Almanya`ya gelenden birkaç sene sonra, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesi yapılmıştı. Faşizim, Türkiye demokratlarının, işci sınıfının, aydınların ve hatta devletine bağlı olan ülkücülerin üzerinden dozer gibi geçmişti.
O günler Almanya`da öğrenciydim ve faşizmin Türk Milletine nasıl zulüm yaptığını her ortamda anlatıyor ve Almanya genelinde faşizme karşı protestoları ve yürüyüşleri binlerce demokrasi taraftarları ile birlikte organize ediyorduk.
Bir tarafda Almanya`da gelişen yabancı düşmanlığına karşı mücadele verirken, diğer tarafda Türkiye`de ki faşizme karşı Almanya ve diğer Avrupa ülkelerini bilgilendiriyorduk.
12 Eylül 1980 faşizminden utanıyordum.
1930`lu yıllarda dünyanın en saygın üç ülkesinden birisi olan Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuştu. Başta Biritanya Kralı VIII. Edward başta olmak üzere, onlarca devlet başkanları Atatürk ile İstanbul ve Ankara`da görüşmek için sıraya girmişlerdi. Atatürk dünyanın en saygın lideri olarak kabul ediliyordu.
Atatürk, arkadaşları ve laik Cumhuriyeti anlatırken de onur duyuyordum.
Dünyanın en güvenilir devleti Türkiye ve ençok güven duyulan lider ise Atatürk iken, nasıl olduda Türkiye bu günlere geldi?
Yapılan kamuoyu anketlerinde, gençlerin %76`den fazlası yurt dışına gitmek istiyorsa, bunun sorumlusu kim veya kimler? O devamlı suçladıkları ve eleştirdikleri tek parti döneminde, yani Atatürk zamanında yüzlerce bilim adamı Türkiye`ye gelirken, şimdi neden Türk gençleri, bilim adamları veya yatırımcıları dışarıya gitmek istiyorlar?
1950 sonrası iktidara gelen sağcı iktidarlar, kendi zenginlerini yarattılar. Tansu Çiller, çocuklarımın geleceği için, Amerika`ya yatırım yapıyorum diyecek kadar basitleşmişti. Ülkenin bütün varlıklarını satanlar, hiçbir fabrika yapmayanlar, tarımı ve çiftçiyi bitirenler, sonunda ülkenin beyin güçlerinin ülkeyi terk edecek duruma getirdiler.
Düşüne biliyormusunuz, Türkiye Cumhuriyeti`ni temsil eden pasaportlar nasıl olurda, bu kadar basit hesaplar için kullanılabilir? Bundan sonra Türkiye`den gelecek gri, yeşil veya siyah pasaportlu Türk vatandaşları gümrüklerde bekletilecek ve onurları rencide edilecektir.
Nasıl olurda, ülkeyi yöneten bir partinın Belediyeleri insan ticareti yapanlara, hizmet pasaportu verebilirler?
Evet, tekrar ediyorum, ilk defa 12 Eylül 1980 faşizmini yapan faşist generallerden, ikinci defada Türk pasaportunu insan tacirlerine peşkeş çekenlerden utanıyorum. Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti`nin onuru ile, bu kadar basit oynanamaz ve oynanmamalıdır.
Gri Pasaport araştırılsın diyen, CHP Millet Vekili Utku Çakırözer`in verdiği araştırma önerisi, AKP ve MHP tarafından TBMM`de red edilmiş. Bu pasaport skandalını araştırma önerisini red edenlerden utanıyorum.
Pandami nedeniyle kalabalık cenaze törenleri yasaklanırken, cemaat şehinin cenazesine neden binlerce kişinin katılmasına müsade edilir, bunu anlamakta zorlanıyorum. Kağıt toplayarak, çocuğuna süt almak isteyen birisine binlerce TL ceza yazıyorlar. Söz konusu cenaze törenine, başta vatandaşa ceza yazanların amiri olmak üzere, laik Türkiye Cumhuriyeti`nin Diyanet İşleri Başkanı`nın kıldırmasıda başka bir ayıp.
Geldikleri makamları Büyük Atatürk`e borçlu olanların, yine Atatürk`ün NUTKU`nun okullarda dağıtılmasını yasaklayanlardan da utanıyorum.