15 Şubat’ta yapılacak Hamburg eyalet seçimlerine çok az bir zaman kala, seçim toplantıları hız kesmeden devam ediyor. Karakoçanlılar Derneği’nin seçim toplantısı, adayların da katılımıyla Alevi kültür Merkezi’nde yapıldı.
Salih Kartal / Elbe Express
Hamburg’da 15 Şubat Pazar günü yapılacak Eyalet Parlamentosu seçimleri için geriye sayım devam ederken, Milletvekili adayları bu defa Hamburg Karakoçanlılar Sosyal Dayanışma Derneği’nin Alevi Kültür Merkezi’nde düzenlediği toplantıda seçim çalışmaları hakkında bilgi verdiler ve seçildikleri taktirde ele alacakları konuları açıkladılar. Programı Özgül Koca yönetti.
Topluca yapılan kahvaltının ardından Karakoçanlılar Derneği Başkanı Ali Haydar Oral, toplantınının amacına yönelik açılış konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Saygı değer Milletvekilleri ve Milletvekili adayları, değerli basın mensupları, sevgili Alevi Kültür Merkezi yönetici ve üyeleri ile davetimize ilgi duyarak kahvaltımıza katılan Canlar, hepinize merhabalar.
Karakoçan Sosyal Dayanışma Derneği olarak 2005 yılından günümüze birçok etkinlik ile şirin ilçemizin Diyaspora’daki sesi ve Avrupa’ya açılan vitrini olduk.
Avrupa’da yaşayan Karakoçanlılar arasında birlik ve beraberliğin gerçekleşmesi ve geleceğe yönelik kalıcı kurumlarımızın yaratılması için , çeşitli demokratik kitle dernekleriyle yakın işbirliği yaptık. Hamburg’taki etkinliğimiz Avrupa’nın birçok alanında ve demokratik platfomlarda gereken yankısını bularak destek aldı.
Türkiye’de hemen hergün üç kadın cinayetinin yaşandığı bir zamanda, Karakoçanlılar Derneği olarak Hamburg’da iki kez düzenlediğimiz ve basına da genişçe yansıyan “Kadın Cinayetleri” konulu etkinliğimiz başta TV ile yazılı basında ve demokratik kamuoyunda yoğun ilgi gördü.
Kobani ve Şengâl’de yaşanan insanlık dışı IŞİD vahşetine karşı yaptığımız açıklama ve yardım çağrımz, bu konuda da duyarlı olduğumuzun açık bir göstergesi olarak olumlu tepki gördü.
Hamburg’da yaşayan Karakoçanlılar olarak sahip olduğumuz olanakları ilçemizin kalkınması ve güçlenmesi için seferber etmeliyiz. Gün, sen ben kavgası değildir. Gün, insani ve siyasi sorumlulukla şirin ilçemizin Avrupa’daki elçiliğini layıkıyla yerine getirmektir.
Alman ve AB vatandaşı olmayanlara seçimlerde seçme hakkının tanınmamasının burukluğu içinde iki hafta sonraki eyalet seçimlerine gireceğiz. En temel haklarımızdan biri olan, yaşadığımız ülkelerdeki seçme hakkını 15 Şubat tarihindeki seçimde mutlaka kullanmalıyız.
Değerli dostlar, bugün aramızda olan Sol Parti milletvekili Cansu Özdemir’e, Yeşiller Partisi milletvekili Filiz Demirel’e ve Sosyal Demokrat Parti Milletvekili Ali Şimşek’e özel olarak teşekkür etmek istiyoruz. Nedeni ise, bu üç vekilimiz Hamburg’daki sosyal faaliyetleriyle yetinmemişler, bu kardeşlerimiz, uç noktalarda insanlık dramı yaşanmış olan Kobani’deki radikal islamcı IŞİD terörü altında vahşete uğrayan sahipsiz mültecileri Suruç’ta bizzat ziyaret etmişlerdir. Yardım heyetinde destekleriyle yer alarak adlarını insanlık tarihine Kürt halkının unutulmaz dostları olarak yazdırmışlardır.
Sol Parti eyalet milletvekili ve Hamburg Parlamentosu’nun en genç vekillerinden Cansu Özdemir aleyhine sosyal paylaşım sitesinde yayınlanan bir resim yüzünden açılan soruşturmayı , seçimlerden kısa bir zaman önce olması itibarıyla tesadüfi bulmuyoruz. Almanya bir yandan, IŞİD terörüne karşı önlemlerden söz ederken, öte yandan Kürt halkının sesi ve soluğu olarak yaşadığı coğarafyada, genç yaşına rağmen onurlu mücadelede yer alan bir vekilimiz hakkında maksatlı bir soruşturma açarak esas niyetini dışa vurmuştur.”
PARTİ TEMSİLCİLERİNİN KONUŞMALARI
Seçim oturumunun moderatörü Özgül Koca, programda poitikacılara sırayla söz hakkı verdi. İşte o konuşmacılar:
Davetiniz için öncelikle teşekkür ederim. Burada bulunmamın birden fazla nedeni var. İlki ben burada büyüdüm, dolayısıyla burası benim memleketim. İkincisi daha önemli.. Dört yıl önce Alevi Toplumu ile birlikte CDU olarak Altona’daki gençlere nasıl daha fazla yardımcı olabiliriz düşüncesi üzerine çalışmalarımız oldu. CDU olarak din özgürlügü ve inançların sorunsuzca yaşanması yönünde çalışmalarımız oldu ve bu çalışmalarımız devam edecek.
Ben ailemin yanında gençlik zamanında 90’ların başında Alevi Gençlik çallışmalarında aktif olarak çalıştım. CDU’yu seçmemin en önemli sebebi ise din özgürlüğünün parti politikasında merkezi bir yerde olmasının etkisi olmuştur.
Sayın Dede Hasan Kılavuz’la beraber benim yaşım onsekizken bugün Alevilerle yapılan antlaşmaların ilk adımlarını attım. Ben son üç aydır bu derneğe sevinçle geliyorum ama bazen bir buruklukla gidiyorum. Çoğu canlarımız bana bir önyargıyla davranıyorsunuz. Alevi felsefesinde ben bu onbeş yirmi yıl içinde özgür düşünmeyi öğrendim. Ben demokrasiden yana olan bir insanım, ben her zaman ortada olan düşünceye sahip bir insanım. Hümanizm Aleviliğin ana felsefesidir. Bütün insanlara aynı gözle bakan, aynı mesafede duran çocuklara, büyüklere saygı duyan bir kitleden geliyorum ama bazen o saygıyı özlüyorum.“ Bedo sen nasıl böyle bir partiye karar verdin” diyen arkadaşlara diyorum ki, bazen demokrasilerde stratejik düşünmek gerekiyor. CDU’da yerimizi alıp, onlara kendimizi tanıtmamız, bunun için mücadele etmemiz gerekiyor. Bütün stratejik partilerde yer almamız şart.
Die Linke Cansu Özdemir:
Hakkımda yapılan soruşturma beni yıldırmamıştır,aksine daha da motive etmiştir. Ben dört yıl önce seçildim. Benimle birlikte sol partide sekiz kişiyiz. Buna rağmen biz çok işler yaptık, fakat bizim ağırlıklı konumuz sosyal konulardır. İşçi hakları, eğitim, engelli insanların sorunlarını sayabiliriz. Biz çalışmalarımızı sadece Hamburg’ta sürdürmüyoruz Kobani ve Şengal’deki sorunlara da çözüm arıyoruz. Halkımızın bize vermiş olduğu görevi yerine getirmeye çalışıyoruz.
Neden Sol Parti’ye oy verilmesi gerekir sorusunu şöyle cevaplayabiliriz : Eğer güçlü bir muhalefet olursa diğer partiler bazı şeyleri düşünüp ona göre çözüm ararlar. Eğer Sol Parti olmazsa bu tür talepler de dikkate alınmaz. Schröder zamanından beri Almanya’da SPD ve CDU yönetimleri zamanında kapitalizm artmıştır.
Die LİNKE Sebahattin Aras:
Siyasal yapılanmam Türkiye’de başladı, burada devam etti. Şu an Harburg Belediye Meclisi’nde die Linke’yi temsil ediyorum. Çok kısa olarak pasaport çok konuşuldu, biz Kürt olduğumuz için içimiz pasaporta pek ısınmadı. Ne Alman ne Türk ikisini de alırsanız fark etmez. O açıdan die Linke olarak bizim mücadelemiz eşit haklar, insan olduğu için nereden gelirse gelsin ne olursa olsun eşitlik mücadelesi veriyoruz.
1996 yılından beri bir sosyal kurumda çalışıyorum. 2011’den beri Yeşiller Partisi’nde görev yapıyorum.
Artık ölülerimiz burada gömülüyor. Yerel seçimlerde seçme hakkımızın olması gerekir. Bazı halk oylamalarında seçme şansı olmadığı için referandumlara bile katılamıyorsunuz. Dolayısı ile çıkan kararları uygulamak durumundasınız. Almanya’daki bazı kafalar 1945’de durmuş. Burada yaşayan 16 milyon yabancıyı kabullenmek istemiyorlar. Almanların yabancılaşma korkusu gün geçtikçe artıyor.
