Dün 23 Nisan törenlerinde ki yüzleri görünce, biraz samimi olun be kardeşim demek geldi içimden.
Danışmanlar tarafından yazılan klasik konuşmaları dinlerken, biraz samimi olun be kardeşim dedim.
Meclis Başkanı`nın Anıtkabir Özel Defteri`ne daha önceden yazılan yazıyı okuyup, altına imzasını atarken, biraz samimi olun be kardeşim dedim.
23 Nisan 1920 günü kurulan Büyük Millet Meclisi`nin yüzüncü gününde, Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantısına, Korona Virüsü tehlikesi ile katılmayanlar biraz samimi olun be kardeşim.
TBMM toplantısına katılmıyarak, Anıtkabir`e yürüyneler biraz samimi olun be kardeşim.
Madem ki Anıtkabir`e giderken Korona korkunuz yoksa, TBMM toplantısına neden katılmadınız be kardeşim?
Evet, TBMM toplantısına katılmayan siz liderler hiç samimi değilsiniz. Kendilerini Miliyetci sananlar, eğer TBMM toplantısına katılmıyor ve katılan Ana Muhalefet partisi liderine hakaretler ediyorsa, bunda bir samimiyet ve inandırıcılık yoktur.
Meclis`in dünkü toplantısında yapılan konuşmaları dinledim. AKP ve MHP`nin sözcüleri konuştu, çünkü Genel Başkanları tenezül edip Meclis`e gelmediler. Konuşmaların içeriği gerçeklerde uzak, Atatürk ve onun devrimleri ile ilişkisi olmayan cümlelerle süslenmiş konuşmalardı. Konuşmaların anlamı yoktu, çünkü konuşanların içi ile dışı bir değildi.
Atatürk`ün koltuğunda oturan Meclis Başkanı`nın konuşması o kadar yapay ve gerçeklerden uzaktı ki, insanın vah vah diyesi geliyordu.
Benim dikkatimi çeken ve üzerinde düşünülmesi gereken iki önemli konuşma vardı. Bunlardan birisi HDP Genel Başkanı Mithat Sancar, diğeri ise İşci Partisi Genel Başkanı Erkan Taş. Her iki konuşmayı, hiçbir önyargı taşımadan dinlemek ve üzerinde düşünmek gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti`nin PKK teröründen kurtulması ve iç barışın sağlanması ancak demokratik ve hukukun üstünlüğünü ilke edinen bir Anayasa ile mümkündür. Türkiye Cumhuriyeti`ninde iç barışının sağlanmasının bu iktidar ve onun yamağı ile sağlanmıyacağı kesindir. İktidar ve yamağı kin ve nefret sözleri ile ülkeyi her geçen gün biraz daha geriyorlar ve ayırıyorlar.
Erdoğan ve Bahçeli`nin tek birleştikleri ortak payda kin ve nefret. Eğer öyle olmasa, İstanbul, Ankara veya Mersin belediyelerinin bağış kampanyaları veya beleş ekmek dağıtmaları engellenirmiydi, engellenmezdi.
Düşüne biliyormusunuz, devletin en üstünde oturan Cumhurbaşkanı, kendi partisından olmayanlar Paralel Devlet kurmak ve Şov yapmakla suçluyor. Bu yanlış ve bu gibi ayrıştırıcı söz ve söylemlerden devleti yönetenlerin uzaklaşması ve birleştirici söylemler ile bütün toplumu kucaklamalıdırlar. Yaparlarmı, yapacaklarına ben inanmıyorum.
Atatürk ülkenin tek hakimiyeti ve söz sahibinin Millet olduğunu biliyordu. Millet`in gücüne güvendiği için, „EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR“ demiştir. Demekki Millet iradesi yalnız AKP ve MHP değil, Türk Milleti`nin ta kendisidir.
Belirttiğim gibi Mithat Sancar ve Erkan Taş`ın konuşmalarının tarafsız ve önyargısız dinlenmesi ve üzerinde düşünülmesi ülkenin geleceği için çok önemli olduğuna inanıyorum.
Türkiye Cumhuriyerti bir kişinin verdiği kararlarla değil, ilk Meclis Mebusları gibi tartışan, görüş belirten ve gerektiğinde Mustafa Kemal Paşa`yı dahi acımasızca eleştiren Millet Vekillerinin olduğu, Türkiye Büyük Millet Meclisi`nin alacağı kararlarla yönetilmelidir.
Böyle bir yönetimde ancak çağdaş, hukukun üstünlüğü, toplumun her kesimini kucaklayan çoğulcu bir Anayasa ile mümkündür.
HDP eş başkanı sevin sevmeyin Türkiye nin Demokrasi si acısından meclisin güçlü olmasından taraf. TİP başkanı de öyle. RTE nin meclise gelmemesi zaten meclisin durumunu izah ediyor.