Cumhurbaşkanı üniversitelere AKP`li eski Millet Vekillerini, adaylarını veya aday adaylarını rektör olarak atamakla, üniversitelerin içini boşaltacağını sanıyorsa, yanılıyor.
Bu nasıl bir intikam duygusu olmalı ki, kendisine ve kendilerine en yüksek makamlara erişme hakkını veren Cumhuriyet ilkelerine ve onun kurucu unsurlarına karşı acımasızca mücadele edebiliyorlar.
Diyelim ki, ülkenin bütün üniversitelerine kendi adamlarınızı, liyakatı olmayanları veya biat edenleri atatınız, sanıyormusunuz ki bu ülkenin çağdaş gençlığini yok edeceksiniz. Eğerki Boğaziçi, ODTÜ veya İstanbul Üniversitesi gibi üniversiteleri bilimden uzaklaştırır, doktora tezleri sahte olan, sözde profösörler tarafından idare edilmelerini isterseniz, kendi ayağınıza taş düşürmüş olursunuz.
Boğaziçi Üniversitesi`ni ele geçirmek, çağ dışı eğitimcilerle doldurmak için, hülle yolu ile yeni fakülteler koruyorsanız, çok yanılıyor ve yanlış yapıyorsunuz. Üniversiteler bilime ve kendilerini çağın gelişmelerine uyarlayan öğretim üyeleri ile donatılmalıdır. Boğaziçi Üniversitesi`ne doktora tezi çalma olan rektöre yardımcı bulabilmek için, yeni fakülteler açmak büyük bir çaresizliğin göstergesidir.
Bir üniversites rektörü düşünün ki, onu üniversite yöneticileri, öğretim üyeleri ve öğrencileri istemiyor. Sen o rektörü orada tutmak ve yardımcı seçtire bilmek için, iki yeni fakülte açacaksın ve kendi tosuncuklarını oraya öğretim üyesi olarak atayacaksın. Bu tosuncuklarından birinide rektör yardımcısi yapacaksın ve bu üniversiteden bilimsel başarı bekliyeceksin. Sizin atadığınız rektör, öğretim üyesi veya araştırmacilardan bilm değil, çıksa çıksa çağın gerisinde kalmış düşünceleri savunan insancıklar çıkar.
Bir diğer konu ise, Kurtuluş Savaşı süresince Yunan Ordusu`nun yanında yer almış ve Yunan ile savaşmayın ve Mustafa Kemal`i öldürün diye bildiri dağıtan Teali İslam Cemiyeti`nin başkanı İskilipli Atıf`a sahip çıkmak ne anlama geliyor?
Bu vatan ve millet hainı İskilip`li Atif`ı anma törenine başta vali ve belediye başkanı katılıyorsa, bu çok vahim bir olaydır. Biz bu tiyatroyu defalarca yaşadık. Bu ülkede sözde barış ve kardeşliği sağlıyacağız diye Said-i Nursi, Şehy Said veya benzerlerinin Diyarbakır, Tunceli veya başka yerlere anıtları dikilmedimi, dikildi.
Ülkeyi yönetenler, ülkenin kurucu değerlerini yok etmeye başlamışlarsa, gidişatın çok tehlikeli olduğu anlamına gelmektedir. Ülkenin değerlerinin, üniversitelerinin, eğitim kurumlarının, adaletin, hukukunun ve hatta toplumun inançlarının daha fazla revize edilmemesi için, muhalefetin silkinip ayağa kalkması gerekmektedir.
Her dindar insanın bilmesini isterim ki, siyasal islam onların gerçek inançlarını sömürmektedir. Eğer din siyasi amaçlar için kullanılmaya başlamış ise, bu inançlara en büyük zararı verecektir. Din alimi olarak gösterilen İskilipli Atif, Said-i Nursi veya Şehy Said gibiler Cumhuriyet düşmanlarıdır. Kurtuluş Savaşı`nı yapanları değil, başta Yunanistan ve İngiltere olmak üzere işgal güçlerinin yanında yer almış ve ajanlık yapmışları anmak ve onlara değer vermek Türk Milleti`ne en büyük hakarettir.
Fakat ne yaparlarsa yapsınlar, güneş balçık ile sıvanmaz. Cumhuriyet ve Atatürk ilkelerine karşı ne yaparsanız yapın, bu yama tutmaz. Sizler kar çiçeği misali, kendinizi çok güçlü görebilirsiniz, fakat bilmelisiniz ki, kar çiçeklerinin ömürü güneşin ısınmasına kadardır.
Hangi Cumhuriyet karşıtının cenazesine giderseniz gidin, mezarının başında anma töreni yaparsanız yapın, anıtlarını dikin veya bütün üniversitelere liyakatsız kendi adamlarınızı atayın, bu laik Cumhuriyet, Atatürk ilkeleri ve devrimleri sonsuza kadar yaşayacaktır.
İyi pazarlar diliyorum!