Yeşiller Filiz Demirel:
2011’den beri işgücü politikalarında çalışıyorum. Daha önce Altona’da Meclis Üyeliği yaptım; 20 senedir Yeşiller Partisi üyesiyim.
Biz nasıl bir toplumda yaşamak istiyoruz? Partiler programını genelde buna göre yaparlar. Biz Yeşiller olarak adil , çevreci , çocuklara ve eğitime yatırım yapan bir toplumda yaşamak istiyoruz; bunun için pari çalışmalarımız bu yönde.
Bugün belki harçlar kaldırıldı ama buna karşılık olarak olması gereken kalite düştü, bunun yanında gelen ödenekler başka yerlerde kullanılıyor.
Herkese çifte vatandaşlık gibi konularda daha fazla yaptırım sahibi olabilmemiz için yönetimde söz sahibi olmamız gerekiyor. Bu bağlamda oylarımızı arttırmak istiyoruz. Çalışmalarımız bu yönde sürecek.
2011 yılında SPD eyalet listesinden 59’uncu sıradan aday gösterilmeme rağmen, tercihli oylarınızdan dolayı 12. sıradan milletvekili seçildim. Şu an tekrar adayım. SPD Eyalet listesinin 29’uncu sırasındayım. Şimdi burada diğer partilerden çok sayıda arkadaşlarımız var; Sol Parti’den Yeşiller’den temsilciler var. Bu beni rahatsız etmiyor. Aksine bizim verimimizi arttırıyor. Hepimiz halkın içinden gelmiş bireyler olarak sağcı olma gibi sermaye yanında olma gibi lüksümüz yok sorunlarımız aşağı yukarı aynı.
CDU’nun başlatmış olduğu bir projeyi önemli bulduğumuz için biz sonuçlandırdık. Kültürlerarası ve dinlerarası iletişim için çok önemli olduğunu düşündüğüm bir devlet antlaşması yaptık bu konuda senato ciddi olduğunu gösterdi. Geçtiğimiz Cuma günü Alevi Bilimdalı Kürsüsü olarak Hamburg üniversitesinde bir profesör göreve başladı.
IŞID’e ve Selefiler’e karşı ben üç yıldır mücadele veriyorum. Ama benim bu çalışmalarım buradaki Türk basınına Alman basınına yansıdığı kadar yansımadı. Bu konuda yeni bir konsept var. Bu konsepte 1,1 milyonluk bir bütçe ayrıldı.Bu bütçeyle kurulacak danışmalık ağı mağdur olan ailelere ve radikalleşen gençlere bunun önüne geçebilmek için bakanlıklar düzeyinde yardımlar yapılacak. Bu konuda bir çok yerde toplantılara davet edildim ama ben daha bir camiye davet edilmedim. Müslüman kurum ve kuruluşlar radikalizme karşı sert tepkiler koymalı.
Çevre bakanlığında çalışıyorum; 25 yıldır bir hizmet dönemim var. Sosyal çalışmalarım da oldu. Çocuklarım sebebiyle, uzun süre ara vermek durumunda kaldım.
Hamburg’ta ortalama yıllık beşbin ev yapılması gerekirken, çok az sayıda konut yapılmış. On yıllık bir dönemin sonunda otuzbin açık veriyor. Bundan dört yıl önceki hesaplarda kırkbin konut eksiği vardı. En azından Olaf Scholz’un o konuda verdiği sözü yerine getirdiğini biliyoruz. Yine de yeni konutların fiyatı çok ucuz değil ama bu masraf ve kalitesi oranında pahalı. Üçtebir sosyal konut projesi var, o da uygulanıyor. Bu zaman alacak ve zamanla giderilecek bir sorundur.
PIRATEN Mustafa Akpolat:
Burada toplanmamızın sebebi bizlere destek amaçlı olmuştur. Korsanlar Partisi 2006 yılında İsveç’te kurulan insan hak ve özgürlükleri bağlamında ilk olarak internet üzerinde daha sonra sosyal ve diğer dallarda genişleyen, yetmiş ülkede örgütlenmis bir parti. Almanya’da ve Hamburg’ta 2007 yılndan beri çalışmalarını sürdüren bu parti, yaşamın her yönünde insan hakları ve şeffaflığı savunuyor. Şimdi Korsanlar Partisi’nin senatoya girmesi için yüzde beş oranında oy alması gerekir. İktidar partilerine karşı güçlü muhalefet partiler oluşması gerekir. Muhalefet ne kadar güçlü olursa iktidar partileri okadar verimli olacaktır.