Evet, çok ileri gidiyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti`nin bütün kurucu ilkelerini ve kararlarını yok sayarak, boyunuzu aşan sözler söylüyorsunuz. Ayasofya cami olsunmu olmasınmı tartışmalarını yıllarca sürdürdünüz ve sonunda Danıştay`a cami olsun kararı aldırdınız.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş diyor ki, “Çünkü Ayasofya bir camidir. 481 yıl cami olarak hizmet etmiştir. Bir 86 yıllık ara dönem olmuştur. Tepki gösterenlerin biraz daha düşünüp bu haksızlığı yapmamaları gerektiği kanaatindeyim. İnşallah bu tepkiler de süreç içinde ortadan kalkacaktır.”
Hayır Ali Erbaş, Ayasofya kilise olarak inşa edilmiş, Fatih Sultan Mehmet İstanbul`u teslim alınca, o zaman cami olmadığı için, Ayasofya`da namaz kılmıştır. Daha sonraki yıllarda cami olarak düzenlenmiş ve yaklaşık beş asırda cami olarak hizmet vermiştir. Daha sonraları Sultan Ahmet, Nuri Osmaniye veya Beyazıt camileri yapılandan sonra, Ayasofya tarihi eser olarak korunmaya alınmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından alınan müze kararı çok doğru bir karardı ve ihanet asla değildi. Eğer Diyanet İşleri Başkanı, 86 senelik ara dönem olarak nitelendiriyorsa, o zaman kendisine şunu sormak isterim.
Sayın Ali Erbaş, sen
Şeyhülislam Mustafa Sabri`nin mi, yoksa ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekci` nin yanında ve makamındamısın?
Eğer Mustafa Sabri`nin yanında ve makamında isen, hatırlatmak isterim ki, Mustafa Sabri, Anadolu`yu işgal eden Yunan askerini Türk Milleti`nin desteklemesi için fetva vermiştir. Ayrıca, aynı Mustafa Sabri, Mustafa Kemal ve arkadaşları için idam fetvası vermiştir.
Rifat Börekci ise Türk Milleti`nin Kurtuluş Savaşı`nı desteklemiş, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yanında yer almıştır. Rıfat Börekci yalnız Milli Mücadele`yi yürütenlerin yanında yer almamış, kefen parasını dahi bu mücadeleye destek için vermiştir.
Eğer merhum Rifat Börekci`nin makamında oturan birisi iseniz, o zaman Rifat Börekci`nin de onay verdiği 1934 Bakanlar Kurulu kararını, 86 senelik ara dönem olarak nitelendirme hakkına sahip değilsiniz.
Son zamanda o kadar aymaz ve hadini aşan yobazlar meydanlarda kendisini göstermeye başladılar ki, insanın bunlar gerçekten Türk Milleti mensuplarımı diyesi geliyor. Bunların başında gerici, yobaz ve kimler tarafından beslendiği bilinmiyen AKİT TV ve AKİT gazetesi gelmektedir. Akit Tv`de ki proğramda sunucu denen soytarı, şunu söyleme cesaretini kendisinde buluyor: Ayasofya`nın cami yapılması bir hakkın teslimi, bunun arkasından bir „HİLAFET“ gelmeli diyor. Neymiş efendim, dışarıda konuştukları diyorlarmış ki, bir Halifemiz vardı, onu yıllarca korudunuz, sonunda yok ettiniz. Bunun için çok üzülüyoruz.
Dışarıda bunu diyenlerin, kendileri gibi yobaz sürüsü olduğunu bilmeliler. O yobaz sürülerinin sözde İslam Dini olarak uyguladıkları ülkelerin hali ve ehvali ortada. Hiçbir medeni insan demokrasi ve laiklik sisteminden vaz geçerek, halifenin veya padışahın kulu olmak istemez.
Dedimya, son günlerde bazıları sınırı aşıyorlar ve insanların sinirlerini test ediyorlar. Kimsi ihanet derken, kimileride Kurtuluş Savaşı`nı kazanarak Cumhuriyeti kuranları hainlik ile suçlamaya başladılar. Bunu söyleme cesaretini kendilerinde görenler bilmeli ki, birgün Türk Milleti, tıpkı Kurtuluş Savaşı sırasında olduğu gibi birlik olur ve bu yobaz sürülerini susturur.
Ayasofya`nın yeniden tam teşeküllü cami yapılması, Cumhuriyet`i kuranlara karşı meydan okumaktır. Önce Cumhuriyet`in ordusunu dağıttınız, Kozmik Odasına FETÖ hainlarını soktunuz, Ordu bağırsaklarını temizliyor dediniz, Cumhuriyet`in bütün kazanımlarını sattınız, sıra Halife ilan etmeyemi geldi. Eğer bunu düşünüyorsanız, buna bu Millet müsade etmez.
Türkiye`nin içeride ve dışarıda bin bir sorunu varken, kendisini bilmeyenler Millet içine nifak sokmaya kalkmasın. Türk Milleti`nin sorunu Ayasofa cami mi olsun, müze mi kalsın değil. Millet`in sorunu işsizlik, pahalılık ve eğitim.