10.8 C
Hamburg
Çarşamba, Haziran 12, 2024

DİNDAR, DİNCİ VE POLİTİKACI

Demokratik toplumlarda, o toplumu oluşturan herkes ülke yönetiminde söz sahibidir ve sorumluluk üstlenirler.

Dindar bir insan politika ile uğraşırmı?

Tabi ki uğraşır, uğraşmak onun asli görevidir. Örneğin, bir kilise papazı politik sorumluluk üstlenir. Eğer politik bir sorumluluk almış ise, onun için din ve ibadet kilise içinde kalmış demektir.

Örneğin, Almanya`da birçok papaz devletin en önemli makamlarına gelmiştir. Çok sayıda papaz, rahib veya kilise idaresinde olanlar, çeşitli partılarda görev almışlardır. Örneğin, Sosyal Demokrat Parti`da (SPD) Eyalet başbakanı, Şanşölye adayı ve sonunda Federal Almanya Cumhurbaşkanı olan Johannes Rau bir papaz çocuğu ve ilahiyetcidir. Bir önceki Cumhurbaşkanı Joachim Gauck bir papazdır.

Bunları şunun için örnek verdim, madem ki Almanya`da bir papaz Cumhurbaşkanı, Başbakan veya Bakan oluyorsa, neden Türkiye`de olmasın diye sormak istiyorum. Cumhuriyet`in 100. yılını kutlayacağımız ortamda biz halen dini ve Cumhuriyeti tartışıyoruz, neden?

Dini tartışıyoruz, çünkü Türkiye`de İslam Dini siyasilerin hırslarına kurban ediliyorda ondan. Eğer bir ülkede Din devlet yönetiminde öne çıkarılıyorsa, o ülke çağdaş bir ülke değildir. Bugün dinciler Türkiye`de dini iktidarları uğruna acımasızca istismar ediyorlar.

Ben diyorum ki, eğer birisi inancını vicdanına göre yaşıyorsa, o insanın Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde politika yapmasında hiçbir sakınca yoktur. Sorun dindar ile dincinin ayırt edilemeyişinde. Dinci dinini kendi dünyevi çıkarları için kullanır. Dindar ise inancını, ibadetini ve dualarını inandığı ahiret için yaşatmaya çalışır.  Dinci çıkarı için gerekirse şeytan ile işbirliği yapabilir. Dindar paylaşmayı bilir ve vicdanının sesini dinler.

Dindar birisi komünist, sosyalist veya sosyal demokrat ile rahatlıkla anlaşabilir,  çünkü her ikiside vicdan sahibidir. Dinciler kendileri dışında hiç kimse ile anlaşamaz, çünkü muhattab alacağı insanın kendisinin yalanını çıkaracağından korkar.

Dini ibadetler ve sohbetler camilerde, politika çalışmalar ise sokaklarda yapılır. Örneğin, dini inancını politikaya alet etmediği, politik çalışmalarını dine bağlamadığı sürece, bir ilahiyatcının CHP il veya ilçe başkanı olmasından rahatsızlık duymam.

Dindar insan inancını vicdanında barındırır. Politikacı ise ülkenin ekonomisini, işsizliği, sanayileşmeyi, doğanın korunmasını, eğitimi veya emeklilerin sorunlarını tartışır ve sorunların giderilmesi için çözüm üretir.

Din bir devlet yönetim şekli değildir. Eğer dini devlet yönetme şekli olarak kabul edersek, o zaman dini siyasal amaçlar için kullanmak zorunda kalırız ki, bu dine yapılacak en büyük haksızlık olur.

Dinci insan inancını nefsine esir eder.

Dinci için önce kendi menfati önemlidir.

Dinci genellikle uydurma dini anlatır.

Dinci genellikle yalan söyler ve gerçek inanan insanların duygularını sömürür.

Dinci genellikle fakirlere sabır diler, kendisi ise çok sabırsızdır.

Dinci genellikle her şeyin Allah`dan geldiğini, örneğin hasta için dua edilmesini ister.

Dinci genellikle hastalıkların dua ile giderileceğini anlatır, kendisi ise Amerikan Hastanesi`nde tedavi görür.

Sonuç olarak şunu diyorum, eğer dindar birisi, örneğin Cihangır İslam CHP`de görev ve sorumluluk üstleniyorsa, ona saygı duyarım.

Ne zamana kadar?

Laiklik, demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyet değerlerini kabul ettiği ve bu değerleri ileriye taşımak için çaba sarf ettiği sürece ona sahip çıkarım.

Değerli tiyatrocu Perihan Kutman`ın „Hoca camide, öğretmen okulda“ sözü her şeyi anlatıyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

DİNDAR, DİNCİ VE POLİTİKACI

Demokratik toplumlarda, o toplumu oluşturan herkes ülke yönetiminde söz sahibidir ve sorumluluk üstlenirler.

Dindar bir insan politika ile uğraşırmı?

Tabi ki uğraşır, uğraşmak onun asli görevidir. Örneğin, bir kilise papazı politik sorumluluk üstlenir. Eğer politik bir sorumluluk almış ise, onun için din ve ibadet kilise içinde kalmış demektir.

Örneğin, Almanya`da birçok papaz devletin en önemli makamlarına gelmiştir. Çok sayıda papaz, rahib veya kilise idaresinde olanlar, çeşitli partılarda görev almışlardır. Örneğin, Sosyal Demokrat Parti`da (SPD) Eyalet başbakanı, Şanşölye adayı ve sonunda Federal Almanya Cumhurbaşkanı olan Johannes Rau bir papaz çocuğu ve ilahiyetcidir. Bir önceki Cumhurbaşkanı Joachim Gauck bir papazdır.

Bunları şunun için örnek verdim, madem ki Almanya`da bir papaz Cumhurbaşkanı, Başbakan veya Bakan oluyorsa, neden Türkiye`de olmasın diye sormak istiyorum. Cumhuriyet`in 100. yılını kutlayacağımız ortamda biz halen dini ve Cumhuriyeti tartışıyoruz, neden?

Dini tartışıyoruz, çünkü Türkiye`de İslam Dini siyasilerin hırslarına kurban ediliyorda ondan. Eğer bir ülkede Din devlet yönetiminde öne çıkarılıyorsa, o ülke çağdaş bir ülke değildir. Bugün dinciler Türkiye`de dini iktidarları uğruna acımasızca istismar ediyorlar.

Ben diyorum ki, eğer birisi inancını vicdanına göre yaşıyorsa, o insanın Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde politika yapmasında hiçbir sakınca yoktur. Sorun dindar ile dincinin ayırt edilemeyişinde. Dinci dinini kendi dünyevi çıkarları için kullanır. Dindar ise inancını, ibadetini ve dualarını inandığı ahiret için yaşatmaya çalışır.  Dinci çıkarı için gerekirse şeytan ile işbirliği yapabilir. Dindar paylaşmayı bilir ve vicdanının sesini dinler.

Dindar birisi komünist, sosyalist veya sosyal demokrat ile rahatlıkla anlaşabilir,  çünkü her ikiside vicdan sahibidir. Dinciler kendileri dışında hiç kimse ile anlaşamaz, çünkü muhattab alacağı insanın kendisinin yalanını çıkaracağından korkar.

Dini ibadetler ve sohbetler camilerde, politika çalışmalar ise sokaklarda yapılır. Örneğin, dini inancını politikaya alet etmediği, politik çalışmalarını dine bağlamadığı sürece, bir ilahiyatcının CHP il veya ilçe başkanı olmasından rahatsızlık duymam.

Dindar insan inancını vicdanında barındırır. Politikacı ise ülkenin ekonomisini, işsizliği, sanayileşmeyi, doğanın korunmasını, eğitimi veya emeklilerin sorunlarını tartışır ve sorunların giderilmesi için çözüm üretir.

Din bir devlet yönetim şekli değildir. Eğer dini devlet yönetme şekli olarak kabul edersek, o zaman dini siyasal amaçlar için kullanmak zorunda kalırız ki, bu dine yapılacak en büyük haksızlık olur.

Dinci insan inancını nefsine esir eder.

Dinci için önce kendi menfati önemlidir.

Dinci genellikle uydurma dini anlatır.

Dinci genellikle yalan söyler ve gerçek inanan insanların duygularını sömürür.

Dinci genellikle fakirlere sabır diler, kendisi ise çok sabırsızdır.

Dinci genellikle her şeyin Allah`dan geldiğini, örneğin hasta için dua edilmesini ister.

Dinci genellikle hastalıkların dua ile giderileceğini anlatır, kendisi ise Amerikan Hastanesi`nde tedavi görür.

Sonuç olarak şunu diyorum, eğer dindar birisi, örneğin Cihangır İslam CHP`de görev ve sorumluluk üstleniyorsa, ona saygı duyarım.

Ne zamana kadar?

Laiklik, demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyet değerlerini kabul ettiği ve bu değerleri ileriye taşımak için çaba sarf ettiği sürece ona sahip çıkarım.

Değerli tiyatrocu Perihan Kutman`ın „Hoca camide, öğretmen okulda“ sözü her şeyi anlatıyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER