Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, kulübünün Olağan Divan Kurulu Toplantısı’nda konuşma gerçekleştirdi. Başkan Koç, “Geldiğimiz nokta Fenerbahçe’nin Kurtuluş Savaşı yapması gerektiğidir” dedi.
ELBE EXPRESS/SPOR SERVİSİ
Foto:Fenerbahçe
Başkanımız Ali Koç, Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri’nin ev sahipliğinde düzenlenen Yüksek Divan Kurulu Temmuz ayı olağan toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Kulübün içinde bulunduğu mali durumu kısaca bir kez daha Yüksek Divan Kurulu Üyeleriyle paylaşan Başkanımız Ali Koç, Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durumdan camianın gücüyle çıkacağına olan inancını da paylaştı.
Başkanımız Ali Koç, Yüksek Divan Kurulu Temmuz ayı olağan toplantısında şu şekilde konuştu:
“Sayın Divan Başkanımız, Divan Kurulumuz, saygıdeğer üyelerimiz, Denetleme Kurulumuz, hepinizi kendime ve yönetim kurulum adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Az kişi konuştu ama çok konuştu. Çok konuşmayı kötü anlamda söylemiyorum ama konuşmalıyız. Bu camianın konuşması gerekir. Konuşmak ihanet değildir, eleştirmek ihanet değildir ama her türlü samimi eleştiri daha iyi olmak için bir fırsattır. Biz bunu ilke edindik ve bu şekilde yola çıktık.
Açıkçası az konuşacaktım ama üyelerin yaptığı konuşmalar üzerinden bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Turgut bey ve Uğur bey yaklaşık olarak aynı şeyleri söylediniz; kurumsallaşma, uzman kadrolar… Ben seçim süreci boyunca hiç yönetim kurulundan bahsetmedim. Bunun iki nedeni vardı. Birincisi, fazla saldırıya uğramamaları içindi, çünkü ben çok fazla saldırıya uğradım ama esas nedeni yönetim kurulu önemli değil. Bu kulübü yönetecek kadroların önemli olduğu inancını ortaya çıkarmak. Her kurum, insan sermayesi iyiyse iyidir. Onun kadar ilerleyebilirsiniz ve biz bunun bizim için öncelik olduğunu ifade ettik. Fenerbahçe’yi yönetecek profesyonel kadroların kalitesi çok yüksek olmalı dedik ve buna benzer bir yönetim kurulu seçtiğimizi düşünüyorum.
Köksal beyin konuşmalarına ilişkinse, birkaç ayrı açıdan anlamaya çalıştık. Açıkçası eleştiriyor mu ya da ağabeylik edip yol mu gösteriyor? Dedi ki, ‘Yönetim Kurulu 1907 gibi gözüküyor’ ancak geçen yönetim kurulumuzda 11 kişi 1907 üyesiydi. Diğer taraftan yöneticilik tecrübesinden bahsetti. Ayrı gayrı 4 kişinin ismini saydı ama biz, bir bütünüz. Fenerbahçe’ye hizmet etmek için elimizi değil çok şeyi taşın altına koyduk. Bizim aramıza nifak sokmamak lazım. Çok tecrübeli olunca da neler oluyor, görüyorsunuz. Çok fazla tecrübe illa ki sonuç vermiyor, garantisi olmadığını söylüyorum. Evet, tecrübe önemlidir ama spor yöneticiliği öyle bir şey ki okulu yoktur ve burada tecrübe kazanılır. Biz de elimizden geldiğince camiamızı, hayal ettiğimiz noktaya getirebilecek kadroları kurmaya çalıştık. Uğur beye dönecek olursak, ’26 kongreye katıldım, hiç böylesini görmedim’ dedi. Benim bu sorulardan sonra yapacağım konuşma Vefa Bey ile başlıyordu. Vefa bey, hem seçime kadar hem de seçimden sonra çok önemli vazife üstlendi. Seçimin böyle demokratik geçeceğini düşünmedik; çünkü öncesinde yaşananlar, tecrübe ettiklerimiz, endişe ettiklerimiz ama Vefa beyin sayesinde Fenerbahçe’nin ne kadar büyük bir camia olduğu, ne kadar farklı bir camia olduğu ve ne kadar demokratik bir seçim yaptığı Vefa beyin liderliğinde hepimiz gördük. Sadece Türkiye’nin değil dünyanın dört bir yanından gelen kongre üyeleri oylarını kullandılar. Vefa beye yaptığı ağabeylik, kılavuzluk için teşekkürler. Evet, belki biz arzu edilen kadar tecrübeli değiliz ama tecrübeyi her geçen gün kazanıyoruz. Bu yolda da bize yol gösteren kıymetli insanlar var. Bunların başında da Vefa Bey geliyor.
“EN BÜYÜK İLKEMİZ ŞEFFAFLIK”
Şeffaflık, hesap verebilirlik en büyük ilkemiz. Her türlü samimi eleştiri ihanet değil, iyi olmak için fırsattır. Nerede ve nasıl isterseniz bizi her daim uyarın, ikaz ve daha iyi yapmamıza vesile olun.
Kurullarımızla ilk tanıştığımız zaman kendilerinden bir ricada bulunduk: Bugün geldiğimiz noktada önceki denetleme kurulunun sorumlu olduğunu düşünüyorum, inanıyorum. Biz kendi kurullarımızla görüştüğümüzde tek bir ricamız oldu: ‘Siz bizim sesimiz değilsiniz, siz Fenerbahçe için en önemli mevkilerden birindesiniz. Biz, yanlış yaparsak düzelteceksiniz. Sizleri biz seçtik ama sizin sorumluluğunuz bize değil, camiayadır. Sizden beklenen tek vazife, Fenerbahçe için en iyisini yapmak ve görevinizi fazlasıyla yerine getirmeniz.’ Daha önce bu görevler yerine getirilseydi bugünkü tablo olmayacaktır.
Biz de içinde bulunduğumuz durumun farkındayız. Ama bu camia o kadar büyük bir camia ki, bu camia her türlü dinamikleri harekete geçiren bir camiadır.
Üniversite için ne kadar destek veriyorsunuz dendi. Net bir rakam söylemeyeceğim ama söylesem hayretle karşılaşırsınız. İyi bir üniversite yapmak hiç kolay değil. Fenerbahçe Spor Kulübü markasına yakışacak, bize çocuklarını teslim edecek velilere sorumluluğumuz yerine getirebileceğimiz şekilde kaliteli bir eğitim vermek sandığınızdan çok zor. Bugüne kadar toplanan meblağlarla yapılması çok zordur. Sizlere öğrenci sayıları verildi ancak işin kurgulanması nedeniyle daha gerçekçi olunmalıydı. Biz bir spor kulübüyüz ve üniversitemiz olsun isteriz ama bunun için ciddi kaynak gerekir. Ana faaliyet alanlarımızı yerine getirecek olan ana kaynağa sahip değiliz. Önümüzdeki aylar içerisinde de bununla ilgili bir karar vermek durumundayız.
“FENERBAHÇELİ ALİ KOÇ OLARAK SEÇİLDİM”
Tekrar Köksal beyin söylediklerine dönersek; bana sorarsanız içinde bulunduğumuz durumun rehavetinin ve ciddiyetinin farkında değilsiniz. Söylediklerinize art niyetli bakmak istesem, ‘zaten Koç Grubu, Koç Holding, bayileri ödesinler. Zaten fazla da bir fark yoktu.’ Fazla fark olması ya da olmaması hiç önemli değil. Geldiğimiz nokta, Fenerbahçe’nin bir Kurtuluş Savaşı daha yapmasını gerektiren noktadır. Fenerbahçe’nin mali bağımsızlığı ve geleceği tehlike altındadır. Bunu bu kadar hafife alıp ‘Ne olacak işte şu masadan üçüncü holding çıkar’… Ben, buraya Fenerbahçeli Ali Koç olarak seçildim, Koç Holdingli Ali Koç değil. Biz, bu içinde bulunduğum durumdan Fenerbahçe’nin gücüyle çıkacağız, Koç Holding ile değil. Seçim kampanyamda da öyle dedim, seçildikten sonra da.
Taraftarın, “Ali Koç Başkan, Fenerbahçe Şampiyon” söylemiyle ilgili olarak da, çok haklısınız. En rahatsız olduğum konulardan bir tanesi. Hatta seçim kampanyamda da, ‘Bırakın, başkan olalım, ardından şampiyon olalım sonra bunu söyleyin’ dedim ama bizim fıtratımızda şöyle ya da böyle tezahürat yapacaksınız deme tarzı olmadı, olmayacaktır da. Bugün böyle bağıranın yarın öbür gün top çizgiden geçmeyince farklı bağırabileceğini bizler de biliyoruz. İnanın bu bizim yaptırdığımız bir şey değil.
Tüzük ile ilgili çalışmalar yapacağız. Daha modern ve daha çağdaş olmalı. Bundan sonraki seçimlerin daha adil olması açısından da tüzüğün değişmesi gerekiyor. O çalışmalarda da en büyük kılavuzumuz, en büyük bilgi veren grup da sizler olacaksınız. Bunların herkesin görüş bildireceği bir ortamda olacağının teminatını verebilirim. Bu bizim anayasamızdır ve hepimizi etkilemektedir.
İhraç edilen üyelerle ilgili görüşünüze de katılıyorum. Kabul edilemez konuların dışında-herkes için söylemiyorum bunu- ama seçim sürecinde de, ‘yeni bir sayfa açmamız lazım, birbirimizi kucaklamamız lazım, herkese ihtiyacımız var, küskünlükleri gidermeliyiz’ dedim.
Semih Beyin de aidatların da yükseltilmesiyle ilgili bir görüşü var. Aidatları 50 lira yükseltirken nasıl tartışmalar yaşadığımızı hepiniz hatırlarsınız. Böyle bir şey olacaksa da, bu sizlerin izniyle, onayıyla olması gerekiyor. Herkesten elinizi taşın altına koyun derken; taraftarından, iş adamından, yönetiminden, Fenerbahçe camiasını temsil eden herkesten beklemek bu camianın hakkı diye düşünüyorum.
Bir diğer konu ise, üyelik bedeli. 6 ay boyunca yaptığım toplantılarda bu soruyla karşılaştım. 50 lira çok az, 10 bin lira çok fazla. Bunu üzerine de çalışacağız.
Hedef 1 Milyon Üye projesine gelince de, bu konuyu derinlemesine analiz ediyoruz. Fayda/maliyet çalışması yapıyoruz. Bir milyon üyedeki arkadaşlarla görüştüğümüzde de, ‘Sizce neden bu proje 4 sene sadece 11-12 bin üye. BU kadar reklam, pazarlama ve desteğe rağmen, nasıl olmadı?’ dediğim zaman verilen görüşlerden bir tanesi şuydu: ‘Biz, burada taahhüt ettiklerimizi yerine getiremeyiz.’ Bugüne kadar yapılan Edirne, Kayseri gibi yerler borçla yapıldı ve biz bunları borçla yapamayız. Geleceği nasıl olacağı konusunda hedef 1 milyon üyeyi inceliyoruz.
Bir diğer konu da dernek ve şubeler. Bazı yerlerde dernekler ve şubeler birler, bazı yerlerdeyse ayrılar. Dernekler gönüllü ve Fenerbahçe sevgisiyle yapılıyor; şubeler ise kulübün maaşlı personeli olarak gösteriliyor. Ancak bazı yerlerde kavram karışıklığına neden olduğunu gördük. Bunu da adresleyeceğiz.
Sosyal komite kurulması gerektiğinden bahsedildi. Seçimden önce yanlış hatırlmıyorsam 16 adet komite kurulmuştu. Sosyal komite kurulmalıdır. Biz, sadece etkinlikler ve eğlence açısından değil, biz artık Fenerbahçe Spor Kulübü’nün kongre üyeleri monolog değil diyalog yapmak zorundadır. Kulübün bugün geldiği noktayla ilgili hepimiz sorumluyuz; çünkü sorgulamadık ve hesap sormadık. İleriye dönük olarak da orta vadede çok daha konuşan, kulübün gidişatından haberdar olan bir ortama gelecektir.
Yeni tesis olmayacak, en azından kısa bir vadede olmayacak. Olursa en arzu ettiğimiz, hayalimiz tek bir tesis; o da futbol altyapının olduğu, 7-8 sahanın yer aldığı sonrasında A takımın yer alacağı bir tesis. Bunun için bir evvelki yönetimimizin düşünüdüğü Gebze’deki arazimiz vardı. Çok uygun olduğu söyleniyordu ancak Gebze’deki bu arazinin hukuki nedenlerden dolayı en azından şu aşamada kullanılamayacağı söyleniyor. İsim verme konusunda bu sizlerin vereceği karar. Mevcut tesis ve gayrimenkullerde değerlendirebilir miyiz, diye bakacağız.
Zafer beyin görüşü: ‘Yüksek Divan Kurulu Üyesi Sertifikası verilmesi’, herhalde Vefa beyin çok karşı olacağı bir şey değildir. Hepimizin evine, ofisine gururla asabileceği tablolar. Hatta çerçeveli daha güzel olur. Bunu da değerlendireceğiz.
Seçim boyunca öz kaynaklarımız lafını kullandım. Sporcu fabrikası olmak zorundayız. Futbolla başladık. Tesadüfen sportif direktör ve hocamızın yardımcısı Chris Van der Weerden ve Sayın David Badia’nın keşfettiği 3 futbolcumuza profesyonle imza attırdık ve Altınordu maçında 2’si oynadılar. Ümit veren futbol oynadılar. Daha da önemlisi gençliğe inanan ve güvenen bir hocamız var. Ülkemizde hocalarımız baskı altındalar. Biz bu kalıpları kırdık. Cocu’yu seçerken de en önemli unsur gençliğe verdiği önemdi. Hollanda’da parlatıyorlar ve sonra Avrupa’ya satıyorlar. İnşallah sporcu fabrikası olacağız.