22.9 C
Hamburg
Çarşamba, Mayıs 15, 2024

RAMAZAN PAKETLERİ

RAMAZAN PAKETLERİ

Son senelerde Oruç ayı geldiğinde, devlet kuruluşları, vakıflar, belediyeler veya diğer yardım kuruluşları „Ramazan Paketi“ hazırlarlar ve bunuda şov yaparak, yani TRT, IHA veya DHA gibi ajanslarıda arkalarına takarak dağıtırlar.

Gelişmiş toplumlarda, bu gibi yardım paketlerinin dağıtılması mümkün değildir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 2: „Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir“.

Demek ki, devletlerin görevi vatandaşlarını refah içerisinde yaşatmakmış. Tabi ki, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin sosyal devlet yapısının batı normlarında olması düşünülemez. Evet, Osmanlı bir sadaka devleti idi ve parasını basacak kurumu dahı bulunmamaktaydı. Türkiye Cumhuriyeti çok zor koşullarda kurulmuş ve bugünlere gelmiştir. Aynı zamanda dünyanın 20 büyük ekonomisi içinde yerini almıştır.

Sosyal Devlet, vatandaşlarına askari yaşam hakkı tanımak zorundadır. Bunu her oruç ayında paket dağıtarak değil, yoksul ve işsiz vatandaşının her ay kirasını ödemesi ve askari yaşaması için gerekli maddi desteği yapmak zorundadır.

İstanbul, Ankara veya diğer belediyeler milyonlarca paket dağıtıyorlar. Hükümet, yani Cumhurbaşkanı buna kızıyor ve diyor ki, buralar benim alanım, senin bu alana girmene müsade etmem.

Ülke vatandaşlarının belirli kısmını yoksul bırakacak, onları paketlere muhtaç edeceksin ve oruç geldiğinde TRT veya AHaber gibi yandaş TV`leri peşine takarak, paketleri Cumhurbaşkanımızın hediyesi diye dağittıracaksın. Böyle bir devlet, nasıl sosya devlet olabilir ki.

Bir tarafda Cumhurbaşkanı sarayının günlük gideri 4,5 milyon olacak, diğer tarafda ise milyonlar beş kiloluk yardım paketini bekleyecek. Eğer kaynak yok diyorsanız, kaynak var, neredemi, anlatayım.

Cumhurbaşkanı makamı için gerekli olan iki makam arabası, dört koruma aracı yeter. Geri kalan yüzlerce makam aracını satın.
Cumhurbaşkanı için iki uçak yeterli, geri kalan Uçan Saray dahil diğerleri satılsın.
Bakanların için bir makam aracı ve iki koruma aracı yeterlidir.
Genel Müdürler, yardımcıları, daire başkanları kendi araçları ile makamlarına gelsinler. Fazla olan onbinlerce resmi araçlar satılsın.
Millet Vekilleri, devlet memurları, Generaller veya üst düzey memurların oturdukları lojmanlar satılsın, yoksa piyase değerinden kira ödesinler.
Yapılan Şehir Hastaneleri`ne senede yaklaşık birbuçuk Milyar Türk Lirası kira ödeniyormuş. Ayrıca hasta garantiside verilmiş, yani %70 hasta gelmezse, eksik hastanın ücretini dolar olarak devlet ödeyecekmiş. Bu nasıl bir devlet yönetme mantığı, anlamıyorum. İki senelik kiraya yaptıracağın ve devletin malı olan hastaneye otuz sene kira ve hasta garantisi veriyorsun.
Bu gibi hastane, Oto Yol, köprü veya tuneller için yapılan anlaşmalar fes edilerek, devletleştirilmeli.

Buralardan elde edilecek milyarlarca bütçe ile milyonlarca vatandaşına maddi destek verebilirsin.

Devletin gelirlerini adam gibi, yani kul hakkı yedirmeden kullanırsan, devletin, vakıfların, belediyelerin veya diğer kurumların „Ramazan Paketi veya ekmeği“ gibi onur kırıcı paketleri dağıtmasına gerek kalmaz. İhtiyaç sahiplerine askari yaşamları için gereken parayı hesabına yatırırsın.

Hem toplumu sadakaya muhtaç edeceksin, hemde senden olmayan yerel yönetimlere, burası benim alanım, sakın buraya girme diyeceksin, bu yanlış ve aynı şekilde adaletsizliktir.

Ülkeyi yönetenler sadaka dağıtma yarışına girmişler ise, ülkeyi yönetenler halkdan aldıklarını halkına eşit değerde dağıtmıyorlar demektir.

Benim yoksuluma sadakayı ben veririm, sen onlara sadaka verme hakkına sahip değilsin demek, nasıl bir anlayıştır, bilemiyorum.

Onsekiz senedir ülkeyi kalkındırdıklarını iddia edenler, neden hala Ramazan Paketi dağıtıyorlar, anlamakta zorlanıyorum.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

RAMAZAN PAKETLERİ

RAMAZAN PAKETLERİ

Son senelerde Oruç ayı geldiğinde, devlet kuruluşları, vakıflar, belediyeler veya diğer yardım kuruluşları „Ramazan Paketi“ hazırlarlar ve bunuda şov yaparak, yani TRT, IHA veya DHA gibi ajanslarıda arkalarına takarak dağıtırlar.

Gelişmiş toplumlarda, bu gibi yardım paketlerinin dağıtılması mümkün değildir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 2: „Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir“.

Demek ki, devletlerin görevi vatandaşlarını refah içerisinde yaşatmakmış. Tabi ki, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin sosyal devlet yapısının batı normlarında olması düşünülemez. Evet, Osmanlı bir sadaka devleti idi ve parasını basacak kurumu dahı bulunmamaktaydı. Türkiye Cumhuriyeti çok zor koşullarda kurulmuş ve bugünlere gelmiştir. Aynı zamanda dünyanın 20 büyük ekonomisi içinde yerini almıştır.

Sosyal Devlet, vatandaşlarına askari yaşam hakkı tanımak zorundadır. Bunu her oruç ayında paket dağıtarak değil, yoksul ve işsiz vatandaşının her ay kirasını ödemesi ve askari yaşaması için gerekli maddi desteği yapmak zorundadır.

İstanbul, Ankara veya diğer belediyeler milyonlarca paket dağıtıyorlar. Hükümet, yani Cumhurbaşkanı buna kızıyor ve diyor ki, buralar benim alanım, senin bu alana girmene müsade etmem.

Ülke vatandaşlarının belirli kısmını yoksul bırakacak, onları paketlere muhtaç edeceksin ve oruç geldiğinde TRT veya AHaber gibi yandaş TV`leri peşine takarak, paketleri Cumhurbaşkanımızın hediyesi diye dağittıracaksın. Böyle bir devlet, nasıl sosya devlet olabilir ki.

Bir tarafda Cumhurbaşkanı sarayının günlük gideri 4,5 milyon olacak, diğer tarafda ise milyonlar beş kiloluk yardım paketini bekleyecek. Eğer kaynak yok diyorsanız, kaynak var, neredemi, anlatayım.

Cumhurbaşkanı makamı için gerekli olan iki makam arabası, dört koruma aracı yeter. Geri kalan yüzlerce makam aracını satın.
Cumhurbaşkanı için iki uçak yeterli, geri kalan Uçan Saray dahil diğerleri satılsın.
Bakanların için bir makam aracı ve iki koruma aracı yeterlidir.
Genel Müdürler, yardımcıları, daire başkanları kendi araçları ile makamlarına gelsinler. Fazla olan onbinlerce resmi araçlar satılsın.
Millet Vekilleri, devlet memurları, Generaller veya üst düzey memurların oturdukları lojmanlar satılsın, yoksa piyase değerinden kira ödesinler.
Yapılan Şehir Hastaneleri`ne senede yaklaşık birbuçuk Milyar Türk Lirası kira ödeniyormuş. Ayrıca hasta garantiside verilmiş, yani %70 hasta gelmezse, eksik hastanın ücretini dolar olarak devlet ödeyecekmiş. Bu nasıl bir devlet yönetme mantığı, anlamıyorum. İki senelik kiraya yaptıracağın ve devletin malı olan hastaneye otuz sene kira ve hasta garantisi veriyorsun.
Bu gibi hastane, Oto Yol, köprü veya tuneller için yapılan anlaşmalar fes edilerek, devletleştirilmeli.

Buralardan elde edilecek milyarlarca bütçe ile milyonlarca vatandaşına maddi destek verebilirsin.

Devletin gelirlerini adam gibi, yani kul hakkı yedirmeden kullanırsan, devletin, vakıfların, belediyelerin veya diğer kurumların „Ramazan Paketi veya ekmeği“ gibi onur kırıcı paketleri dağıtmasına gerek kalmaz. İhtiyaç sahiplerine askari yaşamları için gereken parayı hesabına yatırırsın.

Hem toplumu sadakaya muhtaç edeceksin, hemde senden olmayan yerel yönetimlere, burası benim alanım, sakın buraya girme diyeceksin, bu yanlış ve aynı şekilde adaletsizliktir.

Ülkeyi yönetenler sadaka dağıtma yarışına girmişler ise, ülkeyi yönetenler halkdan aldıklarını halkına eşit değerde dağıtmıyorlar demektir.

Benim yoksuluma sadakayı ben veririm, sen onlara sadaka verme hakkına sahip değilsin demek, nasıl bir anlayıştır, bilemiyorum.

Onsekiz senedir ülkeyi kalkındırdıklarını iddia edenler, neden hala Ramazan Paketi dağıtıyorlar, anlamakta zorlanıyorum.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER