Üç yıl önce aramızdan ayrılan Tarık Akan ölüm yıldönümünde anılıyor. Cumhuriyet gazetesi yazarı Olcay Bağır, Tarık Akan hakkında çok çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
ELBE EXPRESS/KONUK YAZAR
Türkiye’nin en yakışıklı devrimcisi: Tarık Akan
Salon filmlerinin yakışıklı ve parlak çocuğu Tarık Akan’ın romantik komedi ve melodramlardan kopup politik filmlerde oynayarak nasıl bir dönüşüm yaşadığı ve devrimci bir sinemacı olduğunun hikâyesi, 1970’lerin ortalarında Vasıf Öngören ile tanışmasıyla başlar.
Tiyatro yazarı ve yönetmeni, tiyatro kuramcısı Vasıf Öngören, Tarık Akan’ın hayatına yön veren hocası ve arkadaşıdır. Yıllarca ona oyunculuk dersi vermiş, kitaplar önermiş, Akan’ın hayatında ve kariyerinde kırılma noktaları yaratacak konuşmalar yapmıştır. Kartpostal yakışıklısı bir jönden muhalif bir sanatçı yaratmıştır Öngören. Ona kartpostal çocuğu Tarık Akan isminin 40’lı yaşlarına geldiğinde, genç kızlar büyüdüğünde biteceğini söylemiştir. Anlatsın Tarık Akan:
Gerçek hayat bu değil!
“Hayatımda ufkumu açan hocaların en önemlisidir Vasıf Öngören… O, hayatıma girmeseydi ben belki aysbergleri kırmakta zorlanabilirdim. Oyunculuğun ‘o’sunu bilmeden, fizik farkıyla sinemaya girmiştim. Halk beni bir yere getirmişti. Tramplenden atlar gibi atlamıştım sinemanın ortasına… Ama bir süre sonra eksiklerimi fark etmeye başlamıştım. İşte o aşamada teslim ettim kendimi Vasıf Hoca’ya… O, bana kitap okumanın disiplinini öğretti önce. Oradakileri tartıştı benimle…”
Akan’ın ilk dönemlerinde oynadığı filmlerden artık memnun olmadığı da bir gerçektir, oynadığı rollerden rahatsızdır. “Gerçek hayat” bu değildir. Her şey güllük gülistan değildir ki. Zaten kendisi de öyle bir hayattan gelmemiştir. Bütün çocukluğu Anadolu’da geçmiş, kıt kanaat geçinen bir subay çocuğudur. Denizi bile İstanbul’a yerleştiklerinde, 16 yaşında görür. Babası emekli olunca türlü işlerde çalışır. Cankurtaranlık yapar mesela, sandalcılık, bilet karaborsacılığı… Üniversitede okurken gündüzleri kâğıt işportacılığı, geceleri öğrencilik yaptı. Ancak oynadığı rollerde hep zengin çocuğudur, fabrikatör babasının parasını yiyen şımarık bir genç. O, öyle bir hayattan gelmemiştir, içine sinmez artık. Sorgulamaya başlar, düşünmeye, kitaplar okumaya. İşte böyle bir dönemde tanışır Öngören’le. Ustası ve dostu Öngören’in oyunculuğuna katkısını da şöyle anlatır Akan:
“Bana oyunculuğu anlattı. Mesela Beyoğlu’na çıkardık, yolda yürüyen bir kişinin hali, tavrı, kıyafeti, mimiklerinden yöresini, sosyal sınıfını, mesleğini tahmin etmeye çalışırdık. Senaryoda bir karakteri tahlil etmeyi, Brechtyen oyunculuğu böyle öğrendim.”
Maden’deki cici çocuk
Yeşilçam’a başkaldırması da bu dönemde olur Tarık Akan’ın. Filmleri para basan, neredeyse ayda bir salon filmi çeken Akan, Ertem Eğilmez’in karşısına çıkar ve “Beni bırak” der. Bırakmaz Ertem Eğilmez, tehdit eder, “Seni mahvederim, aç bırakırım seni” der ona. Dediğini de yapar, 2 yıl hiçbir filmde oynayamaz Akan. Çünkü diğer film şirketlerinden de ambargo yemiştir, aralarında anlaşmış ve Akan’a kapıları kapatmışlardır. Maden filmine kadar böyle gider.
Cüneyt Arkın ile oynadıkları ve ikisinin de beş kuruş para almadıkları Maden, o dönemde ilk sendikal haklarını elde etmiş işçilerin hak savaşını konu edinen bir filmdir. Yeşilçam’ın “cici çocuğu” olarak bilinen Tarık Akan’ın yerinde artık çok daha farklı bir Tarık Akan vardır izleyicinin karşısında.
Maden, Sürü ve Yol
Maden filmiyle Yılmaz Güney’in de dikkatini çeker. Tanışırlar, dost olurlar. Maden filminden sonra gelen ve Güney’in hapishaneden direktiflerle yürüttüğü bir filmdir Sürü. Filmde Akan’ın babasını Tuncel Kurtiz oynar. Güney, Akan ve Kurtiz…
Tarık Akan’ın Yılmaz Güney ile tanışması, artık toplumsal içerikli filmlerde oynamaya başlamasının da önünü açar. Sürü’den sonra Adak, Yol, Pehlivan, Ses ve daha nicesi… Onlarca politik filmde oynamış ve birçok ödül almıştır Akan. 12 Eylül darbesinde 12 yıl hapis cezası ile yargılanır, iki buçuk ay hücre hapsinde kalır, işkenceler görür… Tarık Akan’ın geçirdiği dönüşüm, hem hayata ve sanata bakışı ve durduğu yeri daha da netleştirmiş hem de oyunculuğunu üst seviyelere taşımıştır.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN!