muhammed’in Mekke’den göç ettiği Medine’de geçiriliyor.
Efendimiz (s.a.v.) sünnetine uyulup 40 vakit Namaz Mescidi Nebevi’de (Efendimizin s.a.v Mescidi) eda ediliyor. Bütün Hacılar bu sünnete genelde uyuyor.
HAVALARIN SICAK OLMASI BİR AVANTAJ
-Sayın Akbana, havaların orada çok sıcak olması sizleri nasıl etkiledi ?
Bildiğimiz gibi Arabistan Almanya’ya göre çok sıcak. Mekke’de hava 42-45 derece..Böyle olunca hemen hemen herkes klimaların da etkisiyle öksürük, ateşlenme, kas tutulması gibi hastalıklara yakalanıyor. Ben de aynı şekilde bu hastalıklardan nasibimi aldım. İnsan ilkin bu sıcak da niye var ki dese de, özellikle Mekke’nin bu sıcaklıkta olması bizim menfaatimize. Çünkü, soğuk bir iklime sahip olsaydı nasıl Hac ve Umre vazifeleri yapılabilirdi? İhramlı bir halde iken insan nasıl dayanabilirdi soğuğa? İklim kurak olunca yağmur çok az yağıyor ve su kaynakları da az oluyor. Mekke’de otellere tankerlerle su taşınıyor. Medine’de ise imkânlar daha geniş.
MİLYONLARCA İNSANIN KAVGASIZ GÜRÜLTÜSÜZ YAŞAMI
– Yüzlerce ülkeden milyonlarca insanın Hacı olmak için akın ettiği Suudi Arabistan’da gördüğünüz manzaraları da nakleder misiniz ?
Hac’da dünyanın her tarafından farklı dil, renk, kültür, mezhep ve sosyal tabakaya mensup insanlarlar bir araya geliyorlar. Her yil milyonlarca insan Hacca gidiyor ama bazı küçük tartışma, kavga gibi olayların dışında büyük bir vakıa yaşanmıyor. Bu kadar insan bir batı veya gayrimüslim ülkede toplansa büyük kavga, çatışma, ölüm ve benzeri felaketlerin yaşanacağı aşikâr. Büyük ölçüde herkes birbirine yardımcı olmaya çalışıyor, kardeşane duygularla hareket ediyor.
– Bazı örnekler verir misiniz ?
Arabistan’da gayriresmi birçok hacı adayı da görmek mümkün. Onların birçok zahmetleri göğüsleyip hac farizalarını yerine getirebilmek icin dışarılarda, beton zeminlerde uyumaya çalıştıklarını, abdesthanelerde yıkandıklarını, ne bulursa onu yediklerini, bizim otobüsle gittiğimiz kutsal ziyaretlere onların kilometrelerce yürüyerek geldiklerini ve yılmadan,üşenmeden tüm sefaletlerine rağmen yüce Allah’n rızasını kazanmak icin gösterdikleri çaba ve samimiyetleri karşısında çok etkilendim.
-Yaşadığınız bazı aksaklıklar da vardır herhalde ?
Tabii ki bazı aksaklıklar da göze çarpıyor.. Hac ziyaretimiz boyunca tesbit edebildiğimiz bu aksaklıklara şöyle tedbirler alınabilir:
Biz Ditib ile ( Diyanet) Hacca gittik. Otellerin Kabe’den uzak oluşu dışında sunulan hizmetten memnun kaldık. Oteller temiz, yemekler Türk usulü ve temizdi. Otellerin Kabe’ye yakin tutulması ibadetlerin yapılmasında büyük ölçüde bir rahatlık getirir.
Her ibadet gibi Hac da kendi ölçü ve kurallarıyla yapılmalı. Bunun için de ön eğitim şart.
Hac süresi 1 ayı aşmamalıdır. Daha fazlası bazı sıkıntılara yol açmakta ve Hac’an kazanılan güzellikler azalmaya başlamakta.
İŞLEMLER SAATLERCE SÜRÜYOR
Arabistan’ın girişlerdeki uzun kontrol işlemleri yaşlı, aç, yorgun, uykusuz Hacı adaylarını çok zorluyor. Arabistan yetkilileri bu işlemleri kolaylaştırma adına gayret sarfetmeliler.
İslam âlemi Haccı bir fırsat bilip maddi ve manevi imkanlarını aralarında paylaşarak dünya sahnesinde çok daha güzel yerlerde olmanın çarelerini bulmalılar.
Mekke ile Medine arasındaki dinlenme tesislerinin bakımsızlığı ayrı bir sorun. Her yıl milyonlarca Hacı’nın uğradığı bu mekanlar gıpta edilecek temizlikte, nezafette ve zerafette olmalı.
CEP TELEFONLARI HAC’DA DA PROBLEM
Cep telefonu gürültüsü Almanya ve Türkiye’de olduğu gibi Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’de de namaz ahengini bozuyor. Birkaç uyarı yazısı konulmuş ama yetersiz kalıyor.
Yine Ravza denilen Resülullah’ın minberi ile kabri arasında namaz kılmak izdihamdan çok zor oluyor. Oraya giren hemen 2 rekat namaz kılıp çıkmalı ki diğer müslümanlar da namaz kılma imkanı bulsunlar.
Hacer-i Esved’e dokunup öpme yarışında da çok yanlış hareketler yapılıyor. Sünnet işleyelim derken haram işleniyor. Başkalarına eziyet vermek, itip kakmak İbadet değidir. İbadet Allah için ve usûlünce yapılırsa makbul olur. Yoksa nefsani bir iş olur.
YABANCI DİL BİLMENİN HAC’DA FAYDALARI
Hacca gelen müslümanlarla konuşmak, tanışmak, dertleşmek çok önemli. Ancak farklı dillere sahip olmak bunu engelliyor maalesef.. Arapça bilmeyenlerin İngilizce, Almanca, Fransızca bilmeleri de burada büyük bir avantaj.
Otel mescitlerinde bir kitaplığın bulunması da faydalı olacaktır.
Sağlık ve temizlik konuları da dini açıdan çok önemli bir husus. Suudiler’in buna niye dikkat etmediklerine bir anlam verebilmek çok zor.
BİR BAVUL EŞYA BİR BAVUL “SABIR”
Son olarak tüm Hacı adaylarına tavsiyem, Hacca gittiklerinde iki Bavul götürsünler..İlkine kişisel özel eşyalarını, ikincisine de en az 30 kg “Sabır” doldurup götürsünler.
-Sayın Akbana, bu söyleşimiz için size çok teşekkür ediyoruz. Ancak, “30 kg Sabır” sözünü biraz açıkllamanızdan sonra görüşmemizi noktalayalım.
Ümit Akbana: Hacca gitmeden önce Hocalar’ımız bize , “Hem Hac’da hem de yaşamınız boyunca daima sabırlı olun” tavsiyesinde bulunmuşlardı. Hac öyle kolay bir ibadet değil.. Milyonlarca Hacı adayının oradaki itiş kakışlarını görünce, insan haliyle sinirleniyor ama “Sabır” sayesinde bir problem yaşanmıyor. Ben de bu yüzden insanlarımıza “Bir bavul dolusu sabırla dönün” diyorum.