15 C
Hamburg
Pazar, Haziran 9, 2024

Mustafa Kemal’in ışığında yürüyen Cumhuriyet kadınıyım

“Saraya gitmem” çıkışıyla gündem olan Türk Halk Müziği sanatçısı Belkıs Akkale, eleştirilere başlıktaki gibi yanıt verdi ve “Sözlerimin arkasındayım” dedi.

DEVLET SANATÇILIĞI UNVANINI REDDETTİ
Usta sanatçı Belkıs Akkale, 1997 yılında kendisine ‘Devlet Sanatçısı’ unvanı verildiğini ancak bunu “Halkın sanatçısı olmak çok daha değerli” diye düşündüğü için kabul etmediğini dile getirdi.

Türk Halk Müziği denildiği anda şüphesiz akla gelen ilk sanatçılardan biridir Belkis Akkale… Eşsiz yorumuyla türkülerimize ses olan Akkale, kendini de ‘halkın sanatçısı’ olarak tanımlıyor. Tam da bu nedenle halkın sorunlarını, kendi sorunları gibi görüyor. Onların derdine ortak oluyor.

Halk TV ekranları beş gün süreyle karartıldığında gösterdiği tepki de ‘halkın sanatçısı olarak’, ‘halkın haber alma hakkına duyduğu saygı’dan kaynaklanıyor. Akkale’ye, o dönem söylediği “Halkın sanatçıları geniş düşünür. Halkın sanatçısıyım. Halkın sanatçıları sadece kendi çıkarlarını düşünmezler. Halkın haber alma hakkına sansür konulurken ben saraya gidemem” sözlerini hatırlattığımızda şu yanıtı veriyor:

‘SEVGİ DİLİNİ KONUŞALIM’

“Söylediklerimin arkasındayım. Halkın sanatçısı, halkın yaşadığı olumsuzluklara, sorunlara duyarsız kalmamalıdır. Olumsuzluklara karşı çıkmalıdır. Ben bu zamana kadar hiç saraya gitmedim, gitmem de. Bunun, tartışmasız en demokratik hakkım olduğuna inanıyorum. Yandaşlığın, ayrımcılığın, yoksulluğun tavan yaptığı bu dönemde ‘Gitmem’ dediğim için sosyal medyada bana saldırıp aşağılayanlar bilsin ki; ben Mustafa Kemal Atatürk’ün ışığında yürüyen bir cumhuriyet kadınıyım.

Sanatçı halkın sorunlarına, çilesine duyarsız kalamaz. Haksızın elinden tutup tarafı olamaz, olmamalı. Diğer yandan toplumsal barışın yanında olmalı. Ayrıştırıcı dili bir tarafa bırakıp sevgi dilinde konuşmalı. Ben ayrımcılığa hep karşı çıktım. Olayları siyasi değil vicdanımla değerlendiririm. Sanatçı her şeye rağmen birleştiren ve barıştan yana olmalıdır. Türkülerin de toplumsal barışa katkısı olduğuna inanıyorum.”

Başarı, baskıları da beraberinde getirdi

Akkale, 1954 yılında İstanbul’da doğdu. Annesi ve babası evin bir odasını atölye olarak kullanıp evde terzilik yapıyordu. Türkülere olan ilgisi de aile içinde başladı. Akkale, şunları söyledi: “Radyo devamlı açık olurdu ve hep türkü dinlenirdi evde. Türkülere gönül vermem böyle başladı. İlkokul öğretmenim ailemi ikna ederek müzik eğitimi almamı sağladı.Halk müziğinin çok değerli hocası merhum Sadi Yaver Ataman’dan 7 yıl ders aldım. İlk müzik hayatım başlamış oldu. Ankara Radyosu’ndan Mustafa Geceyatmaz’ın davetiyle Ankara Radyosu’nda kurum dışı sanatçı olarak program yaptım. Bu arada kaset ve plak çalışmalarını sürdürdüm. 1982 yılında ‘Dadey’ ismini verdiğimiz ilk albümüm çıktı. 1994 yılına kadar birçok kurum ve kuruluş tarafından ‘Yılın Sanatçısı’ ödülüne layık görüldüm.

Toplam 30 albümüm ve 9 sinema filmim var. Bu başarının altında her zaman bana destek olan ailem vardı. Bu kadar başarı elbet zorlukları da beraberinde getirdi. Gazino çalışmalarında dekolte giyinmem konusunda, halk müziğinin olmazsa olmazı davul zurnanın istenmemesi konusunda baskılar oldu. Kararlı tutumum neticesinde üstesinden geldim.”

Kaynak: Sözcü

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

Mustafa Kemal’in ışığında yürüyen Cumhuriyet kadınıyım

“Saraya gitmem” çıkışıyla gündem olan Türk Halk Müziği sanatçısı Belkıs Akkale, eleştirilere başlıktaki gibi yanıt verdi ve “Sözlerimin arkasındayım” dedi.

DEVLET SANATÇILIĞI UNVANINI REDDETTİ
Usta sanatçı Belkıs Akkale, 1997 yılında kendisine ‘Devlet Sanatçısı’ unvanı verildiğini ancak bunu “Halkın sanatçısı olmak çok daha değerli” diye düşündüğü için kabul etmediğini dile getirdi.

Türk Halk Müziği denildiği anda şüphesiz akla gelen ilk sanatçılardan biridir Belkis Akkale… Eşsiz yorumuyla türkülerimize ses olan Akkale, kendini de ‘halkın sanatçısı’ olarak tanımlıyor. Tam da bu nedenle halkın sorunlarını, kendi sorunları gibi görüyor. Onların derdine ortak oluyor.

Halk TV ekranları beş gün süreyle karartıldığında gösterdiği tepki de ‘halkın sanatçısı olarak’, ‘halkın haber alma hakkına duyduğu saygı’dan kaynaklanıyor. Akkale’ye, o dönem söylediği “Halkın sanatçıları geniş düşünür. Halkın sanatçısıyım. Halkın sanatçıları sadece kendi çıkarlarını düşünmezler. Halkın haber alma hakkına sansür konulurken ben saraya gidemem” sözlerini hatırlattığımızda şu yanıtı veriyor:

‘SEVGİ DİLİNİ KONUŞALIM’

“Söylediklerimin arkasındayım. Halkın sanatçısı, halkın yaşadığı olumsuzluklara, sorunlara duyarsız kalmamalıdır. Olumsuzluklara karşı çıkmalıdır. Ben bu zamana kadar hiç saraya gitmedim, gitmem de. Bunun, tartışmasız en demokratik hakkım olduğuna inanıyorum. Yandaşlığın, ayrımcılığın, yoksulluğun tavan yaptığı bu dönemde ‘Gitmem’ dediğim için sosyal medyada bana saldırıp aşağılayanlar bilsin ki; ben Mustafa Kemal Atatürk’ün ışığında yürüyen bir cumhuriyet kadınıyım.

Sanatçı halkın sorunlarına, çilesine duyarsız kalamaz. Haksızın elinden tutup tarafı olamaz, olmamalı. Diğer yandan toplumsal barışın yanında olmalı. Ayrıştırıcı dili bir tarafa bırakıp sevgi dilinde konuşmalı. Ben ayrımcılığa hep karşı çıktım. Olayları siyasi değil vicdanımla değerlendiririm. Sanatçı her şeye rağmen birleştiren ve barıştan yana olmalıdır. Türkülerin de toplumsal barışa katkısı olduğuna inanıyorum.”

Başarı, baskıları da beraberinde getirdi

Akkale, 1954 yılında İstanbul’da doğdu. Annesi ve babası evin bir odasını atölye olarak kullanıp evde terzilik yapıyordu. Türkülere olan ilgisi de aile içinde başladı. Akkale, şunları söyledi: “Radyo devamlı açık olurdu ve hep türkü dinlenirdi evde. Türkülere gönül vermem böyle başladı. İlkokul öğretmenim ailemi ikna ederek müzik eğitimi almamı sağladı.Halk müziğinin çok değerli hocası merhum Sadi Yaver Ataman’dan 7 yıl ders aldım. İlk müzik hayatım başlamış oldu. Ankara Radyosu’ndan Mustafa Geceyatmaz’ın davetiyle Ankara Radyosu’nda kurum dışı sanatçı olarak program yaptım. Bu arada kaset ve plak çalışmalarını sürdürdüm. 1982 yılında ‘Dadey’ ismini verdiğimiz ilk albümüm çıktı. 1994 yılına kadar birçok kurum ve kuruluş tarafından ‘Yılın Sanatçısı’ ödülüne layık görüldüm.

Toplam 30 albümüm ve 9 sinema filmim var. Bu başarının altında her zaman bana destek olan ailem vardı. Bu kadar başarı elbet zorlukları da beraberinde getirdi. Gazino çalışmalarında dekolte giyinmem konusunda, halk müziğinin olmazsa olmazı davul zurnanın istenmemesi konusunda baskılar oldu. Kararlı tutumum neticesinde üstesinden geldim.”

Kaynak: Sözcü

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER