Genel olarak Seferberlik savaş esnasında gerçekleştirilir. Ayrıca, olağanüstü durumlarda da seferberlik çağrısı yapılabilir, örneğin doğal felaket veya pandemi gibi durumlarda.
Dünyada ki devletlerin neredeyse hepisi, şuan Covit-19 virüsü ile mücadele ediyor. Bu mücadele yalnız sağlık alanında değil, ekonomik alanda da kendini göstermektedir. Düyanın güçlü devletleri dahi, ekonomik olarak uzun süre bu felaket karşısında dayanacak güce sahip değildir.
Önemle ekonomisi çok esnek olan ve ayrıca Covit-19 salgını öncesi neredeyse ekonomik kriz yaşayan Türkiye, bu salgın sonrasında daha büyük ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalacaktır.
Demek ki, önümüzdeki günler bizim için sağlıkda olduğu gibi, ekonomide de zor geçecektir. Hanı bir söz vardır, görünen köye klavız gerekmez. Demek ki ekonomik felaketi gözlemliyoruz ve üzerimize üzerimize geliyor. O zaman ne yapmamız gerekiyor?
Son günlerde Türkiye üzerinde yalnız Covit-19 değil, siyasal kara bulutlarda dolaşmaya başladı. Hiçbir çözüm üretmeyen siyasiler, önemle birçok Millet Vekili, Gazeteci veya sıradan beslemeler, bir darbe naraları atmaya başladılar.
Örneğin bir partinın Genel Sekreteri, diğer partinın Grupbaşkavekilinı`nı ölümle tehtit ediyor. Yine bir partının kurt gibi uluyan Millet Vekili, tanınmış bir TV proğramcısını ölümle tehtit ediyor. Buda yetmiyor, ne olduğu belli olmayan kafasında sarığı, sırtında habası olan ve AKP Kadıköy üyesi olduğunu belirten serseri, kavanoz dolu mermilerle Twitt atıyor. Reis`e karşı bir darbe yapılırsa, CHP ve HDP Millet Vekillerini öldüreceğini söylüyor. Bu serseri ve benzeri sapıklar DİSK Genel Başkanı ve İşci Partisi Millet Vekili Barış Atay`ı ölümle tehtit ediyor.
Beyler kendinize gelin ve meydanı boş bulup, sağa sola saldırarak ülkeyi karıştırmak istemeyin. Bu ülke bir daha 12 Eylül 1980 öncesini yaşamak istemiyor. Şuan bir birimizi tehtit etme zamanı değil, zaman birlik ve beraberlik zamanıdır.
Ne darbesi, kim darbe yapacakmış? Bu ülke ve halkımız darbelerden çok çekti ve 12 Eylül 1980 darbesi bir nesli yok etti; halen akıllanmadınızmı? Eğer halen demokrasinin kırıntıları kaldıysa bu ülkede, onu dahi yaşatmak zorundayız. Evet, yaklaşık onsekiz senedir iktidardan menfatlenen düzanbazlar, muhalefetin iktidar olmasını istemezler. Bunu İstanbul seçimlerinde gördük ve iktidar partisı halen İstanbul ve Ankara yenilgilerini özümsemiş değil.
Ne olursa olsun, bu ülkede ne darbe olur ve nede darbelere bu halk izin verir. Zorda olsa, bütün kısıtlamaları ve baskıları iktidar veya bazı sokak fedaileri artırsa da, bu ülkede iktidarlar seçimle değişecektir.
Beyler aklınızı başınıza alın ve ülkeyi karıştırmak istemeyin. Ülke ekonomik olarak büyük kriz içinde ve önümüzdeki günlerde dahada kötü olacak. Bunun için tehtitleri bırakın ve ülkenin ekonomisinin düzlüğe çıkabilmesi için, ekonomik seferberlik ilan edin.
Bu seferberlik için partilı Cumhurbaşkanı Erdoğan, belirli süre için AKP Genel Başkanlığı görevini bırakmalıdır. Cumhurun başı olarak hiçbir partiyı ötelemeden, herkes ile el sıkışmalı ve görüşlerini dinlemelidir. Gerekirse ekonomiyi düze çıkartacak bir komisyon kurulmalı veya Ekonomi Konseyi toplanmalıdır. Cumhurbaşkanı itici değil, toparlayıcı olmalı ve sokak serserilerine değil, toplumun her kesimine güven vermelidir.
Yani, ekonomik seferberlik ilan edilmeli ve herkes elini taşın altına koymalıdır. Ülkenin zenginleri, ballı ihaleleri alan mütahitler, ekonomiden geçinen yandaşlar, devlet kurumları ve benzerleri sorumluluk üstlenmeliler.
Hanı diyorlarya, hepimiz aynı gemideyiz. Bakalım gerçekten hepimiz aynı gemidemiyiz, yoksa bazıları lüks yatları ile zoru görünce ülkeyi terkedip gideceklermi, görelim.