İlk albümü “Zerra Zer” ( Gönülden Gönül’e ) ile büyük ses getiren Mehmet Boğatekin, Elbe Express’e çok özel açıklamalar yaptı. Albümün, Yok olan diller arasında gösterilen ve korumaya alınan Zazaca olması büyük dikkat çekti.
ALİ AKDEMİR/ELBE EXPRESS
Fotoğraflar: Ali Akdemir
Uzun yıllardır Hamburg’ta yaşayan Bingöllü sanatçı Mehmet Boğatekin, “Zerra Zer” ( Gönülden Gönül’e ) isimli albümünü piyasaya çıkardı. Albüm ile ilgili olarak, Mehmet Boğatekin ile samimi dobra dobra bir söyleşi yaptık. Bu söyleşiyi Mehmet Boğatekin’i albüm projesinde teşvik eden, hemşehirlisi Cahit Balat’ın mekanında gerçekleştirdik. Yıllardır sahnelerde başarıyla tiyatro sanatını icra eden ve bazı sinema filmlerinde de roller alan, Cahit Balat’ta zaman zaman bu söyleşiye iştirak ederek görüşlerini dile getirdi.
Aydın Müzik etiketi ile müzikseverlerin beğenisine sunulan albüme şimdiden yoğun bir ilgi ve rağbetin olduğu gözlenmekte. Piyasaya yeni çıkan albümün müzik yönetmeni Şafak Bozacıoğlu, Aranje Ayhan Ak imzasını taşıyor.
Titiz bir çalışmanın ürünü olarak, 6 aylık bir zaman dilimi sonucu piyasaya çıkan albüm Stüdyo 24’de hazırlandı. Tonmaisterliğini Ayhan Ak’ın yaptığı albümün mastering ise Muammer Tokmak’a ait.
Albümde ayrıca Ritim Percussion’de Şener Yolal, Grup Bağlama’da Levent Özbayram-Şafak Bozacıoğlu, Ney-Kaval Zurna’da Eyüp Hamiş, Çoban Kaval’da Polat Akarçay, Mey’de Mustafa Sorgun, Klasik Elektro Bass gitar’da Uğur Varol, cöğür bağlama-Selpe, Kopuz’da Gökhan Kontos, Solo Keman’da Sinan Acar-Murat Süngü, Elektro bağlama-çümbüş’te Şafak Bozacıoğlu, Vokaller’de ise; Ayhan Baraşi, Mustafa Zeylan, Hakan Şahin, Nurhan Deniz eşlik ettiler.
Bingöllü Hemşehirilerinden Sanatçıya Tam Destek
Söz ve Müzik’in tamamen kendisine ait olduğu toplam 13 Eserden oluşan Albüm’ün çıkmasında Mehmet Boğatekin’e Almanya’daki yaşayan Bingöl’lü hemşerileri maddi ve manevi destek sundular.
Çıkarttığı albümün, “UNESCO tarafından 2008 yılında yok olan diller arasında gösterilen ve korumaya alınan Zazaca için dillerine ve kültürlerinin sahip çıkarak yaşatma çabasının bir parçası olarak görülmesi gerektiğini belirten Mehmet Boğatekin, bu projeye destek veren Cahit Balat’a, H. Remzi Balat’a, Fırat Balat’a, Ali Balat’a, Abdullah Zengin’e, Fırat Demirkıran’a, Sedat Boğatekin’e, Selahattin Boğatekin’e, Fuat Kaya’ya, Fevzi Baybars’a, Bayram Çavunmirza’ya, Ahmet Çavunmirza’ya, Murat Boğakan’a, Ömer Ortak’a, Sabri Çelik’e, Burhan Bucuka, Nevzat Kaya’ya, Hikmet Baraç’a teşekkür etmeyi de ihmal etmedi.
Her Eserin Ayrı Bir Öyküsü Var
Mehmet Boğatekin albümündeki söz ve müziklerinin kendisine ait olduğunu belirterek, eserlerin her birinin geçmişte yaşanmış olaylardan esinlenerek yazıldığını ve hepsinin ayrı bir öyküsü olduğunu söyleyerek, bu albümü çıkarmasındaki amacının,”Bölge insanımızın kendi dillerine ve kültürlerine sahip çıkmalarını istiyorum.” dedi.
Albümdeki eserlerden Sewuna’nın ( Ne diyorsun ) eve gelen bir misafirle sohbet esnasında kendi eşinle arasında ortaya çıkan diyalogdan esinlendiğini, Gule Gule parçasının ise, evden gelin olarak giden ilk kızının evden gidişini kabullenemediğini ve o andaki halet-i ruhiyesini yansıtan bir durumda yazdığını belirterek, Ez Bimir Lawo parçasının ise, bir gün mezarlık ziyareti esnasında genç yaşta evladını yitiren birinin yaktığı ağıt’tan etkilenerek söz ve müziğe döktüğünü dile getirdi. Bazı eserlerin rüyasına girdiğini uyanarak onlara kağıt-kaleme döktüğünü belirten Boğatekin ” Sazımla da sözlerini yazdığım parçaların müziğini yapıyorum.” dedi. Araba kullanırken dahi ortaya bir şeyler çıkartıyorum.
Albümündeki eserlerin uzun hava, slow, hasret, özlem, memleket hasreti içerdiğini söyleyerek, ” Daha önce profesyonel anlamda sahneye çıkmadım. Eş dost sohbetlerinde kendi aramızda bazı zamanlarda da ısrar üzerine okurdum. “ dedi.
Mehmet Boğatekin Kimdir?
1963 yılında Bingöl’ün merkezinde doğdum. İlk, orta, lise eğitimini Bingöl’de tamamlıyarak, 1983-1985 yılında askerlik hizmetini yerine getirdim. 1986 yılında Hamburg’a çalışmaya geldim. 32 yıldır Hamburg’ta yaşıyorum. İkisi kız, ikisi erkek toplam 4 çocuk ve bir torun sahibiyim. Çocuklarımın isimleri ” Şiar, Şermin, Nesrin ve Muhammet” Almanya’da inşaat sektöründe çalıştım. 2005 yılından beri inşaat sektöründe kendi işini kurararak bugüne kadar da aynı sektörde çalışmaya devam ediyorum.
Müzikle Tanışmanız Nasıl Oldu?
Ailemde dedem ve babam müzik ve folklor ile ilgilenirlerdi. Evde çocukluğumda sürekli Bağdat ve Erivan radyosundan kürtçe müzikler dinlerdik. Daha çocukluk yıllarımdan itibaren saz çalmaya başladım. Gençlik yıllarımda,İbrahim Tatlıses, Müslüm Gürses daha sonraları da Ahmet Kaya’yı keyifle dinlerdim. Küçük yaşlarda okuldayken piyeslerde ve mezuniyet törenlerinde sahnede türkü okurdum. Kendi dilimde ise Rençber Aziz’den etkilendim. İlk Zazaca albüm yapan kişi Rençber Aziz‘dir. Kendisiyle birlikte Bremen’de aynı sahneyi paylaştım. Birlikte zazaca türküleri sahnede dile getirdik. O an beni çok heyecanlandırmıştı. Rençber Aziz bugün hala Bingöllülerin idolü gibidir.
Zazaca Albüm Çıkarmak Fikri Nasıl Doğdu?
Bugün bile bir çok sanatçılar, yerel sanatçılar Rençber Aziz’in eserlerini okuyorlar. Benim eserlerimide, Avni Polat, Ayhan Baraşı, Tuncay Kıtay, Veli Boğakan ve Maral seslendirdiler. Sanat’ta sürekli bir tüketim var. Üzülerek belirtmeliyim’ki Üreten malesef yok. Yada çok az. Bende bu noktada Müzikte sözleri ve müziği bana ait Zaza’ca albüm çıkartarak kültürel yaşantımıza ve Zazacamıza katı sağlamak istedim. Bu projede beni teşvik eden Cahit Balat’a, albüm’ün yapım aşamasında emeği geçen sanatçı yeğenim Ayhan Barasiye sonsuz teşekkür ediyorum. Tabi’ki Almanya’da yaşıyan sevgili hemşerilerim bu uzun soluklu yolda beni yanlız bırakmadılar. Bu albüm Bingöllülerin Dayanşıması sonucu çıkmıştır. Hemşerilerim bana her türlü desteği sundular. Bu albüm tamamen kollektif bir çalışmanın ürünü olarak, Almanya‘da yaşıyan Bingöllü hemşerilerimizin eseridir.
Albümdeki parçalar sıfır eserlerdir. Daha önce hiçbir yer’de kullanılmadı. Umarım albümdeki eserler ve çabalar boşa gitmez. Hem Almanya’da, hemde Türkiye’de karşılığını bulur.
Klasik bir soru olacak ama Sanat nedir sizce?
Sanat bir toplumun vazgeçilmezidir. İnsanlar kendi ürettikleri eserleriyle anılırlar. Sanat toplumdan ayrı düşünülemez. Sanat bir ağacın dalları gibidir. Sanat evrenseldir. Sanatın her dalına önem veriyorum. Müzik, Resim, Tiyatro, Film… Üretilen sanat eserleri ortaya konularak sergilenmelidir. İnsanlar yeterli koşullar olmadığı için yeteneklerini sergileyemiyor. Maddi imkansızlıklardan dolayı. Örneğin ben Hemşerilerimin katkı ve desteği olmasaydı bu albümü bende çıkartamıyacaktım.
Son Söz Olarak Vermek İstediğiniz Mesajınız Nedir?
Bu albümle ben halkımızın kendi dillerine, kültürlerine sahip çıkmalarını istiyorum. Kendilerine güvensinler. Bizden sonraki nesiller için bu çok önemlidir. Halkımızdan bu çabalara destek vermelerini istiyorum. Sahip çıkılmassa bir dil ve kültür yok olabilir.